Derya: “Yaratılan balçık hepimizi dibe çekiyor”
CTP Milletvekili Doğuş Derya Meclis’te yaptığı konuşmada, Kıbrıs’ın kuzeyinde artan siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara odaklanmak yerine yolsuzluk ve rüşvet gibi konuların gündemi işgal ettiğini belirterek, hükümetin ‘siyasi müsilaj’ yarattığını vurguladı.
Bugün Kıbrıs
Cumhuriyetçi Türk Partisi milletvekili Doğuş Derya dün Meclis’te yaptığı konuşmada, Kıbrıs’ın kuzeyinde derinleşen siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara ve bu sorunların çözümüne odaklanmak yerine yolsuzluk, rüşvet, liyakatsizlik gibi konuların gündemi işgal ettiğini belirtti.
Ülkede yaşanan sorunların birçok alanda derin etkileri olduğuna dikkat çeken Derya, toplumun geleceğinin de tehlikede olduğu uyarısı yaptı. ‘Siyasi müsilaj’ benzetmesiyle, hükümetin çözüm odaklı olmaktan ziyade sorunları daha da derinleştirdiğine işaret eden Doğuş Derya, “Yaratılan balçık hepimizi dibe çekiyor” vurgusu yaptı.
“POLİS İSKELE’DEKİ TARİKAT YURDUNUN ODALARINI MÜHÜRLEDİ”
CTP hükümeti döneminde yapılan operasyonlara atıfta bulunan Doğuş Derya, 1990’lı yıllarda gayri resmi Kuran kurslarının kapatıldığını anımsattı. Derya, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın özellikle İskele’de tarikatlar tarafından yönetilen yurtlarla ilgili polise başvuruda bulunmasının ardından polisin yatak tespitleri yaparak bu yerleri mühürlediğini belirtti. Tarikatların bu uygulamalardan vazgeçmediğine dikkat çeken Derya, Türkiye Elçiliğinin Din Müşavirliği tarafından öğretmen sendikalarına alternatif olmak amacıyla kurulan KIB-TES’in faaliyetlerine işaret etti. “Sarı sendikanın” ilkokullarda din derslerinin imamlar tarafından verilmesine yönelik girişimlerine de değinen Derya, bu tür uygulamaların toplum üzerinde baskı oluşturabileceğine dikkat çekti.
Türkiye Elçiliği Din İşleri Müşavirliğinin kendine Kıbrıs’ın kuzeyinde eğitim ve din politikası belirlemek gibi bir görev edindiğine ve bunun toplumsal bir talep varmış gibi gösterilerek siyasi araç haline getirildiğine işaret eden Derya, “Bizim bakanlarımız sumak dayı mı da acaba din işleri müşavirliği bu işlere el atıyor” dedi. Türkiye’de son dönemde 4-6 yaş arası çocukların Kuran kurslarına olan katılımının arttığını belirterek, bilimsel ve laik eğitim yerine muhafazakar gençlik yetiştirme çabasının ülkeyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Derya, “Şu anda görüyoruz liyakatsiz işerin nasıl maden çöküntülerine neden olduğunu siyanürlü toprak altında kalan inşaları Türkiye’de. Bunu mu yapmaya çalışıyoruz biz? Yetiştirdiğimiz çocuklar ülkeden tek tek göç ederken” ifadelerini kullandı.
ÜNİVERSİTELERİN SİYASİ BAĞLANTILARI
Doğuş Derya konuşmasında, üniversitelerin siyasi bağlantılarına da dikkat çekti. Hangi kapak kaldırılsa altından mutlaka bir siyasi bağlantı çıktığını söyleyen Derya, bu bağlantıların sadece eğitim bakanlığı yapmış bürokratlarla sınırlı olmadığını, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nin sahibinin MHP Mersin milletvekili olduğunu ve bu kişinin finansal suçlarla anıldığını aktardı.
Derya, ayrıca bazı üniversitelerin yönetim kadrolarında siyasetçilerin bulunduğunu ve bu durumun endişe verici olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti:
“Mesela en son Kemal Dürüst ve eşinin tutuklanmasına neden olan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi. Bu üniversitenin sahibi şu an MHP Mersin milletvekili bir kişi. Bu kişinin sahibi olduğu Maslak Gayrı Menkul Şirketi için bir finans kuruluşundan Vakıf Bank adına sahte evrak düzenleyip, 45 milyon Euro kredi almaya çalıştığı tespit edilmiş, gazetelere yansıyan bir haber bu. Bu kişi 2022 yılında sahte evrak düzenlediği halde 2023 yılında milletvekili oldu. Yine bir başka üniversitenin de yönetim kadrosunda 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale edip ondan sonra bununla boy boy gazetelerde övünen Ahmet Erbaş, MHP milletvekili var. Bu MHP milletvekilleri profesör mü? Bu MHP milletvekilleri acaba kendi ülkelerinde eğitimle çok fazla mı iştigal ediyorlar da Kıbrıs’a böyle bir gelip açma yönetme hevesindeler. Yoksa acaba üniversite sektörü, sektör demeyelim ama öyle konuşuluyor, üniversite alanı birilerinin kara para akladığı, yolsuzluk yaptığı, üniversiteleri paravan olarak kullandığı bir yere mi dönüşüyor? Bu üniversite sevdası nereden çıkıyor?”
