DAVANIN SEYRİ DEĞİŞEBİLİR I Kıbrıs’tan yüksek seviye katılımla Adıyaman’a doğru yola çıkıldı

6 Şubat depreminde 35’i Kıbrıslı Türk 72 kişinin yaşamını yitirdiği Adıyaman’daki İsias Otel davasında ikinci duruşma yarın gerçekleşecek. İlk duruşmadan bu yana üç bilirkişi raporu dosyaya eklendi.

Bugün Kıbrıs/Emine Yüksel

KALABALIK HEYET YOLDA
Kıbrıs’tan davaya katılmak üzere heyette; Şampiyon Meleklerin aileleri, Başbakanlıktaki Ünal Üstel, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, çeşitli bakanlar, Meclis komitesi Başkanı Oğuzhan Hasipoğlu, komite üyeleri, Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, milletvekilleri, Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, avukatlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri yer alıyor.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ’NE TEPKİ
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Bugün Kıbrıs’a yaptığı açıklamada, üç farklı kurumdan alınan ve birbirini destekleyen bilirkişi raporlarının, Gazi Üniversitesi’nin daha önce hazırladığı rapordan daha ayrıntılı ve tutarlı olduğunu vurguladı. Esendağlı, Gazi Üniversitesi’nin raporunun yetersiz bulunduğunu, mahkemenin sorduğu pek çok soruya cevap vermediğini ve çeşitli tutarsızlıklar içerdiğini dile getirdi.

AİHM İÇİN SÜREÇ BEKLENİYOR
Esendağlı, olası bir adil yargılanma hakkının ihlali durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurunun mümkün olabileceğini ifade etti. Karşı tarafın ise mahkemeye kapsamlı bir bilirkişi raporu sunmadığını belirtti. Esendağlı duruşmada, Gazi Üniversitesi’nin raporunun gözden geçirilmesi ve mahkemenin başka bir üniversiteden yeni bir bilirkişi raporu talep etmesi ile yeni bir tahliye kararı vermemesini beklediklerini belirtti.

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı şunları aktardı:

“Biz üç ayrı ekibe bilirkişi hazırlattık. Bunlar tamamlandı. Her bir birbirini teyit eden ve söz konusu binadaki kusurları tespit eden raporlardır. Bunları geçtiğimiz cuma günü itibarıyla mahkeme dosyasına sunuldu. Davadaki bütün tezlerimizi destekleyen hem binanın yapısal kusurlarını bilimsel olarak ortaya koyan, mevzuata aykırılıklarını bilimsel olarak ortaya koyan, hem sanıkların kusurluluklarını ortaya koyan ciddi kapsamlı raporlardır bunlar. Gazi Üniversitesinin raporundan daha derin ve daha tutarlı raporlardır.

Kolon kesilmesine ilişkin bir bulgu yok.

