Euronews’a konuşan Türk askeri kaynaklar: TSK, Suriye’de olası saldırı girişimine karşı teyakkuzda
Euronews’a konuşan kaynaklar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme ihtimalinin Suriyeli muhaliflerde yarattığı rahatsızlık sebebiyle olası saldırılara karşı teyakkuzda olduğunu belirtti.
Suriye’nin kuzeyindeki Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekât bölgeleri ile İdlib’de yaşayan yerel halkın Türk plakalı araçlara saldırıp Türk bayrağına zarar vermesi sonucu yükselen gerilimde, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), bölgede gerçekleşebilecek olası bir üs saldırısına karşı teyakkuzda.
Euronews’a Salı günü yaptıkları açıklamada, Türk askeri kaynaklar, bölgede yerel halkın karıştığı gerilime askeri bir müdahalenin beklenmediğini, durumla başa çıkmak için yerel güçlerin ve polislerin görevde olduğunu söyledi.
Olaylara karşı aksiyon alınması için Genelkurmay’dan bir emir mi beklendiği sorulduğunda ise Türk askeri kaynaklar, “sadece üs bölgelerine bir girişim olması halinde” harekete geçileceğini aktardı.
Bir askeri kaynak, çıkan olaylar sırasında bir Türk teğmenin el bombasının infilak etmesi sebebiyle yaralandığını belirtti ve yerel halkın “İdlib’deki silah pazarından el bombası gibi askeri malzemelerin kolaylıkla temin edebildiğini” de ifade etti.
“Suriye’deki tüm tugayların an itibariyle teyakkuzda olduğunu” ifade eden kaynak, TSK’nin meydana gelebilecek eylemlere karşı bir “bastırma görevi” için hazırlandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde Suriye Devlet Başkanı “Beşar Esad ile ailece görüşebileceğini” açıklamasının ardından Esad muhaliflerinin ve aşırılıkçı grupların yoğunlukta olduğu İdlib gibi Suriye’nin kuzey kentlerinde gerginlik yaşandı.
Pazartesi sabah saatlerinde, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarının düzenlendiği bölgelerde yaşayan yerel halk, bölgeye ticari amaçla giden Türkiye plakalı tırlara ve araçlara saldırmıştı.
Saldırılar sırasında, Türk bayraklarının asılı olduğu binalarda bayrakları indirmeye çalışan kişilere müsaade edilmemişti.
“SIĞINMACILAR KONUSUNDAKİ OLUMSUZ ALGI OLUŞTURMA ÇABALARI DİKKATLE İZLENİYOR”
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bakanlık’ta gerçekleştirilen ve TSK Komuta Kademesinin, Bakan Yardımcılarının ve birlik komutanlarının katıldığı video telekonferans toplantısında konuya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Güler, Salı günü yaptığı açıklamada, “Suriyeli sığınmacılar konusunda son dönemde oluşturulmaya çalışılan olumsuz algı ve artan gerilimler dikkatle izlenmektedir. Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren bazı unsurların kamu düzenini bozma girişimleri devletimizin tüm birimleriyle gösterdiği özverili çaba sayesinde başarısız kılınacaktır.” dedi.
Bakan Güler ayrıca, “Terör örgütünün Suriye’nin kuzeyinde yapay terör devleti kurma çabasının bir aşaması olarak gördüğümüz sözde özerk yönetim ve yerel seçim faaliyetlerini kesinlikle reddediyoruz. Suriye’yi parçalamaya ve halkının iradesini tutsak etmeye yönelik bu çabalar nafile girişimlerdir. Zira Güney sınırlarımızın hemen ötesinde bölücü örgütün bir ‘terör koridoru’ kurmasına asla müsaade etmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Hatırlatmak isterim ki ülkemiz; meşru müdafaa kapsamında icra ettiği harekâtlar ile amaçlanan terör koridorunu engellemiş, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlükleri ve egemenliklerinin korunmasına katkı sağlamış ve bu çerçevedeki saygılı duruşunu da sürdürmektedir.” diye ekledi.
TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI
Erdoğan’ın Esad çıkışının önemi ve gündeme oturmasının sebebi, Türkiye’nin yıllardır Şam yönetimine karşı takındığı tutumda ve Esad’a muhalif silahlı grupları desteklemesinde yatıyor.
Türkiye, 2011 yılında çıkan Suriye iç savaşında Esad karşıtı güçlerin yanında yer aldı ve Suriyeli muhalifleri eğit-donat programı kapsamında, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile iş birliği içinde eğitti ve Şam yönetimine karşı onları destekledi.
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının Suriye topraklarına girmesiyle beraber ABD, Suriyeli muhaliflere olan desteğini Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) yöneltti ve kuzey Suriye’deki YPG kontrolündeki arazilerde onlarla iş birliği yaptı.
ABD’nin YPG adımı, örgütü ABD’nin de terörist grup olarak kabul ettiği Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) Suriye kolu olarak tanıyan Türkiye’yi rahatsız etti ve bu sebeple iki ülkenin ilişkileri çeşitli gerilimlere sahne oldu.
TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ OPERASYONLARI
TSK’nın 20 Ocak 2018’de başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı, 18 Mart 2018’de Afrin ilçe merkezinden YPG unsurlarının çıkarılması ile tamamlandı. Operasyon kapsamında, altı belde merkezi, 282 köy, altı köy altı yerleşim, stratejik 23 dağ ve tepe, bir baraj, 50 stratejik nokta, TSK ve Suriyeli muhaliflerin kontrolüne girdi.
Harekât sürecinde 4.500’den fazla YPG militanı etkisiz hale getirilirken, 54 Türk askeri hayatını kaybetti, 236 asker de yaralandı. Cephede TSK ile hareket eden Suriyeli muhaliflerden de 320 kişi hayatını kaybetti.
Türkiye, Suriye’deki operasyonlarına gerekçe olarak Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51’inci maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkını gösteriyor.
Türk ordusu bu kapsamda, YPG ve IŞİD başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyindeki silahlı grupları etkisiz hale getirmek amacıyla 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtını başlattı.
Türkiye, güney komşusu Suriye’nin kuzeyinde bulunan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) çatısı altındaki en faal ve hakim konumdaki silahlı örgüt YPG’yi, PKK’nın Suriye kolu olarak tanıyor.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15 bine yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Abdullah Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
Türkiye’nin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekâtı ve ABD öncülüğünde düzenlenen hava saldırılarıyla darbe alan ve elindeki geniş toprakların hepsini kaybeden IŞİD de, Türkiye, AB, ABD, Birleşmiş Milletler (BM) ve pek çok başka örgüt ve ülke tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.