Erdoğan BM kürsüsünde: “Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin anahtar rolü yadsınamaz”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York'ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumunda konuşma yaptı.
Bugün Kıbrıs
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, özellikle Gazze ile ilgili olmak üzere Kıbrıs sorunu da dahil birçok konuya değindi. İsrail’in durdurulması için uluslararası topluma çağrıda bulunan Erdoğan, Lübnan halkının da yanında oldukları belirtti. 41 bin insanı katleden İsrail’in cezasız kalamayacağını ifade eden Erdoğan, Suriye’deki sorunlara ve üç yıldır devam eden Ukrayna savaşına, Ermenistan ile normalleşme konularına da değindi.
Erdoğan, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de işbirliği ve istikrar vurgusu yaptı. Erdoğan, deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka göre belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek, Türkiye’nin enerji ve çevre başta olmak üzere her türlü yapıcı işbirliğine hazır olduğunu belirtti.
Kıbrıs sorununa da değinen Erdoğan, adada iki ayrı devlet ve halkın varlığına dikkat çekti. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statülerinin tanınması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, uluslararası toplumu Kıbrıs Türklerin tecridine son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya davet etti. Konuşma, salondan alkış aldı.
Erdoğan Kıbrıs ile ilgili şunları söyledi:
“Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’i ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı duyulan bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz. Deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka göre sınırlandırılması, seyrüsefer serbestisi ve emniyeti ile deniz ticareti konularında işbirliğinin geliştirilmesi tüm bölgenin menfaatinedir. Türkiye enerji ve çevre başta olmak üzere her türlü yapıcı işbirliğine hazırdır. Komşularımızdan da aynısını bekliyoruz.
Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’nin anahtar rolü yadsınamaz. Kıbrıs adasının kuzeyi ve batısında ilan edilmiş kıta sahanlığında Türkiye’nin, adanın tümünün etrafında ise Kıbrıs Türklerinin hakları vardır. Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden elli yıl, Rumların ortaklık devletini gasp etmesinin üzerinden ise 61 yıl geçti. O günden bugüne kadar adada barış ve sükûnet hâkim oldu. Kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirilmesi için samimi iyi niyet ortaya koyan taraf daima Kıbrıs Türkleri ve Türkiye idi. Federasyon modeli geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Adada iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır. (Salondan alkış sesleri yükseldi). Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum.”