Bugün Kıbrıs

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) bu sabah Süleymancılar Tarikatına bağlı 18 yaş altı öğrenci yurdu hakkında İskele Polis Müdürlüğüne şikayette bulundu.

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, Türkiye’deki eğitim sisteminin cemaat ve tarikatlara teslim edildiğini ve bu etkilerin Kıbrıs’ta da hissedildiğini ifade etti. Ayrıca, bu tarikat ve cemaat yurtlarında öğrencilere zorunlu dini sohbetlere ve ibadetlere katılma şartları getirildiğini, bu durumun öğrenciler üzerindeki baskıyı artırdığını vurguladı.

Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda sessiz kaldığı, çanak tuttuğu ve işbirliği yaptığını dile getiren Eylem, bilimsel laik eğitimin sigortası olan öğretmene ve sendikasına yapılan saldırılara dikkat çekti. Ayrıca, KTOEÖS Başkanı, geçtiğimiz günlerde Mağusa’da yapılması planlanan ikinci ilahiyatın protokolünün imzalanmasını eleştirerek, vakfın koşulunun şeriat müfredatı olduğunu belirtti.

Eylem, Kıbrıs’ta ve bölgede ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının bu tarikat ve cemaat yurtlarında kalması için teşvik edildiğine dikkat çekti. Ayrıca, eğitim sistemini bilimsellikten, laiklikten ve demokratik değerlerden uzaklaştırmaya yönelik bir politika izlendiğini kaydetti.

Eylem, çocukları karanlığa sürüklemeye çalışan anlayışa ve uygulamalara karşı mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayarak, bilimsel eğitim ve laik, demokratik toplum yapısı için mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

“SORUMLULUK EĞİTİM BAKANLINĞINDADIR!”
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş ise konuyla ilgili değerlendirmesinde laik cumhuriyeti benimsemeyen, şeriat düzeninde yaşamayı isteyen tarikatların kurduğu Tahsil Çağındaki Talebeler Derneği’nin amacının Anayasanın 1. Maddesi ile çeliştiğini belirtti.

Maviş, Çocuk Hakları Sözleşmesi ile birlikte küçük çocukların ehil olmayan kişi ve yerlerde ihmal ve istismara hedef haline getirilmesine, yatılı olarak mahsur bırakılmasına, karma eğitimin göz ardı edilmesine, yetişkinlerin kendi dini inanç ve çıkarlarına yönelik ilkokul çağındaki çocukları bu denli etkilemesi/manipule etmesine, kaygı, korku ve benzeri olumsuzlukların duygusal istismara dönüşmesine tarafların seyirci kalmaması gerektiğini ifade etti.

Maviş, Anayasa’nın 23. maddesinin (4). Fıkrası ve Anayasa’nın 59. maddesine (2) atıfta bulunarak, Eğitim Bakanlığının ilgili derneğin faaliyetlerini denetim ve gözetimi altında olması gerektiği kuralını hatırlattı., Maviş “denetim ve gözetim görevinin yapılabilmesi için kursun amacı, plan-programı, eğiticilerin nitelikleri ve alanında uzman denetimi, eğitim yeri ve ortamı da Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetimine tabi olmadığı müddetçe, verilen iznin Anayasa’nın 23. ve 59. maddelerinin kapsamından çıkacağı çok açıktır”.

Maviş, 18 yaşından küçük tüm bireylerin devletin koruması altında olduğunu belirterek, çocuklarının aile bütünlüğünden koparılarak, yatılı olarak derneğin binasında barındırılmasının suç olduğuna işaret ederek, oluşabilecek ihmal, istismar veya vahim zarardan Eğitim Bakanlığı’nın sorumlu tutulacağını söyledi.

Maviş, kültürel değerlerimiz ışığında kimsenin ne yiyip içtiğine, ne giydiğine karışmayan, din vicdan ibadet inanç özgürlüğüne saygı duyan toplumun çocuklarının, ehil olmayan yerlerde ehil olmayan kişilerin olası ihmal ve istismarına terk etmeyeceğimi belirterek, eğitimin yerinin okullar olduğunu vurguladı.