Atlantic Council: Türkiye’nin Suriye ve Libya stratejileri Akdeniz’de dengeleri değiştirdi

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council'de, Türkiye'nin Akdeniz hamlelerinin ve bölgede artan rolünün değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Libya’dan sonra Suriye ile de bir MEB anlaşması imzalaması, Türkiye’yi Akdeniz’de baskın oyuncu haline getirecek. Ankara, bölgesel rekabetleri kendi yükselişi için basamak taşlarına dönüştürerek gücünü keskinleştiriyor.

Türkiye’nin Suriye’nin yeni hükümetiyle olası bir MEB anlaşması imzalamasının bölgesel dinamikleri kendi lehine yeniden şekillendirmesini anlamına geleceği belirtilen analizde, Türkiye’nin attığı adımlarla karada olduğu gibi denizde de baskın bir oyuncu haline geldiğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; ABD dahil olmak üzere Batılı aktörlerin Türkiye ile angajmanlarını artırarak, rekabeti işbirliğine dönüştürmeleri gerektiği tespiti yapıldı.

İşte Atlantic Council’de yayınlanan analiz:

Akdeniz her zaman rekabetlerin, değişen ittifakların ve hesaplanmış kumarların sahnesi olmuştur ve Türkiye bir kez daha ön plana çıktı.

Ankara’nın Suriye’nin yeni hükümetiyle olası bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması duyurusu, Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile 2019’da yaptığı deniz anlaşmasınıın olası sonuçlarını yansıtıyor.

Daha önce yapılan bu anlaşma Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de bir yer edinmesini ve bölgesel dinamikleri kendi lehine yeniden şekillendirmesini sağlamıştı.

Bugün Ankara Suriye’de de benzer bir strateji izliyor. Karada olduğu gibi denizde de gerçekler yaratmaya çalışıyor ve kendisini ülkede baskın bir oyuncu olarak konumlandırmak için ekonomik ve siyasi gücünü kullanıyor.

Bu paralel manevralar, Ankara’nın Libya ve Suriye’yi Akdeniz’deki jeopolitik stratejisinin birbirine bağlı sütunları olarak gören ve bir arenadaki eylemlerin diğerindeki etkiyi güçlendirdiği daha geniş vizyonunun altını çiziyor.

Bu stratejinin merkezinde Türkiye’nin hedeflerini ilerletmek için askeri müdahaleler, siyasi anlaşmalar ve ekonomik araçlardan yararlanma eğilimi yer alıyor.

Libya’da Türkiye’nin 2019 müdahalesi, insansız hava araçları ve doğrudan askeri destek yoluyla kendisine kritik bir dayanak noktası sağladı.

Bu sayede Ankara, kendi bakış açısından deniz sınırlarını yeniden tanımlayan ve Yunanistan, Kıbrıs, Mısır ve İsrail’in iddialarına meydan okuyan bir MEB anlaşmasını imzalayabildi.

Anlaşma sadece ekonomik bir hamle değildi. Akdeniz’deki rakipleriyle karasuları ve enerji kaynakları konusunda karşı karşıya gelmek için stratejik bir hamleydi.

Beş yıl sonra Ankara, Suriye’nin yeni hükümetiyle, deniz hak iddialarını Doğu Akdeniz’e doğru daha da genişletecek bir MEB anlaşması yapmaya çalışıyor.

Türkiye bu eylemleri meşru hak arayışları olarak nitelendirirken, bölgesel güçlerin bunları zaten istikrarsız olan bir ortamda gerilimi derinleştiren provokasyonlar olarak görmesi muhtemeldir.

AKDENİZ’DE NÜFUZUN GÜÇLENDİRİLMESİ
Akdeniz’deki geniş hedeflerine yönelik zorlukları öngören Türkiye, Akdeniz’in jeopolitik haritasını yeniden şekillendirme ve müzakere pozisyonunu güçlendirme yönündeki hedefine ulaşacak şekilde, Libya ve Suriye’deki stratejileri arasında sinerji oluşturarak etki gücünü en üst düzeye çıkarıyor.

Libya’da Ankara, değişen siyasi ortama uyum sağlayarak Doğu Libyalı gruplar ve Hafter ailesiyle ilişkiye geçerek nüfuzunu genişletti.

Suriye’de Türkiye’nin siyasi nüfuzu, Şam ile Arap devletleri, Avrupa Birliği ülkeleri ve potansiyel olarak Rusya da dahil olmak üzere kilit dış aktörler arasında arabuluculuk yaparak, Türkiye’yi Suriye hükümetiyle bölgesel angajman için bir dayanak noktası olarak konumlandırdı.

Ankara’nın bu etkin rolü, bölgesel rekabetleri kendi yükselişi için basamak taşlarına dönüştürerek bölgesel gücünü keskinleştiriyor.

Türkiye, Libya ve Suriye’deki stratejilerini aynı hizaya getirerek her iki alanda da etkisini pekiştirmeyi ve kaldıraç gücünü artırmayı hedefliyor. Bu hesaplı yaklaşım, Ankara’nın kendisini Akdeniz’de vazgeçilmez bir aktör olarak konumlandırma çabasının altını çiziyor.

Diğer yandan; ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın bu ay Beyaz Saray’a geri dönmesi, bölgenin dinamiklerini şekillendiren belki de en önemli belirleyici olarak ortaya çıkabilir.

Trump’ın dış politikaya yönelik işlemsel yaklaşımı, Ankara’ya özellikle Akdeniz’deki stratejik konumundan yararlanarak kendini daha agresif bir şekilde ortaya koyma fırsatları sunabilir.

Ancak aynı yaklaşım, ABD’nin bölgesel çatışmalardan daha fazla çekilmesi ve Türkiye’nin geleneksel Batılı müttefiklerinin desteği olmaksızın Moskova, İsrail ve diğer bölgesel güçlerin artan meydan okumalarıyla karşı karşıya kalması ihtimalini de gündeme getiriyor.

Batılı aktörler, Türkiye ile angajmanlarını karşılıklı çıkarlar ve ortak hedefler temeline oturtarak rekabeti işbirliğine dönüştürebilirler.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

array(4) { ["reklam_linki"]=> string(31) "https://guvensigortakibris.com/" ["reklam_gorseli"]=> string(63) "https://bugunkibris.com/wp-content/uploads/2024/11/mavi-gif.gif" ["hangi_pragraflar_arasina_geldin"]=> string(1) "3" ["reklami_yayinla"]=> bool(true) }