Biyologlar Derneği: Haspolat sulak alanı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

Biyologlar Derneği, Haspolat Sulak Alanı’nda yürütülen projelerin, bölgedeki flamingo başta olmak üzere birçok kuş türünün yaşamını tehdit ettiğini vurguladı. Dernek, bu projeye karşı uluslararası platformlarda mücadele edeceklerini duyurdu.

Bugün Kıbrıs

Biyologlar Derneği (Bio-Der) Başkanı Hatice Benan, Haspolat Sulak Alanı’nda yürütülen projeyle ilgili endişelerini dile getirdi. Benan, alanın yüzde 75’inin küçültüldüğünü ve bu durumun başta flamingolar olmak üzere birçok canlı türünü tehdit ettiğini vurguladı.

“KUŞLAR VE CANLILAR TEHLİKEDE”
Haspolat Sulak Alanı, adanın kuzeyindeki en önemli kuş çeşitliliğine sahip bölgelerden biri olarak biliniyor. 59 kuş türüne ev sahipliği yapan alanın, yapılan projelerle zarar gördüğünü belirten Benan, su kuşları ve diğer canlıların yaşam alanlarının yok olabileceğine dikkat çekti.

ULUSLARARASI MÜCADELE
Benan, projeyi yürüten Lefkoşa Türk Belediyesi ve UNDP’yi eleştirerek, Biyologlar Derneği’nin sürecin dışında bırakıldığını ve bilgilendirilmediklerini ifade etti. Ayrıca, Çevre Koruma Dairesi ve Çevre Bakanlığı’nın da yeterli önlemleri almadığını söyledi.

Biyologlar Derneği, Haspolat’taki ekolojik tahribatı durdurmak için uluslararası platformlarda konuyu gündeme getireceklerini ve sürecin takipçisi olacaklarını belirtti.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Sulak alanlar; doğal veya yapay, daimî veya geçici, durgun veya akan, tatlı veya tuzlu suya sahip ekosistemlerdir. Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere ekolojik değeri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türe ev sahipliği yapan sulak alanlar insanların ve diğer canlıların yaşaması için hayati öneme sahip biyoçeşitlilik rezervuarları olarak kabul edilmektedirler. Öyle ki, Dünya’daki canlı türlerinin yüzde 40’ı sulak alanlarda yaşamakta ve üremektedir. Bu anlamda sulak alanların ormanlardan bile daha değerli doğal yaşam alanları olduğu söylenebilir.

Bununla birlikte, dünya üzerindeki sulak alanların üçte birinden fazlası 1980’den bu yana yok oldu. Önemli değişiklikler yapılmadıkça, sulak alanların ortadan kalkması dünya çapında ciddi hasara neden olabilir ve birçok canlı türü yok olabilir. Çünkü, sulak alanları tehdit eden faktörlerin başında yapılaşma ve çeşitli insan müdahaleleri sonucu kurutulması gelmektedir. Bugün, ülkemizdeki sulak alanlar da ne yazık ki bu kaderi paylaşmaktadır. Oysa ki, birçoğu 18/2012 sayılı Çevre Yasası ile koruma altında olan 40’tan fazla sulak alan mevcuttur. Ancak, tamamına yakında su seviyesi iyice azalmış ve Gönyeli Göleti, Kanlıköy Göleti, Değirmenlik Göleti gibi kimi sulak alanlar ise neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır.

Tüm bunların yanında, yasal olarak bir ‘‘Arıtma Tesisi’’ olsa da yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu üzere barındırdığı 59 farklı kuş türü ile sadece kuzeyde değil adanın genelinde kuş çeşitliliği açısından tartışmasız birinci sırada öneme sahip olan Haspolat (Mia Millia) Sulak Alanı’nda son günlerde ciddi bir tahribat yaşanmaktadır. Lefkoşa Türk ve Rum Belediyeleri tarafından işletilen tesiste Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) finansmanıyla başlatılan proje çerçevesinde tesiste yer alan havuzlara küçültmeye gidilmekte ve devreye girdiği 1976’dan günümüze alanın yaklaşık yüzde 75’lik bir kısmında küçültmeye gidilmektedir. Bu durum, başta Lefkoşa’nın büyüleyici konukları olan Flamingo kuşları olmak üzere alandaki kuş ve diğer canlı türlerinin süreç içinde ortadan kalkacağını söylemek için başlı başına yeterli bir veridir.

