ÜNİVERSİTELERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ III – YOLSUZLUKLARA SIFIR TOLERANS! – TEMİZ ELLER OPERASYONU
Üniversiteler sistemi iflas etmeden yenilenmeliyiz. Üniversitelere göz bebeğimiz gibi bakmalı ve hastalıklı unsurları kesip atmalıyız. Bunu yaparken, “sahibi çok para yatırmış; yazıktır” tuzağına düşmeden yapmalıyız. Üniversite, sahibine belirli bir kar sağlayabilir. Ama kar amacı gütmeye başladığı anda, bilim sıfırlanmış, öğretim üyeleri kölelik benzeri çalışma altına girmiş, üniversite patron işletmeye dönüşmüş demektir.
KKTC’nin en aydınlık yüzü olması gereken ve olacak olan üniversiteleri koruyabilmek, uygunsuzluklara sıfır toleransla yaklaşmakla mümkündür. İlk yazımda YÖDAK iflas etmiştir derken kastım, YÖDAK’ın olumsuzluklar, hukuksuzluklar ve üniversitelerdeki yolsuzluklar üzerine etkili, çabuk ve sıfır toleransla yaklaşmamasıdır.
Üniversiteler sistemi iflas etmeden yenilenmeliyiz. Üniversitelere göz bebeğimiz gibi bakmalı ve hastalıklı unsurları kesip atmalıyız. Bunu yaparken, “sahibi çok para yatırmış; yazıktır” tuzağına düşmeden yapmalıyız. Üniversite, sahibine belirli bir kar sağlayabilir. Ama kar amacı gütmeye başladığı anda, bilim sıfırlanmış, öğretim üyeleri kölelik benzeri çalışma altına girmiş, üniversite patron işletmeye dönüşmüş demektir. Bunu engellemediğimiz takdirde üniversitelerimiz de iflas edecektir.
Bazı konuları açıkça konuşmak ve bir daha olmaması için üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız. YÖDAK ve siyasi irade bunu geçmişte başaramadı. Ancak üniversite sistemini iflastan kurtarmak için başarmak ve bunları tekrar tekrar konuşmalıyız. Öyleyse üniversiteleri iflasa sürükleyecek olay ve tutumlardan bahsedelim:
Hasret Balcıoğlu diye bir YÖDAK üyesi vardı. Bu insanın bilimsel yeterliliği olmadığı çok açıktı. Tavırlarından, söylediklerinden toplantı ve denetimlerdeki bağrış çağırışlarından başka bir sonuç çıkartmak mümkün değildi. Ben de bunlara muhatap olmak zorunda kaldıktan çok kısa bir süre sonra bu kişinin akademik hayatının tamamının sahtekarlık olduğu ortaya çıktı. Önce lisans diplomasının olmadığı, T.C. İstanbul Üniversitesi’nin yazdığı raporla ortaya çıktı. Balcıoğlu, ön lisans mezunuydu ve ön lisans mezunu olduğu için yüksek lisans, doktora yapamazdı; doçentlik ve profesörlük alamazdı. Bunların farkında olarak, kasten sahtekarlığa başladığı tarih yüksek lisans sürecidir. Balcıoğlu KKTC sistemini kavramış ve denetim olmadığını, olsa bile kendisine belki de bulunduğu mevki ve/veya “kefilleri” sayesinde dokunulamayacağını çok iyi biliyordu.
Balcıoğlu, “Trinity Universty USA” adıyla ve sahte diploma dağıtmasıyla tanınan, yurtdışındaki bu sözde üniversitede yüksek lisans veya doktora yapmış olanların işten atıldığı bir üniversiteden Yüksek Lisansını aldı. Gerçekten de geçen senelerde sahteciliği ortaya çıkana kadar ne DAÜ ne de UKÜ Balcıoğlu’nun diplomalarını denetledi. Bu sahte yüksek lisans diploması üzerine Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde “Kumarhanelerin vergilendirilmesi konulu doktora çalışması yaptı. Olmayan lisans ve sahte yüksek lisans diplomasıyla kumarhanelerin vergilendirilmesi üzerine doktora çalışması yapması epey anlamlı olmuş.