CTP Milletvekili Doğuş Derya konuşmasında, ülkede yaşanan sahtecilik ve denetimsizlik sorunlarına da dikkat çekti. Sahte diplomalardan sahte zeytinyağına kadar, sahteciliğin birçok alana yayıldığını belirten Derya, bu durumun denetimsizlik ortamında ortaya çıktığını ve çam kese böceğinin ormanları yok etmesi ve narenciye sektöründeki emekçilerin sömürülmesi gibi sonuçlar da doğurduğunu ifade etti. Ayrıca, ülkenin 24 milyon dolarlık bir ihracat potansiyelinin heba edildiğini vurgulayan Derya, Yeşil Hat Tüzüğü gibi ülkenin can damarı olan bir mekanizmanın kullanılmamasının sebebinin hamaset yapmak olduğunu vurguladı.
“KIBRISLI TÜRKLERİ TEMSİL EDEN BİR SİYASİ LİDERLİK OLMADIĞI İÇİN ARTIK TÜRKİYE İLE KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN İLİŞKİLERİ KONUŞULUYOR”
CTP’li vekil, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki gelişmelere değinerek, Kıbrıs Türk Toplumu’nun siyasi temsiliyet eksikliği nedeniyle Türkiye-Kıbrıs Cumhuriyeti ilişkilerinin daha fazla gündeme geldiğini söyledi. Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis’in yaptığı açıklamalara atıfta bulunan Derya, Kıbrıs Türklerinin artık bir muhatap olmadığını ve Kıbrıslı Türkleri temsil eden bir siyasi liderlik olmadığı için Hristodulidis’in Türkiye ile güven ilişkisi kurmaktan bahsettiğini söyledi.
Konuşmasında, demokrasi, ekonomi, siyaset ve kültür alanlarındaki sorunlara da değinen Derya, siyasi liderlerin Hocalı katliamını kınamak için sıraya girdiklerini ancak ülkede yaşanan sorunlara dair sessiz kaldıklarını ifade etti. Derya, Kıbrıs Türk Toplumu’nun varoluş mücadelesi verdiğini ve toplumsal temsiliyetinin önemli ölçüde zayıfladığını vurguladı.
Derya, milliyetçiliğin yükselmesiyle yolsuzluk ve suç oranlarının arttığına dikkat çektiği konuşmasında, sahte milliyetçilik ve hamasetin ardında yolsuzluklar ve kötü niyetlerin gizlendiğini belirtti.
Ayrıca, mevcut hükümetin siyasi müsilaj olduğunu ve bu durumun toplumun geleceği için büyük bir risk oluşturduğunu ifade eden Derya, siyasi müsilajı deniz salyası olarak tanımlayarak, toplumu kirleten, çürüten ve derinleşen uçurumları simgelediğini vurguladı. KKTC’nin ekonomik ve hukuki açıdan daha önce de zor zamanlardan geçtiğini ancak hiçbir zaman bu kadar kötü bir durumun yaşanmadığını belirtti. Derya, toplumun gençlerinin yok olduğunu, kırılgan gruplara koruma sağlanmadığını ve suç sosyolojisinin derinleştiğini dile getirdi.
Hükümetin yarattığı kaos ve balçığın toplumu içine çektiğini ve yakın gelecekte sonuçlarının ağır olacağını ifade eden Derya şöyle devam etti:
“Yaratılan balçık hepimizi dibe çekiyor. Bu siyasi müsilaj yüzünden ülkede genç kalmadı, kırılgan gruplarla ilgili hiçbir koruma sağlanmıyor. Sınıflar arasındaki uçurum derinleştikçe suç sosyolojisi de derinleşiyor. İnsanlar kendi bireysel korumalarını alabilmek için silahlanmaya gidiyorlar ya da çeteleşiliyor. Bunun üzerinden herhangi bir şey duymuyoruz. Çok bir zaman kalmadı yarattığınız balçıkla beraber sizi eve göndereceğimiz zamanı iple çekiyoruz.”