Gündeme geldiği ilk günden beri endişe ve kaygı ile karşıladığımız bu proje Biyologlar Derneği tarafından her platformda şiddetle eleştirilmektedir. Öte yandan, 2007-2010 yılları arasında derneğimiz tarafından yürütülen ‘‘Su Kuşları Gözetim Programı’’ UNDP tarafından finanse edilmiş ve alanın su kuşları açısından ne denli önemli olduğu detaylı verilerle de ortaya konmuştu. Buna karşın, UNDP kaynaklarının bu kez böylesine önemli bir sulak alanın ortadan kaldırılması için harcanıyor olması ise anlaşılır değildir. Böyle bilimsel veriler varken ne proje yöneticilerinin ne de Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bu alanda söz sahibi olduğunu yaptığı çalışmalarla ortaya koyan Biyologlar Derneği’ni sürecin dışında tutması bizler açısından kabul edilemezdir.

Farklı konularda bizimle yakın temas kuran Lefkoşa Türk Belediyesi ve Belediye Başkanı Sayın Harmancı’nın böyle bir projenin başlayacağından derneğimizi haberdar dahi etmemesi de son derece düşündürücüdür. Nitekim, belediyenin görüş alındığı belirtilen sivil toplum örgütü de projenin geldiği son noktadan ve yapılan uygulamalardan rahatsız olduğunu yapılan basın açıklamasında dile getirmiştir. Sulak alanın yüzde 75’i ortadan kalkacak bir habitatta besin kaynaklarını, üreme ve barınma alanı gibi çevresel faktörler azalacağından kalan habitat taşıma kapasitesine ulaşacak, ortaya çıkacak çevre direnci bölgede yaşam süren veya konaklamak için gelen başta flamingolar gibi birçok canlının popülasyonlarında çarpıcı azalmaya ve belki de tamamen yok olmasına neden olacaktır. Bunlara karşın, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin hiç olmazsa proje başlangıcıyla ilgili derneğimizi bilgilendirmesini ve gözlemci olmamızı talep etmesini beklerdik. Böylelikle, en azından flamingolar alandayken dozerlerin sulak alana girmesi söz konusu olmazdı.

Elbette, gerekçesi ne olursa olsun böyle bir projeye destek sağlayan AB, BM-UNDP ve Lefkoşa Türk Belediyesi tek sorumlu değildir. Haspolat Arıtma Tesisi, adadaki en önemli biyolojik çeşitlilik alanlarından birisi olmasına karşın ‘‘Çevre Koruma Dairesi’’ ve Çevre Bakanlığı’nın ‘‘Flora ve Faunanın Korunması Emirnamesi’’nin emrettiğinin aksine adeta kılını bile kıpırdatmaması da başlı başına aymazlıktır. Hatta, Çevre Koruma Dairesi’nin böyle bir proje için ÇED raporuna dahi ihtiyaç görmemesi çevreyi korumakla sorumlu olan devlet kurumlarının çevreyi korumaktan başka her şeyi yaptığının bir nevi ispatıdır.

Son günlerde yapılan mevcut havuzların küçültülmesi çalışması dışında, tesisteki 5 farklı havuza sahip alanda en büyük iki havuzun çoktan kurutularak şu an çöp toplama alanına dönüştürülmüş olması ve orada ciddi çevre kirliliği yaratılmasının görmezden gelinmesi de eklenince AB, Belediye ve Hükümetin el ele vererek Haspolat’taki doğal yaşamı hep birlikte yok etmekte olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bilinmelidir ki, Avrupa Birliği Biyologlar Birliği (ECBA) üyesi olarak Biyologlar Derneği bu konuyu derinlemesine araştırmaya devam edip, yerinde yapılan gözlemlerle sürecin çok sıkı takipçisi olacak ve konuyu Avrupa Ülkeleri Biyologlar Birliği dahil uluslararası platformlara da taşıyacaktır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

****
****