Kıbrıs’ta Milliyetçilik ve Yurtseverlik!
“Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak, yurdumuz Kıbrıs'ı yurtseverlik duygularıyla severek ve koruyarak, etnik milliyetçilik tuzağına düşmeden daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz. Bunun bugüne kadar yapılamamasının ana nedeni, etnik milliyetçilik ve dincilik akımlarının rekabet ve düşmanlık duygularını kolayca körüklemesidir.“
Milliyetçilik ve yurtseverlik arasındaki farkı anlamak bize tüm dünyada ve Kıbrıs’ta barışın önünü açabilecek bir yoldur. Milliyetçilik ve yurtseverlik, sıkça karıştırılan ama temelde farklı duygulardır. Milliyetçilik, bir ulusun kendi kültürel, etnik, dil veya tarihi kimliğine aşırı derecede bağlı olma durumudur. Bu bağlılık genellikle diğer uluslara karşı üstünlük iddiasında bulunur ve bu durum, tarih boyunca pek çok çatışma ve savaşın kaynağı olmuştur. Milliyetçilik, bireylerin kendi milletlerini ön plana koyarak, diğer milletleri dışlama veya hor görme eğilimindedir. Milliyetçiliğin bazı belirgin özellikleri şunlardır:
– Üstünlük Duygusu: Kendi milletinin diğer milletlerden üstün olduğuna inanma.
– Etnik ve Kültürel Saflık: Etnik ve kültürel homojenliği koruma isteği.
– Dışlayıcılık: Diğer milletlere karşı dışlayıcı ve ayrımcı bir tavır.
– Siyasal Güç İsteği: Kendi milletinin siyasi gücünü artırma ve diğer milletlere karşı üstünlük kurma çabası.
Yurtseverlik ise, bir bireyin doğduğu ve yaşadığı topraklara, topluma ve çevreye sevgi ve bağlılık duymasıdır. Bu sevgi, diğer milletlere veya toplumlara düşmanlık beslemeyi gerektirmez. Yurtseverlik, insanları bir arada tutarak, barış ve iş birliği içinde yaşamayı teşvik eder. Yurtseverliğin bazı belirgin özellikleri şunlardır:
– Bağlılık ve Sevgi: Kendi ülkesine, toplumuna ve doğasına sevgi ve bağlılık duymak.
– Barış ve İş birliği: Diğer milletlerle barış içinde yaşama isteği ve iş birliği yapma eğilimi.
– Kapsayıcılık: Farklı etnik, kültürel ve dini gruplara karşı kapsayıcı ve hoşgörülü bir tavır.
– Toplumsal Sorumluluk: Topluma, çevreye ve doğaya karşı sorumluluk bilinci.
Günümüz dünyasında, milliyetçilik kaynaklı çatışmaların hala devam ettiğini görüyoruz. Bu çatışmaların temelinde, bir milletin diğerlerinden üstün olduğunu düşünme ve bu üstünlüğü koruma çabası yatmaktadır. Ancak bu düşünce, toplumlar arasında kalıcı barışın sağlanmasına engel olmaktadır. Aynı şekilde, din temelli üstünlük iddiaları da benzer şekilde çatışmalara yol açmaktadır. Oysa yurtseverlik, doğdukları toprakları ve toplumu sevip korumayı amaçlar ve bu duygular, diğer milletlere veya dinlere düşmanlık beslemeyi gerektirmez.
Bizler Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıslı Türkler olarak, yurdumuz Kıbrıs’ı daha fazla sevmek ve korumak için etnik milliyetçilik tuzağına düşmeden nasıl hareket edebiliriz? Öncelikle, Kıbrıslı Rumlarla olan etnik çatışmaların üstesinden gelmek için ortak değerler ve hedefler etrafında birleşmeliyiz. Kıbrıs’ın doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel mirası, adada yaşayan herkesin ortak mirasıdır. Ayrıca adanın topraklarında ve denizinde var olan doğal kaynaklar ve zenginlikler de ortaktır. Bu mirası korumak, kaynaklardan ortak şekilde yararlanmak ve gelecek nesillere aktarmak, hepimizin ortak sorumluluğudur.
Kıbrıslı Rumlarla olan etnik çatışmaların çözümü için, karşılıklı anlayış ve empati geliştirmenin önemi büyüktür. Her iki tarafın da geçmişte yaşanan acıları ve kayıpları anlaması ve bu acıları paylaşması, kalıcı barışın sağlanması için önemli bir adım olacaktır. Eğer bizler bunu başaramıyorsak tarih bize gösterdi ki başkaları bunu bizim için başarma yoluna gidecek, ama bunu yaparken de aslan payını kendilerine saklayacaklardır. 17-18 Mart’ta Cenevre’de yapılması planlanan çok taraflı zirve bu paylaşımın somutlaşmış hali olmaya adaydır. “Ortak zemin yoktur” nakaratı ile konuşmaktan bile kaçınan iki toplumun temsilcileri, ısrarla bu zeminin başkaları tarafından oluşturulmasını isteyerek, sorumluluktan kaçmakta ve ortaya koydukları uzlaşmaz tutumu da milliyetçi söylem ve duygularla örterek ve körükleyerek kendilerine siyasi ve bireysel ikbal yaratır görünümü çizmektedirler.
Sonuç olarak, milliyetçilik yerine yurtseverlik duygularını ön plana çıkararak, Kıbrıs’ta kalıcı barış ve iş birliği sağlanabilir. Yurtseverlik, doğayı, çevreyi ve toplumu koruma sorumluluğunu içerirken, diğer milletlere ve dinlere düşmanlık beslemeyi gerektirmez. Bu nedenle, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak, yurdumuz Kıbrıs’ı yurtseverlik duygularıyla severek ve koruyarak, etnik milliyetçilik tuzağına düşmeden daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz. Bunun bugüne kadar yapılamamasının ana nedeni, etnik milliyetçilik ve dincilik akımlarının rekabet ve düşmanlık duygularını kolayca körüklemesidir ve böylece siyasi güç isteyenlerce çok daha kolay kullanılmış olmalarıdır.