“BOĞAZINIZA KADAR BATMIŞSINIZ“

Halil Falyalı’yla bağlantılı rüşvet, şantaj ve kara para iddialarını gündeme taşıyan ‘Halil Falyalı Yaşıyor’ yazı dizisi, TBMM Genel Kurulu’na taşındı. DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu Yeni Yol Partisi grubu, yolsuzluk ağına ilişkin araştırma komisyonu kurulmasını önerdi. Ancak öneri, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Bugün Kıbrıs

ÖNERGEDE ÇARPICI İFADELER
Yapılan açıklamada, ”Grubumuzun, ‘Yolsuzluk, şantaj, tehdit, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve rüşvet iddialarıyla adı anılan üst düzey kamu görevlilerini; bu kirli yollara tevessül etmelerine neden olan siyasi, hukuki ve ahlaki sebeplerin irdelenmesini, söz konusu kamu görevlileri ile birinci derece akrabalarının bugüne kadar edindikleri tüm mal varlıklarının araştırılmasını ve iddiaların tespitiyle birlikte bu konuda atılması gereken adımların belirlenmesi’ amacıyla TBMM’ye sunduğu Meclis Araştırma Önergemiz, Ak Parti ve MHP oylarıyla reddedildi!” ifadeleri yer aldı.

TBMM’de sunulan önerge şöyle:
KIBRIS MERKEZLİ RÜŞVET VE YOLSUZLUK SKANDALI ÖNERGESİ HAKKINDA
(24 NİSAN 2025)

Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri
Bugün ülkemiz her tarafından kuşatılmış, eli kolu bağlanmış, kafasını kaldırmasına fırsat dahi verilmeyen bir ülke konumuna getirilmiştir. Bu öyle bir cendere ki insanlar yaşamak yerine ölmeyi bile düşünür hale geldi. İntihar eden vatandaşlarımızdan, zaten kaybedecek bir şeyim kalmadı ne olursa olsun diyen insanlarımıza kadar berbat bir ruh halini yaşıyor oldu. Siyaset umut vermiyor, ekonomi desen iğneli fıçı gibi kafasını çevirenin eline yüzüne batar olmuş

Bütün bu içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi krizlerin temelinde; mensubiyetine, ideolisine, nüfuzuna, ve elbette biat anlayşına göre tesis edilen soruşturmalar, adalet duygusunu örseleyen yargı kararları ile gelir adaletsizliğinin yarattığı sahipsizlik ve yoksulluk gelmektedir. Ve maalesef, kamu otoritesinin suçlulara iltimas geçen lakin dürüst ve kanunlara saygılı vatandaşalara hayatı zindan eden yönetim anlayışı ise bunların üstüne tuz biber ekmektedir.
Kamu kaynaklarının, vergilerin har vurulup harman savrulduğu bir yönetim düzeni ve siyasi iktidarın, kamu görevlilerinin yolsuzluklarına yol veren tavır ve uygulamaları bu algıyı daha da güçlendirmektedir.

Esasen hangi kategoride ve düzeyde olursa olsun devlet görevlerinde bulunan kişiler, dedikodu dahil her türlü menfi iddialardan vareste bir hayat sürmeleri gerekmektedir. Bu durum üst düzey kamu görevlerinde bulunan mesela güvenlik birimlerinde ve misyonlarımızda görevli olanlar, istihbaratçılar ve özellikle de devleti en üst düzeyde temsil eden kişiler için daha da elzem hale gelmektedir. Bu görevlerde yer alan devlet insanı ve kamu görevlilerinin herhangi bir açığı ya da yanlışı hem suç örgütlerinin hem de uluslararası istihbarat örgütleri ve dolaysıyla devletlerin gizli açık şantajlarına muhatap olmalarına sebep olmaktadır. Bu minvalde son günlerde ulusal ve uluslararası kamuoyunda gündeme gelen, KKTC’de mukim bir mafya liderinin organizasyonu etrafında şekillendiği iddia edilen kriminal olaylar maalesef üst düzey Türkiye Cumhuriyeti kamu görevlilerinin de adının karışması ile ciddi bir boyuta evrilmiştir. 2022 yılında bir suikast neticesi öldürülen uluslararası kumar ve sanal bahis şebekesi lideri Halil Falyalı ve onunla rüşvet, şantaj, kara paranın aklanması gibi konularda gayrimeşru iş ilişkisi içinde bulunan hükümet görevlileri hakkındaki iddialar ülke güvenliğini de tehdit eden bir aşamaya gelmiştir.

2023 yılında benzer bir iddiayı TBMM’de gündeme getirmiş, konu hakkında bir araştırma önergesi de vermiş olmamıza rağmen iktidar çoğunluğu tarafından konu tartışmaya bile açılmadan kapatılmış, önergemiz reddedilmişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tür kriminal olaylara adı karışan kamu görevlileri ile onları buna sevk eden sebeplerin araştırılmasının reddedilmesi bugün bu iddiaların artarak devam etmesinin taşlarını döşemiştir. Bahse konu iddiaları ciddi kılan gerekçelerin başında ise, söz konusu organize suç örgütünün yöneticisi ve kurucularından olan bir şahsın itiraf ve açıklamaları başat faktör olmuş, konu uluslararası güvenlik birimlerinin ve devletlerin de radarına girmiştir. İddialar: “istihbarat birimlerinin peşinde olduğu 5 kayıp video, devletin en üst kademelerine uzanan kirli ilişkiler ağı…” şeklinde gazete manşetlerine taşınmıştır. Haberlerde:
“Yolsuzluk, rüşvet, infazlar ve kayıp videolarla örülü bir karanlık tablodan bahsedilmekte, Halil Falyalı suikastının ardından suç örgütü imparatorluğunun kalan mirasının paylaşımı ve buna üst düzey kamu görevlilerinin adının karışması gibi iddialar ifade edilmektedir. 2023 yılında TBMM’ne sunduğumuz ve iktidar partisi tarafından reddedilen araştırma önergemizin konusu ile de örtüşen benzer iddia ve olayların yaşandığı da bir vaka olarak karşımıza çıkmaktadır.

•⁠ ⁠Eski- yeni bakanlar ile İletişim başkanlığı söz konusu iddiaların asılsız olduğuna ilişkin bazı açıklamalar yaptı. Evet bu açıklamalara itibar etmek istiyoruz. Ancak söz konusu iddialar şuyu vukuundan beter hale gelmişken konunun bu şekilde yapılan sosyal medya açıklamalarıyla geçiştirilemeyecek kadar ciddi olduğunu da ifade ediyoruz.
•⁠ ⁠İddialarda adları geçen bu görevlilerin de hukukunu tescil etmek adına TBMM’de bu konuların ciddiyetle araştırılması gerektiğini düşünüyoruz.
•⁠ ⁠Sıradan bir memur hakkında bile mülakat ve güvenlik soruşturmlaları yapılırlken devletin en mahrem bilgilerine sahip kamu görevlilelerinin bu durumdan vareste olmaması gerekir.
•⁠ ⁠Haklarında dedikodudan başka hiçbir somut belge ve bilgi bulunmayan yüzbinlerce kamu görevlisini ihraç ettiniz. Bunların onbinlercesi beraat etti, Takipsizlik alanlar ve haklarında hiçbir soruşturma yapılmayan onbinlercesi de dahil olmak üzere bu insanları görevlerine iade etmediniz. Gerekçe olarak da tamam beraat etmiş olabilirler, suçsuz da olabilirler ama biz bu insanların devlete olan sadakatlerinden şüphe ediyoruz dediniz. Peki sıradan memura bile böyle hukuksuz kıstatslar getirirken devletin en mahrem ve stratejik bilgilerine sahip bu üst düzey kanu görevlileri ile yakınlarına olan bu güven fazlaca sakil değil mi
•⁠ ⁠Ya da bu iddialarla ilgili olarak yapılan yalanlama açıklamlarında, söz konusu iddiaları dile getiren kişinin mevzu örgütün kurucularından ve kriminal biri olduğı gerekçesiyle itibar edilmemesi gerektiğini söylüyorsunuz. Yahu siz kim olduğu belli olmayan suç makinelerini gizli tanık yapan ve bu ülkenin genelkurmay başkanlarını büyükşehir belediye başkanlarını hapse atıp mallarına el koyan bir iktidar değil misiniz.

“Kıbrıs’ta kurulan bir sanal bahis imparatorluğu, Türkiye, İngiltere, Dubai ve daha birçok ülkede kara para trafiğini sürdürmeye devam ediyor” şeklinde bir dizi iddianın merkezinde adı geçen Türkiye hükümeti görevlileri, eski başbakan ve bakanlar ile yine onların yakını kişiler ile eski-yeni büyükelçiler de dahil olmak üzere herkes gibi haklarında ifade edilen iddalar konusunda kendilerini ifade etme, şeffaf bir şekilde bu iddialara açıklık getirme hakkı ve de mecburiyeti vardır. Ayrıca bir meselenin şuyu vukuundan beterdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin izzeti, ulusal/uluslararası itibarı ve gerçek bir hukuk devleti olmasının kamuoyuna deklare edilmesi ile hakkında iddialar bulunan üst düzey kamu görevlileri ile yakını kişilerin berat-ı zimmet kaidesince kendisini ifade edebilmesi ve dile getirilen iddiaların irdelenmesi ve sonuca bağlanması açısından TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulması önem arz etmektedir.

