Bugün Kıbrıs/Ayşemden Akın

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu ile röportajımızın birinci kısmında ‘ön izin’ vurgunuyla ilgili başlayan soruşturmayı ele almıştık… İkinci kısmında ise ‘sahte reçete’ soruşturmasını ve gelinen aşamayı konuştuk…

– Bu konuda da yapılmayanı yaptınız ve Sosyal Sigortaları sahte reçetelerle zarara uğratanları polise verdiniz, bir çarkın içine çomak soktunuz. İyi başlamıştı ama şimdi herkes sizi istifaya çağırıyor…

Ben kavgacı politikayı sevmem. Ben olayı politize etmem, çözüm odaklı çalışırım. Şu anda tek bir hedefim var doktor sayısını artırmak. Tabipler Birliğini birçok kez çağırdık. Unuttukları bir şey var; biz bu polis soruşturmasını başlatma kararını bu masada Tabipler Birliği ve Eczacılar Birliği ile birlikte aldık. Uzun saat süren toplantılar yaptık, polise hangi emareleri götürdüysem önce onlar gördü. Varsa bir siyasi bedeli ödemeye hazırım.

– Yaklaşık 7 aydır sürüyor, çok flaş tutuklamalar oldu. Doktorlar ve eczacılar herkesin ismini polise verdiniz diye şikayetçi. Ne zaman bitecek soruşturma?

13 Eylül’de polise reçeteler ile ilgili bir sıkıntı var diyerek şikayette bulunduk ve araştırılmasını istedik. 14 Eylül’de polise sistemi online açtık. Biz liste filan vermedik, polis bizim sistemden aldığı isimleri sorgulamaya başladı. Olay yargıdadır güvenim tamdır, içim rahattır. Bu ülkede 440 eczacı var iddia ettikleri gibi bir şey yoksa beraat edecekler. Yaklaşık 20 doktor 45 eczacı hakkında işlem yapıldı. Polis son 3-4 eczacı kaldı dedi, bitmek üzere bayramdan sonra dedi.

Tabipler Birliğinin gözden kaçırdığı şudur: Poliste gözaltına alınan doktorların ifadeleri çok önemli oldu. Bir doktor gözaltına alındı bu da yaptı, o da yaptı dedi, eczacılar da aynısını yaptı. Birbirini sattı. Bu şahadetler doğrultusunda yeni doktorlara yeni eczacılara geçildi. Bu tutuklamalar beni mutlu ediyor değil.

– Daha önce de sahte reçete konusunda polise şikayet olduğu ancak soruşturmanın ilerletilmediği biliniyor. Neden şimdi?

Sosyal Sigortalar son 7-8 yılda Tabipler Birliğinden yardım istemiş. ‘Şu doktorla şu eczacı arasında bir işbirliği hissediyoruz’ diye yazı yazmış. Tabipler Birliği ‘araştırdık sorun yok’ diye yanıt vermiş, şimdi ‘sıkıntı yok’ denilen isimler ilk tutuklanan doktorlar oldu!

– Dönemin Sosyal Sigortalar Müdürü Tahir Serhat’ı müsteşar yapmanıza da tepki var… Memurlar da araştırıldı mı?

Polis, memurları üç kez soruşturdu. İfadeleri alındı. Sosyal Sigortaların ilgili bölümü denetlemeden geçti. Herhangi bir şey bulunamadı. Varsa da kimseyi korumayacağımı söyledim.

Tahir Bey 10 aylık müdürdü ben göreve geldiğimde, evet onu müsteşar yaptım çünkü bu olayı o ortaya çıkardı ve cesaretle üstüne yürüdü. Ödüllendirdim. Göreve geldiğinde Sayın Müdür ilgili amirine dedi ki ‘nedir bu rakamlar yüksek ilaç paraları ödüyoruz’. Baktığınızda reçete orijinal ama içerik sahte. Barkotta ilaç geçiyor, kişi tamam, doktorun reçete tamam…

O dönemin müsteşarı ve bakanı ile birkaç kez görüşme yapıyor. Bakanın ‘bir araştırma yapın, bir bakalım’ cevabı ile karşılaşıyor. Ayrıca Tabipler Birliği ile görüşmeleri var. Bakan olduğum gün bana konuyu aktardı. Dosyanı getir dedim akşamüstü geldi. Bir doktorun ayda 9 bin, diğerinin 8 bin reçete yazdığını, bir eczanenin 7-8 bin ilaç alışverişi olduğunu sistemden görmeye başladık.

Doktor ve eczacıların tespit edilmesini istedim sonra birlikleri aradım paydaşlarım olarak. Bana “polisin suçlu bulup mahkemeye götürdüklerini savunmayacağız” dediler. Ve her seferinde yeni bir yazılım daha ilave ettik daha fazla veri elde ettik. Özel bir ekip kurduk ve onlar da bize sistemin nasıl işlediğini anlatmaya başladılar. Bir siyasi irade lazımdı bu neşteri ben vurdum. Beni istifaya çağırmaktansa sistemin nasıl olacağı ile ilgili aktif rol alsınlar. İstedikleri zaman herkese kapım açıktır.

– Halkın ilaca ulaşımında sorun var neden uzuyor bu durum?

Biz bu sözleşmeler ile ilgili olarak eczacılar ve doktorlarla ilgili birçok kez çağrı yaptık meşguldüler ki gelemediler toplantılara. Serbest Çalışan Hekimler Birliği ve Eczacılar Birliği ile bu sözleşmeleri yaptık. Onaylarını aldık imzaya gönderdik.

Benden talep ettikleri yapmadığım bir şey yoktur. Sözleşmeler onların avukatları ve Sosyal Sigortalar avukatları tarafından imzalandı. İçleri rahat olsun önümüzdeki mayıs ayında açık, şeffaf ve kiminle ne konuştuğuma, benden ne talep ettiklerine kadar hepsini bir basın toplantısıyla evraklarıyla açıklayacağım. Soruşturma öncesi, süresi ve sonrası neler yaşadım, neler yaşattırıldı bunları kamuoyunun bilgisine getireceğim ve onların vicdanına bırakacağım. Kendileri de birçok kişinin bunu yaptığını bu masada kabul etti. Ondan sonraki süreçte işin içine biraz siyaset katıldı.

Sessiz kalarak izliyorum yeni bir sistem oluşturmaya çalışıyoruz. Niyetim kavga değil akıl yoluyla soğukkanlılıkla bunu yapmak. Onların inadı beni değil halkı mağdur eder, halkın ilaca ulaşmasını engeller.

– ‘90 yaşındaki adama doğum kontrol hapı vermişler’ dediniz…

Doğrudur programda öyle dedim, aslında o ilaç jinekolojik bir haptı, adını unuttum, hormon hapıydı, ismi aklıma gelmedi o an. Benim ne demek istediğimi hangi eczaneyi kastettiğimi onlar iyi anladı ama cımbızla o kelimeyi seçtiler. Bu masada bu konuyu daha önce de konuştuk. Olmayan hapları yazdınız diye. İlacın ne olduğunu onlar da iyi biliyor. İlaç sigortaların listesinde var. Olayın içeriği doğru yani. Ben bu bilgiyi polisten aldım zaten. Örneğin yine aynı eczacı bir hemşireye iki yıl boyunca da ayak kremi yazmış. Kadın hayatında bu kremi kullanmamış.

– Yeni sistem nasıl olacak?

Ta ki mahkeme aksini söyleyene kadar herkes benim için masumdur. Sistemlerin açılmasını istiyorsanız bir dilekçe vermeniz yeterli, bunu değerlendireceğim dedim. Eğer ben önyargılı olsaydım böyle bir şey yapmazdım. Herkesin güven içinde ulaşabileceği bir sistem istiyoruz. Yeni sistemde vatandaş bakanlığın sayfasına kimlik numarasını girdiğinde adına reçete olup olmadığını da görebilecek.

Beni motive eden bu 15 kişinin söyledikleri değil yüzlerce doktor ve eczacının bana gönderdiği mesajlardır. Doğru noktaya temas ettiğimizi düşünüyorlar. Kimsenin meslek onurunu ayaklar altına almadım. Benim tek derdim var bir an önce Sosyal Sigortalılarımızı ilaçlarıyla doktorlarıyla buluşturmaktır. Benim istifamla çözülecek olsa istifa ederim, bir an önce hastalarımız için uğraşsalar daha iyi bir şey yapmış olurlar.

Nisan sonu itibariyle sistemi değiştiriyoruz bizimle sözleşme imzalayan eczanelerle yola devam edeceğiz. Şu ana kadar 15-20-30 kaçsa hiç sayısı önemli değil benim için, onlarla devam edeceğiz… Bizimle sözleşme imzalamayanların faturalarını artık ödemeyeceğiz. Sosyal Sigortalar anlaşmalı eczaneleri her ilçede duyuracak. Keşke 400 küsur eczanenin tamamı gelse.

– Birlikte hareket etmeniz gereken paydaşlarınız sizi istifaya çağırıyor, cevabınız nedir?

Tabipler Birliği ile Eczacılar Birliği ile kavgaya girecek değilim. Açıkçası bazı eylemler de yaptılar karşılık bulamadılar. İçlerinde politize olan bazı arkadaşlar var. Beni görevden alma ve atama yetkisi Sayın Başbakandadır. Güveniyor ki bu noktadayız. O da eski bir sağlık bakanı, sistemi de iyi biliyor. Onun da tek istediği, bu eczaneler belirlensin sistemi oturtup yolumuza devem edelimdir. Ben mahkemeyi etki altına almaya çalışmam bazı arkadaşlar gibi. Yargı kararını verecek bunu beklemek zorundayız. Mayıs ayında doyurucu bir açıklama yapacağım.

– Kabine değişikliğinden bahsediliyor…

Bilgim yok. Açık söyleyeyim ben bakan olacağımı açıklanmadan iki saat önce öğrendim. Halk seçer parlamentoya gideriz, Sayın Başkan takdir eder kabineye gireriz. Bize güvendi bu görevi verdi, yarın başka bir bakan atarsa meclis çalışmalarımıza geri döneriz. Son Bakanlar Kurulunda da gayet keyifliydik. DP kanadı Salı günü mecliste kahve içerken de böyle bir şeyden bahsetmedi. Bu onların kendi iç meseleleri ben bir şey söyleyemem ama başbakan da bakanların da keyfi yerindeydi.

Ete narh geldi başka ürünlere de pahalılığın önüne geçmek için narh gelecek. Veteriner Dairesi, Maliye ve Ekonomi bakanlıkları kasaplara denetime çıkıyor. Fiyatlar, etiketler tamam mı diye bakılacak. Artık yavaş yavaş pahalılığa devlet olarak müdahaleye başladık.