Balcıoğlu’nun kendi belirtmesine göre 2007 yılında yardımcı doçent doktor unvanını almış. Sonra doçent olmuş ve akabinde de profesör olup, YÖDAK üyeliğine atanmış. Tabii ki, üniversite yasasının değişmesi ve denetimlerin sıkı yapılabilmesi için bir türlü işletilemeyen siyasi irade, Balcıoğlu’na bir şekilde “yürü ya kulum” demiştir. Balcıoğlu, uzun bir süre de yine kendi hakkındaki yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış olan eski YÖDAK Başkanı Turgay AVCI tarafından korunmuştur. Hatta AVCI, Balcıoğlu’na kefil olmuştur. “Bozacının şahidi şıracı” deyimi tam da bu olaya uymaktadır. Kefilin kendisi ve kefaleti işe yaramamış ve sonunda bozacı Balcıoğlu’nun foyası meydana çıkmıştır. 6 Temmuz 2022 tarihinde YÖDAK müzmin kefili AVCI imzalı bir yazı şimdiki YÖDAK Başkanı, o zamanın DAÜ rektörü olan şahsa yazılmış (ismini söylemeyeyim, sonra kızıyor bana) ve Balcıoğlu’nun diplomaları hakkında bilgi istenmiştir. Ertesi gün DAÜ’den yazılan cevapta, her ne hikmetse, transkripti olmayan lisans diploması hakkında araştırma yapılmamış, araştırmaya yüksek lisans yaptığı kurumla başlanmıştır. Her ne hikmetse, basit bir araştırmayla ortaya çıkarılacak olan, sahte diploma vermekle meşhur Trinity Üniversitesinden (tırı vırı üniversitesi de denilebilir) diploma alan kişilerin Birleşmiş Milletler’deki görevlerinden atıldığı bilgilerine ulaşılabilecekken, bunlara ulaşılamamış ve sadece 2022 itibariyle üniversitenin kapandığı, ama Balcıoğlu’nun yüksek lisans yaptığı dönemde var olduğu sonucu YÖDAK’a bildirilmiştir. Bu sonuç kefil için de bir sevinç kaynağı olmuştur.
Yazının altında imzası olan araştırmacı şimdiki YÖDAK Başkanıdır. İsmini yine yazmaktan imtina ediyorum.
Yüksek lisans tezi yazan kişinin lisans diploması yoktur.
Yüksek lisans yapan Balcıoğlu’nun transkripti yoktur.
Yüksek lisans yapan Balcıoğlu yüksek lisans yaptığı sürece hiç yurtdışına çıkmamıştır.
Lisans diploması olmayan birini doktora öğrencisi olarak alırken DAÜ neye bakmıştır? Hangi belgelere göre doktora öğrencisi olarak kabul edilmiştir?
Balcıoğlu, sonrasında UKÜ tarafından doçentliğe ve profesörlüğe layık görülmüştür. Müthiş bir kariyer! Muhteşem!
“Fakülte okumadan profesör olmak ancak KKTC üniversitelerinde mümkün olur” dedirtmeye bu iki üniversitenin hakkı var mıdır? Bu kötülüğü KKTC’ye nasıl yaparsınız!?
Vahim olan nedir biliyor musunuz? Balcıoğlu istifa etmiştir ve konu kapanmıştır. Balcıoğlu’nun unvanlarını geri alan ne üniversite kararı vardır ne de YÖDAK kararı. Neden Balcıoğlu’nun unvanları, veren üniversiteler tarafından geri alınmamıştır?
Sahtekarlık ortaya çıktığında rektör olan şimdiki YÖDAK Başkanı neden bu yönde attığı adımlar kendi üniversite senato ve yönetim kurulu tarafından siyasi saiklerle engellendiğinde, YÖDAK Başkanı olduktan sonra YÖDAK’tan bir girişimde bulunmamıştır? Balcıoğlu sahte unvanlarıyla birlikte ortalıkta dolaşmaktadır.
İşin vahametini gözler önüne sermek için konuyu genişletelim. Bu sahte akademisyen bir sürü öğrenci mezun etti. Yüksek lisans ve doktora tezi yönetti. Bu yönettiği tezlerin denetimi yapıldı mı? Hayır! DAÜ’nün rektörleri bu konularda neden harekete geçmiyorlar? Neden sahtekâr sözde akademisyenin verdiği diplomalar gözden geçirilmiyor? Hadi diyelim rektörken senato ve yönetim kurulunu aşamıyordunuz. Şimdi neden bu konuda işlem yapmıyorsunuz?
