“Temmuz’daki toplantı sonuç odaklı kurgulanmalı”

CTP Dış İlişkiler Sekreteri, milletvekili Fikri Toros, Temmuz ayı sonunda gerçekleşecek olan bir sonraki toplantının resmi müzakerelerin devamını ve bir siyasi uzlaşıyla sonuçlanmasını güvence altına alacak şekilde kurgulanması gerektiğinin altını çizdi.

Bugün Kıbrıs

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in himayelerinde gerçekleşen Cenevre görüşmeleri sonrası CTP Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros, müzakere sürecinin sekiz yıldır devam eden çıkmazdan kurtulması için daha etkili bir yaklaşım gerektiğini vurguladı. Toros, müzakerelerin kapsamlı çözüm odaklı ve sonuç odaklı bir metodolojiyle sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Ancak, Cenevre toplantısının yalnızca liderlerin iç kamuoyuna hitap eden bir siyasi gösteriye dönüştüğünü ifade etti.

Toplantı süresinin sınırlı kalmasının, Kıbrıs sorununa dair ciddi bir istişarenin gerçekleşmediğini gösterdiğini dile getiren Toros, toplumlar arası güveni artırma adına liderlerin Güven Artırıcı Önlemler (GAÖ) konusunda mutabakata varmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Ancak, bu önlemlerin hayata geçirilmesi ve çözüm müzakerelerinin net ve acil bir şekilde ilerlemesi için daha fazla çaba harcanması gerektiğine dikkat çekti.

Toros, Kıbrıslı Türklerin kapsamlı çözüm ve uluslararası toplumla entegrasyon konusundaki iradesinin güçlü olduğunu yineleyerek, Kıbrıs’ın siyasi eşitlik temelinde yönetilmesi gerektiğini savundu. Cenevre’de sağlanan bazı mutabakatların sevindirici olduğunu belirten Toros, gelecek toplantının resmi müzakerelerin devamına dair bir garantör olmasını umduğunu sözlerine ekledi.

Son olarak, toplantı ön hazırlıkları için hazırlanan dört maddelik önerinin Kişisel Temsilci tarafından değerlendirilmesini önemseyen Toros, bu konuda atılacak adımların iki toplum arasında kalıcı bir barış sağlama yönünde ilerlemesine katkı sunacağını ifade etti.

Toros şunları kaydetti:

“BM Genel Sekreteri Sayın Guterres himayelerinde ve garantör ülkelerin de katılımıyla Cenevre’de gerçekleşen gayrı resmi Kıbrıs görüşmelerinin kurgusu, müzakere sürecinde 8 yıldan bu yana devam eden çıkmazın aşılması ve kapsamlı çözüm müzakerelerinin takvimli ve sonuç odaklı bir metodolojiyle devamı odaklı olmalıydı. Bunun yerine Cenevre görüşmeleri liderlerin kendi toplumlarına yönelik olarak ihtiyaç duydukları adeta bir siyasi gösteriş niteliğinde gerçekleşti.

Çözüm sürecine ilişkin bir ilerleme niyet olsaydı, toplantı programı takriben beş saat ile sınırlı tutulmazdı. Dolayısıyla, 5+1 toplantısında Kıbrıs sorununun özüne dair kayda değer bir istişare yapılmadığı şaşırtıcı değildir.

Cenevre’de edindiğim izlenimlere dayalı değerlendirmelerimi ve öngörülerimi TV programlarına bağlanarak paylaşmaya çalıştım. Sonuç maalesef beni pek yanıltmadı.

Toplumlar arası güvenin ve umudun arttırılmasına hizmet edecek birkaç Güven Arttırıcı Önlemle siyasi iklimin iyileştirilebileceği hususunda liderler ortak niyet beyan etmiş olmaktan duydukları memnuniyeti açıklamaktan çekinmediler. Bunun için böylesi geniş ve çok katılımlı bir toplantıya gerek duyulmamalıydı.

Görüşmelerden çıkan sonuç, Genel Sekreterin belirlediği hareket planı çerçevesinde liderler arası diyaloğun devamını sağlamak,

Çoğunun üzerinde bir süreden bu yana zaten çalışılmış olan birtakım Güven Artırıcı Önlemleri hayata geçirmek ve

Bir sonraki toplantının hazırlıklarını yapmak üzere bir Kişisel Temsilcinin atanacak olmasıyla sınırlı kaldı.

Bugüne kadar geliştirilen ve yürürlüğe giren Güven Artırıcı Önlemlerin (GAÖ) öncüsü ve koşulsuz destekçisi olduk. Kapsamlı çözüm süreci çerçevesinde ele alınacak ve uygulanabilecek her GAÖ de desteğimiz bakidir. Bu bağlamda, Cenevre’de birtakım GAÖ’e ilişkin mutabakat sağlanmış olması elbette sevindiricidir.

Liderlerin asgari sorumluluğu olan çözüm müzakerelerinin sonuç odaklı ve aciliyet duygusu içerisinde tamamlanmasına yönelik herhangi bir adımın atılmamış olması ise özellikle Kıbrıslı Türkler için kaygı vericidir. Kıbrıslı liderler, Genel Sekreterin girişimleriyle başlatılan bu “diyalog” süreciyle oluşturdukları “diplomatik vitrin” içerisinde, “ilerleme” mesajı vererek itibarlarını toparlamaya teşebbüs etmişlerdir.

Her iki lider de kapsamlı çözüme dair bir “çaba gösterdikleri” ve “ilerleme” kaydettikleri noktasında benzer duygularla Cenevre’den ayrıldılar.

Kıbrıslı Türklerin kapsamlı çözüme, uluslararası toplumla ve hukukla bütünleşmeye dair güçlü iradesi bakidir. Ortak yurdumuz olan Kıbrıs’ımızda, siyasi eşitlik temelinde dönüşümlü başkanlığın ve en az bir olumlu oyla ilgili tüm kararlarda etkili katılımın gösterilmesi daha fazla bekletilemez bir anayasal haktır. Kıbrıs’ın uluslararası arenada sadece Rumlar tarafından temsil edilmesi adaletsizdir ve kabul edilemezdir.

Bu gerçekten hareketle, Temmuz ayı sonunda gerçekleşecek olan bir sonraki toplantının resmi müzakerelerin devamını ve bir siyasi uzlaşıyla sonuçlanmasını güvence altına alacak şekilde kurgulanması gerekmektedir. Bu sonuca ulaşabilmek için, toplantının ön hazırlıkları aşamasında CTP’nin metodolojiye ilişkin ortaya koyduğu 4 maddelik önerisinin Kişisel Temsilci tarafından değerlendirilmesini temenni ederim. Bunun için, atanacak olan Kişisel Temsilci ile yoğun bir tempoda çalışacağımızdan emin olabilirsiniz.“

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "3" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }