BM’den Erdoğan ve Tatar’a mektup: “Gazeteci Ali Kişmir’e yönelik endişe verici ihlaller için harekete geçin”

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin Özel Raportörü Irene Khan, Kıbrıs'ın kuzeyindeki basın özgürlüğü ihlallerini ele alarak gazeteci Ali Kişmir'e yönelik taciz ve sansürün sonlandırılması çağrısı yaptı.

Bugün Kıbrıs

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Düşünce ve İfade Özgürlüğü Hakkının Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü Irene Khan, sindirme ve sansür eylemlerinin, Kıbrıs’ın kuzeyinde basın ve ifade özgürlüğünün durumu hakkında soru işaretleri doğurduğunu belirtti. Bu tür eylemlerin tüm medya kuruluşları ve gazetecilerin çalışmalarını sürdürebilmeleri açısından oluşturabileceği olumsuz etkiden endişe duyduğunu belirten Özel Raportör Khan, Kıbrıslı Türk Gazeteci Ali Kişmir’e yönelik adli taciz ve sansür konusunda harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

İnsan Hakları Platformundan yapılan açıklamaya göre, Düşünce Ve İfade Özgürlüğünün Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü Irene Khan, Kıbrıs Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Başkanı gazeteci Ali Kişmir’in taciz edilmesi, korkutulması ve sansüre uğramasına ilişkin olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar’a, bir mektup gönderdi.

Mektupta Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar’a yönelik eleştirileriyle tanınan bir Kıbrıslı Türk gazeteci olan Kişmir’in, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Kıbrıslı Türk yetkililer tarafından defalarca hedef gösterildiği bildirildi. Özel Raportör Khan, Kişmir‘in 2020 yılındaki Kıbrıslı Türk lider seçimleri sırasında, Türkiye’den yetkililer ile Ulusal Birlik Partisi üyeleri arasında yapılan gizli bir toplantıyı ifşa eden ve Türkiye’nin Kıbrıs Türk işlerine müdahalesini eleştiren makalesi sebebiyle çalışmalarının sansüre, gözdağına ve yasal takibata maruz kaldığını gösteren bilgiler edindiklerini belirtti.

Kişmir’in ruhsal ve fiziksel sağlığı hakkında endişelendiğini belirten Özel Raportör mektubunda, bu olayı takiben Kişmir’in Türkiye’ye girişine izin verilmemesi, Kıbrıs’ın kuzeyindeki “Başsavcılık” tarafından, güvenlik güçlerinin “manevi şahsiyetine hakaret ve iftira” iddiasıyla, 10 yıla kadar hapis cezası öngören yasal suç duyurusunda bulunulması, ve Kişmir’in, Sayın Ersin Tatar hakkındaki eleştirel yazılarının ardından siyasi baskı nedeniyle çalıştığı medya kuruluşundan istifa etmek zorunda bırakılmasına değindi.

Özel Raportör Irene Khan, Sayın Kişmir’ın maruz kaldığı zulmün, başta düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı olmak üzere uluslararası insan hakları standartlarının açık bir ihlali olduğuna dair ciddi endişelerini dile getirdi. Muhalif seslerin korunmasının ve gazetecilerin sindirilme veya kovuşturma korkusu olmadan faaliyet gösterebilmeleri için güvenli bir ortam sağlanmasının önemini vurguladı.

Özel Raportör, mektubunda 60 gün içinde yetkililerden bir yanıt talep ederek, daha fazla ihlalin önlenmesi ve faillerin sorumlu tutulması için geçici tedbirler alınması çağrısında bulundu. 18 Mart 2024’de Türkiye Cumhuriyeti Cenevre Ofisi mektuba cevap vererek, Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancıların girişini reddetme veya izin verme konusunda egemenlik hakkına sahip olduğunu, Ali Kişmir hakkındaki işlemlerin, uluslararası hukuk ve ulusal mevzuat ile uyumlu olduğunu vurguladı.

Bu konu ayrıca İnsan Hakları Konseyi 55. Oturumunda sunulan Kıbrıs’ta İnsan Hakları raporunda da yer aldı.

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi