Taliban, erkeklere kot pantolon giymeyi ve Batılı görünmeyi yasakladı
Erkeklerin yumruk büyüklüğünde sakal bırakması isteniyor.
Taliban’ın yönettiği Afganistan’da, Ağustos 2024 sonlarında erkekleri de kapsayan bir dizi yasağı uygulamaya koydu. Buna göre, “erkeklerin kot pantolon giymesi ve Batılı görünmesi” yasaklanırken, yumruk büyüklüğünde sakal bırakılması talep ediliyor.
Ahlak polisinin denetimini gerçekleştireceği yeni yasalar kapsamında, Batılıları andıran saç kesimlerine, erkeklerin eşleri ve akrabaları dışındaki kadınlara bakmalarına ceza uygulanacak.
Amerikan The Washington Post gazetesine konuşan bir Afgan, “Erkekler seslerini yükseltmiş olsaydı, şu anda farklı bir durumda olabilirdik. Şimdi, sorgulanmak ve aşağılanmak istemediğimiz için herkes sakal bırakıyor,” dedi.
Afganistan’da çok sayıda kişinin yeni yasalar doğrultusunda sakal bıraktığı, yanlarında seccade taşıdığı, takke veya sarık olmadan dışarı çıkmadığı bildiriliyor.
Ayrıca yanında refakatçi olmadan kadın yolcu taşıyan taksi şoförleri ile arabalarında müzik çalan sürücüler durdurulup uyarılıyor. Ahlak polisi, şüphelendiği kişileri üç gün gözaltında tutma yetkisine de sahip.
Ahlak polislerine tanınan bir diğer yetki ise dört hafta üst üste camiye gitmeyenlerin kapısını çalmak ve uyarıda bulunmak. Ülkede hissedilen korku ikliminden ötürü bazı kamu çalışanlarının işlerini kaybetme korkusuyla sakal bıraktığı söyleniyor.
Afganistan’da erkeklere getirilen bu yasalardan daha önce kadınların altıncı sınıftan sonra eğitime devam etmesi, üniversitelere gitmesi, yeni çıkarılan “dini kanun” uyarınca kamuya açık alanlarda seslerinin işitilmesi, parklarda veya bahçelerde İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i okumaları, eşleri veya akrabaları dışındaki erkeklerle göz teması kurmaları yasaklanmıştı.
TALİBAN NASIL KURULDU?
Talib (öğrenci) kelimesinin çoğulu Taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer Ahund liderliğinde yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle birlikte 1994’te kuruldu. Aslen Kandaharlı olan Molla Ömer, bir süre Pakistan’da ardından da Kandahar’ın kuzeyindeki Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyet işgaline karşı savaştı.
Gelenekçi bir yapıya sahip Afgan toplumu içerisinde hızla taraftar toplayan ve yükselen grup, amacını, Sovyet savaşı ve akabinde patlak veren iç savaşlar sırasında ortaya çıkan savaş ağalarından kurtulmak olarak tanımladı.
Kuruluş felsefesini de Afganistan’da İslam’a dayalı bir yönetim getirmek olarak tanımladı.
Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana Samiul Hak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu. Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan’daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından oluştu.
Analistlere göre, örgütün kuruluşundan itibaren en büyük destekçisi ve yol göstericisi kuşkusuz Pakistan istihbarat teşkilatı (ISI) oldu. Uzmanlar, hem askeri eğitimin hem de maddi desteğin doğrudan ISI tarafından sağlandığını belirtiyor.
Kandahar ele geçirildi
Kuruluşundan kısa süre sonra, Afganistan’ın ikinci büyük kenti Kandahar’a saldırdı. Talebeler örgütü 3 Kasım 1994’te ciddi bir direnişle karşılaşmadan Pakistan sınırındaki kentin kontrolünü ele geçirdi. Bu aynı zamanda zayıf durumdaki Kabil merkezi hükümetine de ilk darbe oldu.
Taliban, 1995 yılında ülke genelinde 12 kentte kontrolü sağladı. Yolsuzluklara ve rüşvete savaş açan grubun popülaritesi günden güne arttı. Ele geçirdiği şehirlerde kanunsuzluklar ortadan kaldırılmaya ve emniyet tesis edilmeye başlandı.
Örgüt, Kabil’e dayandı
Ülkenin güneyindeki Peştun nüfusun yoğunlukta yaşadığı kentleri ciddi bir direniş görmeden bünyesine katan Taliban, 1995’te Kabil’e dayandı. Başkentin kontrolünü ele geçirebilmek için Kabil’i 3 ayrı koldan bombaladı. Ancak Sovyetler Birliği’ne karşı verdiği direnişle adını duyuran Ahmet Şah Mesut liderliğindeki güçler Taliban’ı burada ağır bir yenilgiye uğrattı.
Pakistan’dan ve bazı Körfez ülkelerinden para ve silah desteği aldığı belirtilen Taliban, 1996 yılının eylül ayında Kabil’e saldırmak üzere hazırlık yaptı.
Kanlı sokak savaşına girmek istemeyen Tacik komutan Ahmet Şah Mesut, kendine bağlı tüm güçleri 26 Eylül 1996’da Kabil’den çekti.
Afganistan İslam Emirliği kuruldu
Otorite boşluğundan faydalanan Taliban savaşçıları 27 Eylül 1996’da başkent Kabil’e girdi. İlk olarak BM binasına sığınan eski Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur Ahmedzay idam edildi.
Başkentin ele geçirilmesi zamanına kadar milis bir yapı olan Taliban, bu tarihten itibaren kendi hükümetini kurduğunu açıkladı. Adını Afganistan İslam Emirliği, kurucu lider Molla Ömer’i de Emirel Müminin (Müminlerin emiri) olarak ilan etti. Bayrak değiştirildi. Molla Ömer adına camilerde hutbe okundu.
Afganistan’ı yakından takip eden uzmanlara göre Taliban, bu tarihten sonra Pakistan’ın bölgedeki çıkarları için vekalet savaşı veren bir örgüt haline dönüştü.
Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan, Taliban’ı resmen tanıdı.
TALİBAN’IN UYGULAMALARINDAN BAZILARI
Önceleri nispeten yumuşak bir görünüm veren örgüt Kabil’in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başladı.
Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.
Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (iyiliği emretme) Bakanlığı oluşturuldu.
Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı.
Kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi.
Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.
Afganistan Televizyonu’nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
Erkeklere, evine en yakın camide beş vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi.
Emri bil Maruf görevlileri camilerde yoklama aldı.
Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı.
Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.
Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.
‘Medreselerde’ 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı.
“İslam devletine karşı gelenler” hain ilan edilerek doğrudan idam edildi.
Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi.
Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi.
İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka izlettirildi.
Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi.
Resmi kurumlarda Peştu dili mecbur edildi.
Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.