İsias Otel’de yaşamını yitiren rehber İmran’ın acil doktoru ablası anlattı: “Boğulmuştu belli, kum yutmuştu…”
72 kişiye mezar olan İsias Otel Davası sürüyor... Aileler yaşadıklarını anlatıyor.
İsias Otel’de yaşamını yitiren rehber İmran’ın acil doktoru ablası anlattı: “Boğulmuştu belli, kum yutmuştu…”
72 kişiye mezar olan İsias Otel Davası sürüyor... Aileler yaşadıklarını anlatıyor.
Bugün Kıbrıs/Emine Yüksel
Acılı ailelerin feryatları Adıyaman Adliyesinde yankılanıyor. Acılı abla İrem Aydoğdu kardeşi rehber İmran Aydoğdu’nun İsias Otel enkazından nasıl çıkarıldığını ve sonrasını gözyaşları içinde anlattı.
Doktor İrem Aydoğdu şunları söyledi:
“Ben kardeşimden bahsetmek istiyorum. İkiz gibi büyüdük, büyütüldük. Tüm sınavlarımda her yerde yanımdaydı. Nöbete o bırakır o alırdı, benim her şeyimdi. Üniversiteye gittiği zaman ayrıldık, Gazi Üniversitesinden sonra Eskişehir’e yerleşti. Biz de ailemizle oraya taşındık.
Güneydoğu turundayken Adıyaman’da otel gidiyorlar. E son annemle konuştu.
O gece nöbetteydim, doğuda deprem oldu dediler. 99 depremini yaşadığımız için korkumuz vardı. Güneydoğunun etkilendiği haberi geldikten sonra kardeşimi aradım, ulaşamadım. Arkadaşlarını aradım ulaşamadım. Adıyaman’da olduklarını öğrendikten sonra google’dan bütün otelleri bulup aradık. Ulaşamadık. Birlikte olduğu arkadaşlarına mesaj atmaya başladım. Berna’dan cevap geldi: “enkaz altındayız, İmran sesleniyorum yanıt gelmiyor”. Hemen yola çıktık, yollar kapalı olduğu için ulaşamadık.
Hastanede oldukları haberini aldık, oraya gittik, tek tek hastalara baktık orada değildi. Eğitim araştırmada olduklarına dair bir haber geldi. Orada da ameliyathaneler dahil her hastanın yüzüne baktık. Annem morglara baktı. Morg dediğimiz de hastanelerin alt katları…
Enkaza gitmeye karar verdi. Kum yığınıyla karşılaştık. Orada beklerken iki kız çocuğu çıkaracaklarını söylediler ve İmran’ı çıkardılar. Teşhis için gösterdiler, o olsun istemedim. Saçı vardı önünde saçını çektim o değil dedim. Kapatın dedim. Sonra teşhis ettik, aldık. Ben acil doktoruyum herkesi kurtarıyorum kardeşimi kurtaramadım. Boğulmuştu belli, kum yutmuştu. Nabzı atmıyordu.
Herkesten şikayetçiyim, Turizm Bakanlığı neye göre izin verdi. Onlarda da şikayetçiyim.”
İrem Aydoğdu Ahmet Bozkurt’a sordu:
-Ne kanseri hangi evrede?
-İki boyu kadar oğlu varken bu kadar hasta bir insan mı bütün işlerden sorumlu? Doğudaki aile bağlarından bahsettiler. Doğuda baba hastaysa oğullar işin başına geçer!
Ahmet Bozkurt cevap verdi:
-Aynı acıları ben de yaşıyorum, ben de paylaşıyorum. Üzüntülüyüm susma hakkımı kullanıyorum.