Türkiye, Kıbrıs’ın “Tayvanlaştırılması” için uluslararası destek arıyor
Ankara, doğrudan ticaret ve uçuşlar için baskı yapıyor.
Bugün Kıbrıs
Kathimerini muhabiri Pavlos Xanthoulis’in haberine göre, Türkiye, Kıbrıs’ın “Tayvanlaştırılması” stratejisi kapsamında, doğrudan ticaret ve uçuşları savunarak uluslararası destek arayışını yoğunlaştırdı. Bu çaba, kendi kendini ilan eden “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin (KKTC) egemen eşitliğini güçlendirmeyi amaçlıyor.
Habere göre Ankara, 2004’te Avrupa Komisyonu tarafından önerilen ve Kıbrıs’ın kuzeyi ile AB üye ülkeleri arasında doğrudan ticarete izin veren öneriyi yeniden canlandırmayı hedefliyor. Bu öneri, yasal endişeler nedeniyle Avrupa Parlamentosu’nda dondurulmuştu.
Türkiye’nin talepleri arasında, KKTC’yi ayrı bir varlık olarak tanıyacak olan Ercan Havaalanı’nın doğrudan uçuşlar için yasallaştırılması da yer alıyor. Pavlos Xanthoulis’e göre bu, Kıbrıs sorunuyla ilgili gelecekteki müzakerelerde Kıbrıslı Türkler için egemen eşitliği güvence altına almayı amaçlayan daha geniş bir stratejinin parçası. Türk diplomatlar, bu önlemlerin uygulanmasının, mutlaka müzakereleri değiştirmeden, bu hedefe ulaşma yolunda önemli bir adım olacağını savunuyor.
BM Genel Kurulu yaklaşırken, uluslararası arabulucular, muhtemelen yazılı güvenceler veya diğer diplomatik jestlerle Ankara’nın taleplerini karşılamanın yollarını araştırıyor. Ancak, Kıbrıs Rum hükümeti, karşılıklı tavizler olmadan bu hamlelere karşı çıkmaya devam ediyor ve özellikle Kapalı Maraş’ın iadesini talep ediyor.
Lefkoşa, tarihsel olarak, doğrudan ticaretle ilgili herhangi bir tartışmayı Kıbrıs bayraklı gemilere uygulanan Türk ambargosunun kaldırılması ve Maraş’ın iadesiyle ilişkilendirmiş durumda. Buna rağmen, Türkiye “3 alfa” (doğrudan ticaret, doğrudan uçuşlar ve doğrudan ilişkiler) için karşılık teklif etmeden çabalıyor. Avrupa Parlamentosu ise, 2010’dan beri Komisyon’un doğrudan ticaret teklifini yasal itirazlar nedeniyle dondurmuş durumda.
Habere göre Türkiye’nin bu diplomatik hamleleri, KKTC’nin fiili özerkliğini ve uluslararası tanınmasını sağlamlaştırmaya yönelik daha geniş bir stratejiyi yansıtıyor ve bu da Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm için gelecekteki müzakereleri karmaşıklaştırıyor.