Bu soruları neden soruyorum biliyor musunuz? Beklentim çoktu. Ama üniversitelerin düzeltilmesi konusunda beklentilerimde hayal kırıklığına uğradım. Ben güzel ülkem KKTC’de bilim insanı olarak görev yapmak istiyordum. Ama yanlışlar, yolsuzluklar nedeniyle üniversitelerin heba olmasına göz yumamadığım için bunları yazıyorum. Biliyorum ki, bu düzende hiçbir üniversite bunları yazdığım için bana görev vermeyecek. Bir taraftan siyasi iradenin korumasıyla şımartılmış üniversite sahipleri diğer taraftan siyasi irade ve en nihayetinde de YÖDAK bana kızacak. Olsun. Tarihe not düşmek ve kendi ahlakımı korumak adına bunları yazmak ve sormak zorundayım.
Denetim yapmıyorsunuz, etkili ceza vermiyorsunuz, önlem almıyorsunuz dediğimde bunlara hakkımız yok diyorsunuz. Şimdi yine yasada bu konuda bize yetki ve hak verilmemiştir demeyin; YÖDAK’ın görev ve yetkilerini düzenleyen aşağıdaki maddelere daha ayrıntısıyla bakın ve okuyun lütfen.
Yasanın m. 11 hükmü size bu yetkileri veriyor. Açıkça, ismen düzenlenmemiş bir husus olduğunda da bunu Tüzükle düzenleyin diyor.
M. 11 (1) E Bendi: Öğrencilerin üniversiteye giriş, kabul, kayıt ve yatay geçiş… tüzük hazırlayarak…”
Önlem alma, ceza verme yetkimiz yok deniyor: M. 11 (1) İ Bendi: “Bir üniversite içinde fakülte, enstitü ve yüksek okul açılması, birleştirilmesi veya kapatılması…”
M. 11 (2) A Bendi hükmü: “…yükseköğretim kurumlarında mevzuata ve/veya akademik kurallara uygun olmayan herhangi bir işleyişin tespitinin ve soruşturulmasının akabinde … Yükseköğretim kurumunun YÖDAK tarafından ihtar edilmesi ve/veya ileri disiplin soruşturulmasına tabi tutulması ve/veya öğretime başlama izninin geçici bir süre askıya alınması, durdurulması ve/veya iptal edilmesi ile ilgili … karar vermek”
YÖDAK Başkanı bana telefonda denklik verme diye bir şey Yasada yok dedi.
Bakın: m. 11 (2) C Bendi: Yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından alınan ön lisans, lisans ve yüksek lisans derecelerini ve diğer akademik derece ve belgelerin denkliğini incelemek ve karar vermek.” (Ne diyeyim bilemedim!?)
M. 11 (2) G Bendi: Yükseköğretim kurumlarının ve üyelerinin yapacağı her türlü araştırma ve faaliyetlerin bilimsel ve mesleki etik ilke ve değerlere göre yürütülmesini sağlamak.”
M. 13 YÖDAK’a akreditasyon iptali yetkisi de vermektedir.
Yukarıda saydığım bir dizi yetkinin yanı sıra diğer görev ve yetkiler de yasa ile verilmiştir. YÖDAK iflas etmiştir derken bu görevlerin yerine getirilmemesini kastediyorum. Tabii VIP’den geçmek, resepsiyonlara katılmak ve unvanı kullanmak güzel şeyler. Ama görevleriniz olduğunu ve bu görevleri yerine getirirken de yetkileriniz olduğunu unutmayınız!
Bir de Balcıoğlu’na kefil olan kişiye kefil olunması vardı. Onu da başka yazıya bırakalım.,
Üniversitelerimizi sistemsel iflastan kurtarmak için
TEMİZ ELLER OPERASYONU YAPILMALI VE SIFIR TOLERANSLA SORUNLARIN ÜZERİNE GİDİLEREK CEZA VERİLMELİ, ÖNLEM ALINMALI VE BİLİMSEL ETİK VE ÇALIŞMAYI CİDDİYE ALDIĞIMIZI KANITLAMALIYIZ. AKSİ TAKDİRDE ENQA AKREDİTASYONU KAYBEDERİZ/ALAMAYIZ BU DA KKTC’NİN KAYBI OLUR.