Venezuela lideri Maduro, AB diplomatı Borrell’i Gazze savaşında suç ortaklığı yapmakla suçladı
Maduro, AB'nin İsrail'in Gazze'deki savaşını en sert şekilde eleştiren kişi olarak görüldüğü düşünülen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'i hedef aldı.
AB dış politika şefi Josep Borrell, kamuya açık oylama tutanaklarının Maduro’nun Venezuela’daki başkanlık seçimlerinde yenilgiye uğradığını gösterdiğini belirtmişti.
Venezuela lideri Nicolas Maduro, Venezuela’nın Yüksek Mahkemesi tarafından Maduro’nun Temmuz ayında yapılan başkanlık seçimindeki tartışmalı zaferinin onaylamasının ardından bu onayı sorgulayan Avrupa Birliği’ne (AB) karşı bir söz düellosu başlattı.
Salı günü Venezuela’nın başkenti Karakas’ta bir konuşma yapan Maduro, AB’nin İsrail’in Gazze’deki savaşını en sert şekilde eleştiren kişi olarak görüldüğü düşünülen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’i hedef aldı.
Maduro, “Josep Borrell Filistin soykırımını, Gazze’deki katliamı destekliyor. Borrell Gazze’deki katliamın suç ortağıdır. Ve şimdi silahlarını Venezuela’ya doğrultuyor,” dedi.
Maduro, Borrell’in aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından “yoldan çıkarıldığını” ve “Ukrayna’dan Rusya’ya karşı açık bir savaşı” kışkırttığını iddia etti.
Cumartesi günü Borrell tarafından AB adına yapılan açıklamada, kamuya açık oylama tutanaklarının muhalefet lideri Edmundo Gonzalez Urrutia’nın Venezuela’daki seçimlerinin galibi olarak göründüğünü söyledi.
Borrell ayrıca, siyasi muhalefet destekçilerinin Maduro’nun altı yıllık üçüncü dönem başkanlık iddiasını protesto etmek için sokaklara döküldüğü “Venezuela’da derinleşen siyasi kriz” konusundaki endişelerini dile getirdi.
Muhalefet, yetkililerin Maduro’nun Temmuz ayındaki oylamayı tüm oyların yüzde 51,2’sini alarak kıl payı kazandığı iddialarına itiraz ediyor. Maduro’nun yaklaşık 3.5 milyon oy farkla mağlup olduğunu gösteren kanıtlar yayınlandı.
Ancak Venezuela’nın çoğunluğu Maduro yanlılarından oluşan Yüksek Adalet Mahkemesi (TSJ) geçen hafta Maduro’nun yeniden seçilmesini onayladı.
Mahkeme, Maduro’nun ezici bir farkla kaybettiğini gösteren ve internette yayınlanan oylama sonuçlarının sahte olduğunu savundu.
ABD ve on Latin Amerika ülkesi mahkemenin kararını “kategorik olarak reddetti”.
“GÜÇLÜ GÖSTERGELER” YETKİLİLEriN İDDİALArıYLA UYUŞMUYOR
Üst mahkemenin kararını sorgulayan AB, Venezuela’nın seçim otoritesi olan ve çoğunluğu Maduro müttefiklerinden oluşan Ulusal Seçim Konseyi’ni (CNE) sonuçların doğrulanmış tam dökümünü yayınlamaya çağırıyor.
CNE, şu ana kadar muhalefetin Gonzalez Urrutia’nın açık farkla kazandığı yönündeki iddialarına karşı koyacak dökümleri yayınlamadı.
AB’nin açıklamasında “Venezuela halkının iradesine saygı duyulmasını sağlamak için sadece eksiksiz ve bağımsız olarak doğrulanabilir sonuçlar kabul edilecek ve tanınacaktır” denildi.
AB’nin dış ilişkilerden sorumlu sözcüsü Peter Stano salı günü yaptığı açıklamada “oylamadan elde edilen nihai sayımın yetkililerin açıkladıklarıyla uyuşmadığına dair çok güçlü işaretlere sahip olan sadece Avrupa Birliği değil” diyerek bir Birleşmiş Milletler (BM) raporunun da aynı sonuca ulaştığını belirtti.
Stano, AB dışişleri bakanlarının 29 Ağustos Perşembe günü Brüksel’de bir araya gelerek ülkedeki siyasi krize nasıl bir tepki vereceklerini tartışacaklarını ifade etti.
Herhangi bir deklarasyon ya da eylem 27 AB üye ülkesinin oy birliğiyle desteğini gerektirecek.
Temmuz ayında Macaristan, 27 AB üyesi ülkenin Venezuela başkanlık seçimlerindeki “usulsüzlükleri” kınayan ilk açıklamasını engellemişti.
Stano, “Perşembe günkü toplantı, üye ülkelere Venezuela’da başkanlık seçimlerinden bu yana yaşananlarla ilgili görüş alışverişinde bulunma fırsatı sağlayacak,” dedi.
AB geçtiğimiz günlerde siyasi kriz devam ettiği sürece yeni yaptırım çağrılarının “erken” olduğunu söyledi.
AB ile Venezuela arasındaki ilişkiler, AB’nin Maduro’nun 2018’de yeniden seçilmesini özgür ve adil olmayan bir seçim olarak kınamasından bu yana yıpranmıştı.
Birlik, Maduro’nun iktidarını zayıflatmaya yönelik uluslararası çabaların bir parçası olarak yaptırımlar uygulamaya başlamıştı.