CHP’Lİ KONURALP: HAMASET, HAKARET
CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Meclis kürsüsünde iktidar sıralarına sert çıktı: “Hiç kimseyi suçlamaksızın ‘Bu iddialara yanıt verin, bu iddiaları geçersiz kılacak, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapın’ diyoruz. Cevap vermiyorsunuz. Bu sorulara yanıt vermek yerine; hamaset, hakaret, ağdalı laflar, seviyesiz yanıtlar… Hamaseti bırakın, bu sorulara net olarak yanıt verebiliyorsanız verin. Ama biliyorum ki vereceğiniz yanıt da yok. Boğazınıza kadar batmışsınız.”

Konuralp şunları söyledi:
“Sayın Genel Başkanı’mız Özgür Özel, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a KKTC Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’in organize suç örgütü lideri Halil Falyalı’yla ilişkisini sordu. Erdoğan susuyor. Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde yanında olan bir isim var, Maksut Serim. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’nda da Erdoğan’ın yanında. Erdoğan’ın kasası olarak nitelendiriliyor, bu ismin örtülü ödeneği yönettiğini biliyoruz. Bu hazretin bir nevi ağzında gümüş kaşıkla doğmuş bir oğlu var, Yasin Ekrem Serim. Hangi birikimine uygun olarak üst düzey kamu yöneticisi oldu, orası da tartışmalı. Dışişleri Bakanlığı’nda Özel Kalem, ardından Bakan Yardımcılığı, sonra da Kıbrıs’a büyükelçi. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarihinin en kısa süreli büyükelçiliklerinden birini yaptı, 7 ay sonra görevinden alındı.

“BOĞAZINIZA KADAR BATMIŞSINIZ”
Neden görevden alındığını soruyoruz, yanıt vermiyorsunuz. Genel Başkanı’mız, ‘Uluslararası sularda yüzen gemiler vardı. Bu gemiler durduruldu, bunların yükü nedir’ diye soruyor. Bu sorulara yanıt yok. Ama çıktı 2014-2021 yılında suç örgütü lideri Halil Falyalı’nın finans müdürlüğünü yapan şahış her şeyi teker teker anlattı. Bu işin içinde Hakan Fidan, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve adı geçen kişilerin çocuklarının olduğu iddia ediliyor. 45 kasetten bahsediliyor. Bunların 40’ının ele geçirildiği ama 5’inin ortalıkta olmadığı iddia ediliyor ve bu konularla ilgili olarak hiç kimseyi suçlamaksızın ‘Bu iddialara yanıt verin, bu iddiaları geçersiz kılacak, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapın’ diyoruz. Cevap vermiyorsunuz. Bu sorulara yanıt vermek yerine; hamaset, hakaret, ağdalı laflar, seviyesiz yanıtlar… Hamaseti bırakın, bu sorulara net olarak yanıt verebiliyorsanız verin. Ama biliyorum ki vereceğiniz yanıt da yok. Boğazınıza kadar batmışsınız.

Turpun büyüğü-küçüğü tartışması var. Sayın Genel Başkanı’mızın da ifade ettiği gibi Kıbrıs’ta, Kıbrıs kadar büyük bir turp bulunuyor. Turpun büyüğü tehditlerine rağmen sokağa çıkabiliyoruz. Sokağa çıkamayan sizsiniz. Barikatlar kuruyorsunuz, barikatları yıkan biziz, sokakta olmayan sizsiniz. Ama görüyorum ki siyasi anksiyeteye yakalanmışsınız. Hakikatten, gerçeklerden ifade edilmesinden korkuyorsunuz. Kimden gelirse gelsin her türlü siyasi söylemden, duruştan, tavırdan korkuyorsunuz ve bizim korkmuyor oluşumuzdan korkuyorsunuz. Fakat emin olun şifayı bizden bulacaksınız. Gerçekler aydınlandığında sokağa çıkamayacak olan sizler olacaksınız.”

MEDYAYA GÖZDAĞI: NOTERDEN YAZI
Öte yandan halkın haber alma hakkını yerine getirmek için iddiaları Türkiye kamuoyunun dikkatine getiren Tele-1 televizyonuna Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın avukatı tarafından ‘Cevap ve Düzeltme Hakkı’ yazısı gönderildi. Ankara 48. noteri üzerinden gönderilen yazıda, bu iddiaları ekrana getiren yayın kuruluşu hakkında yasal yollara başvurma hakkının saklı olduğu ifade edildi. ‘RTÜK Sopası’nın gösterildiği yazıda gazetecilik suçmuş gibi gösterildi.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "3" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }