Suriye’de HTŞ’ye karşı ayaklanma başladı
Lazkiye’de pusuya düşen HTŞ güçleri en az 13 unsurunu kaybetti. Alevilerin oluşturduğu Konsey “barışçıl ayaklanma” çağrısı yaptı. HTŞ güçleri protestolara ateş açtı, Lazkiye, Humus ve Tartus’ta sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Suriye’de HTŞ’ye karşı ayaklanma başladı
Lazkiye’de pusuya düşen HTŞ güçleri en az 13 unsurunu kaybetti. Alevilerin oluşturduğu Konsey “barışçıl ayaklanma” çağrısı yaptı. HTŞ güçleri protestolara ateş açtı, Lazkiye, Humus ve Tartus’ta sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Suriye’de HTŞ yönetiminin sivillere yönelik artan şiddetine karşı protesto amacıyla düzenlenen kitlesel mitinglerin ardından ülkenin birçok bölgesinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Kuzeybatıdaki liman kenti Tartus ve tüm Humus ilinde dün gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Lazkiye’de de sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Çatışmalar dün Lazkiye’nin Ceble ilçesine bağlı Beyt Ana köyünde operasyon düzenleyen HTŞ güçlerine yönelik koordineli düzenlenen saldırılar ve devamında en az 13 HTŞ “güvenlik görevlisi”nin ölümüyle tırmandı.
Beyt Ana köyü, Baas döneminde Suriye Ordusu’nun “Kaplan Güçleri” olarak bilinen 24. Fırka’nın komutanı Süheyl Hasan’ın memleketi olarak da biliniyor.
HTŞ güçleri ülkenin birçok bölgesinden Lazkiye’ye gece boyunca zırhlı araçların da aralarında yer aldığı takviye güçleri konvoylarla gönderdi. Sosyal medyada yayılan görüntülerde TSK’ye ait askeri araçların da HTŞ’ye destek için Lazkiye’ye sevk edildiği iddia edildi.
Lazkiye’nin Ceble ilçesinde bulunan Hımeymim Havalimanı ve Deniz Akademisi yakınlarında devam eden çatışmalarda en az 10 HTŞ’linin öldüğü belirtildi.
Bölgedeki Alevi yerleşimlerine HTŞ’nin silahlandırdığı sivillerin saldırıları ve şiddet görüntüleri de sosyal medyada yayıldı.
Lazkiye’de HTŞ güçlerince doğrudan evlerin hedef alındığı görüntülendi.
‘SURİYE’NİN KURTULUŞU İÇİN ASKERİ KONSEY’ İLANI
Lazkiye’de HTŞ güçlerinin pusuya düşürülmesinin ardından Suriye’de Esad döneminin üst düzey askeri yetkililerinden Tuğgeneral Gıyas Süleyman Dalla’ya atfedilen bir açıklama sosyal medyada dolaşıma girdi.
Açıklamada, “Suriye’nin Kurtuluşu İçin Askeri Konsey”in kurulduğu duyurulurken, konseyin amacı “tüm Suriye topraklarını işgalci terörist güçlerden kurtarmak” ve “mevcut rejimi devirmek ve baskıcı mezhepsel güvenlik aygıtını dağıtmak” olarak belirtildi. Çeşitli mezheplerden, bölgelerden ve etnik kökenlerden Suriyelilere, konseyin saflarına katılma çağrısında bulunuldu.
ESKİ İSTİHBARAT ŞEFİ YAKALANDI
SANA’ya konuşan HTŞ yönetiminin Lazkiye Genel Güvenlik İdaresi Müdürü Mustafa Kuneyfati ise “Devrik rejim unsurları, genel güvenlik güçlerinin yol kontrol noktalarına planlı saldırı yaptı. Kamu kurumları tahrip edildi” açıklamasını yaptı.
SANA’da yer alan haberde HTŞ’ye bağlı yönetimin güvenlik güçlerinin Esad döneminin eski Hava İstihbarat Şefi Tümgeneral İbrahim Huveyce’yi yakaladığı öne sürüldü.
Huveyce’nin Lazkiye’de mi yakalandığına ve çatışmaların parçası olup olmadığına dair bilgi verilmedi.
HTŞ güçlerinin bölgede 5 gündür “Esad güçleri”ne yönelik olduğu iddiasıyla düzenlediği operasyonlarda sivilleri hedef aldığı saldırılara karşı dün Lazkiye ve Tartus’ta Ceble ilçesi sakinleriyle dayanışmak için çok sayıda kişi sokağa çıktı. Akan kanın durdurulması, sorumluların hesap vermesi çağrısında bulundu.
ALEVİ KONSEYİNDEN ÇAĞRI
Suriye’deki Yüksek Alevi İslami Konseyi de bir açıklama yayımladı ve Dattur, Tartus ve Ceble’de sivillerin evlerinin hava saldırılarıyla hedef alındığını duyurdu.
Konsey “Ceble’nin köylerindeki halkı desteklemek için barışçıl ayaklanma ve baskıya karşı adaletin sesini yükseltme” çağrısı yaptı. Açıklamada protestolarda yalnızca ulusal sloganların kullanılması istendi.
Dün ayrıca Dürzi nüfusun ağırlıkta olduğu Süveyda bölgesinde HTŞ yönetimine karşı protestolar düzenlendi.
Protestolarda HTŞ yönetiminin Suriye Cumhurbaşkanı ilan ettiği Ahmed Şara doğrudan hedef alındı, “Culani düş yakamızdan” sloganları atıldı.
HUVEYCE KİM?
1987-2002 yılları arasında Suriye Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nın sorumluluğunu yürütmüş olan Huveyce’nin, 1977 yılında Lübnanlı Dürzi lider Kemal Canbolat’ın öldürülmesinde rolü olduğu öne sürülüyor.
Bu detay, bölgede etnik ve dini kimlikler üzerinden yapılanan siyasetlerin oluşturduğu zeminin karmaşıklığını da bir kez daha hatırlatıyor.
Lübnanlı Dürzilerin lideri, İlerici Sosyalist Parti’nin kurucusu Canbolat, 1970 yılında İçişleri Bakanı’yken Lübnan Komünist Partisi’nin yasallaşmasını sağlamış, 1972’de Sovyetler Birliği’nden Lenin Barış Ödülü almış, Filistin direnişine büyük destek sağlayan bir liderdi. Fakat 1977 yılında Suriye sınırında, Suriye ordusu kontrol noktasına 100 metre mesafede öldürüldü. Partisi, suikasti Suriye istihbaratının düzenlediğini savunuyor. Buna rağmen Lübnan’daki Dürziler, İç Savaş yılları ve sonrasında uzun süre Suriye’deki Baas hükümetiyle “zorunlu dostane ilişkiler” kurmayı sürdürmüştü.
İRAN SAHADA MI?
Bugün Suriye’deki Dürziler’in bir bölümü, şeriatçı hükümet karşısında İsrail’le işbirliğini olumlu görüyor. Aleviler’e verilen dış destekte en önemli aktörse, İsrail’le düşük yoğunluklu savaş halinde olan İran.
Suriye halkının tümüne seslenecek, bağımsızlıkçı bir siyasi gücün yokluğunda HTŞ iktidarına muhalif kesimler, dar bölgelere sıkışmış ve dış desteğe muhtaç durumda.
İran’ın dünkü gelişmelere doğrudan dahlinin boyutunu kestirmek zor. Geçen Salı günü Avli el Baas adında bir İslami direniş cephesinin kuruluşu İran’da duyurulmuştu. Daha önce Suriye ordusunda görev almış bazı eski İran subaylarının sahada olduğu iddiası dile getirilirken bu iddialar halen teyide muhtaç.
Biriken gerilim açığa çıkarken ilk tepkinin Aleviler ve Dürzilerden gelmesi tesadüf değil
Suriye’de geçen yıl Aralık başında HTŞ öncülüğündeki sünni islamcı grupların taarruzu, hem toplumsal desteği hem dış desteği çok zayıflamış olan Beşar Esad yönetiminin devrilmesiyle sonuçlanmıştı.
Bu sonuç, 14 yıldır ülkedeki silahlı grupları destekleyen Batılı ülkeler, İsrail ve Türkiye tarafından büyük sevinçle karşılandı. HTŞ’nin ülkeye “demokrasi ve özgürlük” getireceğine dair, tüm kesimlerin abartılı olduğunu bildiği bir propaganda hem Batı hem Türkiye medyasını istila etti.
Fakat Aralık ayından bu yana HTŞ hükümetiyle Suriye halkının belli kesimleri arasındaki gerilim, yavaş yavaş tırmanıyordu.
HTŞ, seçimleri belirsiz bir geleceğe erteleyerek devlet yönetimine dışlayıcı bir yaklaşımla el koydu. Gündelik hayatı etkileyen birçok yasa, şeriatçı bir müdahale dizisinin parçası olarak hayata geçiyordu.
Biriken gerilimin ilk olarak kendini gösterdiği kesimlerin, inançları gereği şeriatçı çizgiyi varlıklarına tehdit olarak algılayan Dürzi ve Aleviler olması tesadüf değil.
DÜRZİ KOLLUK KUVVETLERİNE ÖZERKLİK
Dün Lazkiye tarafında tüm bunlar yaşanırken, Culani hükümeti kritik bir başka karara imza attı. Bir süredir hükümetle gerilimli olan ve düşük yoğunluklu çatışma içinde bulunan Dürzilerin yoğun yaşadığı Süveyda’da hükümet, Dürzi kolluk kuvvetlerine özerklik tanıdı.
Karara göre Suriye İçişleri Bakanlığı Süveyda’daki güvenlik işleri için lojistik ve kaynak desteği verecek, ancak kolluk kuvvetlerini Dürziler oluşturacak ve özerk hareket edecekler.
Bu karar, Culani hükümetinin Suriye’de belli bölgelere özerklik sağlanmasına yönelik ilk resmi adımı oldu. Kuzeydoğu’da SDG kontrolündeki bölge fiilen özerk olsa da henüz yasal bir çerçeve oluşturulmuş değil. Süveyda için alınan karar, Kürt bölgesi için de önem taşıyabilir. Aleviler için benzer bir kararın alınmasıysa bugün için düşük ihtimal görünüyor.
Sol Haber