Gazi Üniversitesinin raporuyla alakalı sıkıntı yeterli değildir genel itibarıyla ifade edecek olursam. Mahkemenin sorduğu pek çok cevap vermiyor. Değerlendirilmesi gereken konuları pek çok açıdan değerlendirmiyor. Cevapsız bırakıyor. Ve birtakım tutarsızlıkları var. Örneğin Efe Bozkurt’un serbest bırakılmasıyla alakalı olarak işin sonunda ikinci ruhsat döneminde İsias Şirketinin tam kusurlu olduğunu tespit ediyor. Efe Bozkurt’un bu dönemde veya bu dönemin bir aşamasında da olsa şirketin yöneticisi olduğu belli, dolayısıyla diğer şirket yöneticileri tutukluyken bunun bu aşamada neden tahliye edildiğinin net bir izahı yok. Halil Bağcı’ya gelince, rapor verildiği ilk aşamada, detayları olarak verildiğinde Halil Bağcı’nın kusur durumunun hiç tespit edilmediğini eksik bırakıldığını veya unutulduğunu görüyoruz. Raporda adı geçer ancak sonuç kısmındaki kusur saptamasında adı geçmez. Unutulmuş resmen. Daha sonra herhalde mahkeme bunun durumu nedir diye sorduğunda da çok kısa bir gerekçeyle kusursuz olduğu saptaması yapıldı, yaptığı hesabın doğru olduğu gibi bir varsayımla. E bu yanlış. Elimizdeki diğer bütün verilerle çelişiyor, Halil Bağcı’nın kusursuz saptanması. Çünkü Halil Bağcı’nın yaptığı bir hesaplamayla belediye binanın konuttan otele dönmesine izin veriyor. Yani çok kritik bir işlemdir orada yaptığı. Bu aşamada, bu raporun kusursuz saptaması, mahkemenin de onu tahliye etmesini çok prematüre, erken olduğunu düşünüyoruz. Davanın sonunda bu insanların hepsi yargılandığında, tüm netlik ortaya çıktığında gerçekten kusur durumları saptanmazsa beraat verilebilir ama bu aşamada tahliyeleri yeteri kadar gerekçeye dayanmıyor diye düşünüyorum. Ama raporun da bu anlamda eksiklikleri ve çelişkileri olduğunu söylememiz lazım.

Ocak’taki duruşmadan sonra hem burada hem Ankara’da avukatlarla toplantılar yaptık, iş bölümü yaptık, organizasyon yaptık. Bu raporların hazırlanmasıyla ilgili teknik hocalarla, akademisyenlerle görüştük. Onlarla avukatları bir araya getirdik. Çok ciddi ve yoğun bir çalışma dönemi oldu. Herkes büyük bir emek sarfetti. Dolayısıyla 26 Nisan’daki duruşma açısından hazırlıklarımızda herhangi bir eksik bırakmadık. Ocak’taki duruşmada herhangi bir kazaya uğranılmadı, herkes işini ciddiyetle yaptı. Ancak bu duruşma için daha sıkı çalışıldı, daha kritik bir aşamadayız. Daha çok üzerinde durduk, daha organize çalıştık.

Adalet Bakanı daha önce de olduğu gibi davaya olan hassasiyetini ve desteğini bir kez daha beyan etti. Adalet Bakanının ilgisi, alakası adaletin sağlanmasına ilişkin verdiği güvenceler bu aşamada bizim açımızdan olumlu ve yeterli.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi burada adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi üzerine gidilecek olan bir yargısal yoldur. Bu aşamada buradaki hakkın teslim edilmeyeceğine ilişkin bir saptamamız olmadığı için AİHM ile ilgili konuşmak için erken. Tabii AİHM için süreç içerisinde yapılması gereken hiçbir şey göz ardı edilmiyor. Avukatlarımız da teknik bilir kişiler de bütün opsiyonlar için çalışmalarını sürdürüyor.

Karşı tarafın geçen celse orada olan Gazi Üniversitesi’nden birtakım profesörlerden alınan bir raporu vardı. Onun dışında ufak tefek birtakım görüşler girdi dosyaya ama yani herhangi bir kapsamlı bilirkişi raporu dosyaya eklemediler.

26 Nisan’da temel davanın sonuçlanacağına ilişkin ya da herhangi bir sanıkla ilgili sonuç alınacağına dair bir beklentim yok.
26 Nisan’la ilgili beklentimiz şudur: Teknik görüş aldığımız, bilirkişilerin hazırladığı raporlar hukuki argümanlarımızla örtüşür mahiyettedir. Avukatlarımız 26’sıyla ilgili ciddi bir hazırlık yaptılar. 26’sındaki temel hedefimiz yetersiz olduğunu düşündüğümüz Gazi Üniversitesi bilirkişi raporunun yerine mahkemenin başka bir üniversiteye bilirkişi raporu almak üzere dosyayı havale etmesidir ve başka herhangi bir tahliye kararı verilmemesidir. Beklentimiz ve amacımız bu iki noktadır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi