Bir tepki de Basın-Sen’den: “Topluma verdiği zarar tamir edilemez noktada! Tatar’ı istifa etmeye çağırıyoruz!”

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıslı Türklerin iradesini temsil etmek yerine AKP ve MHP’nin talimatlarıyla hareket ettiği belirtilen Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar’a, istifa çağrısı yapıldı.

Bugün Kıbrıs

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) tarafından yapılan açıklamada Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik diyalogdan kaçması ve 3’lü görüşmeye katılmayı reddetmesi nedeniyle, bir kez daha Kıbrıs Türk Toplumu tarafından seçilmiş değil Ankara tarafından atanmış olduğunun ilanını yaptığı vurgulandı.

“Kıbrıs Türk Toplumunun ezici çoğunluğunun federal çözüm talebi olmasına rağmen bu iradeyi temsil etmeyi değil AKP’nin ve MHP’nin talimatlarını yerine getirmeyi tercih eden Tatar’ın bu topluma verdiği zararlar artık tamir edilemez noktalara gelmiştir” denilen açıklamada Ersin Tatar’ın, toplumun gözünde hiçbir saygınlığı kalmadığı, 7’den 70’e her kesimin alay konusu haline geldiği ve attığı her adımla toplumu utandırmaya devam ettiği vurgulandı. Sendika açıklamasında, “Tatar’ı bir kez olsun dik duruş göstermeye ve istifa etmeye çağırıyoruz” dedi.

Basın-Sen açıklaması şöyle devam etti:

“Hak etmediği ve şaibeli bir şekilde elde ettiği o koltuğu artık hak eden bir Kıbrıslı Türk’e bırakma zamanı gelmiştir. Kıbrıs Türk Toplumunun talebi nettir, hedefi ve arzusu Federal bir Kıbrıs’tır. Bu hedeflenen gelecek kimsenin şımarıklığına teslim edilemeyecek kadar ciddi, maskaralıklarla süreçlerin tıkanmasına yol açılamayacak kadar elzem bir konudur. O nedenle Tatar’a tavsiyemiz, Ankara’dan kendisini “Türkiye’nin Gambiya temsilcisi” olarak ilan etmesi için talepte bulunmasıdır ve Gambiya’da timsahlarla mutlu mesut bir yaşam sürmesi, ciddi konuları ise ciddi kişilere devretmesidir.

İlerici ve aydın tüm örgütlerin acilen yapması gereken şey ise, 2025’i beklemeden bu toplumun temsiliyetini yeniden Kıbrıslıların eline almasını sağlayacak baskıyı arttırmaktır. Aksi takdirde müzakere edecek bir ortam dahi kalmayacaktır!”