Roboski Katliamı’nın 12. yılı
28 Aralık 2011'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nim (TSK) düzenlediği hava saldırısında 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmişti.
Roboski Katliamı’nın üzerinden 12 yıl geçti. 28 Aralık 2011’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nim (TSK) düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybeden 17’si çocuk 34 kişi mezarları başında anılacak. Şırnak’ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski (Ortasu) köyünden Irak’a geçen bir grup kaçakçı, PKK’lı zannedilerek, vurulmuştu.
Anma programına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, milletvekilleri ve bölge baro başkanlarının da katılması bekleniyor.
Roboskili ailelerin yedi yıllık hukuk mücadelesi, Mayıs 2018″de son bulmuştu.
Saldırıda hayatını kaybeden 34 kişinin 281 yakını tarafından yapılan başvuru, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle Mayıs 2018 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından reddedilmişti.
Bunun üzerine avukatlar, yeni delillerle, yeni bir hukuk süreci başlattılar ve başvuru dosyası şu an Anayasa Mahkemesi’nde (AYM).
Kanun Hükmüne Kararname (KHK) ile kapatılan Roboski Der’in Başkanı Veli Encü, saldırıda kardeşi Serhat ile birlikte 27 akrabasını kaybetmişti. Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Ferhat Encü’nün de kardeşi olan Veli Encü, “terör örgütü üyesi” ‘olduğu iddiasıyla tutuklu kaldığı 4 yılın ardından 11 Mayıs’ta tahliye oldu.
BBC Türkçe’ye konuşan Veli Encü, ”Cezaevinden çıktıktan sonra, saldırıda çocuklarını kaybeden birçok ailenin, devletin verdiği tazminatı aldığını öğrenince şok oldum” dedi.
Şubat 2012’de Başbakanlık tarafından kişi başına 123 bin, toplam 4 milyon 180 bin TL tazminat belirlenmişti.
Son seçimlerden önce tazminat almayan çok az aile kaldığını belirten Veli Encü, seçimleri mevcut hükümetin kazanması ile ailelerin hukuki yollarla bir sonuç elde etme ümitlerini kaybettiklerini savundu:
”Benim ailem dışında, diğer bütün aileler tazminat başvurusu yaptılar. Tabi bu onların kararı ama şunu da belirtmek gerek, onlar da çok beklediler, çok mücadele ettiler, özellikle de Anayasa Mahkemesi ve AİHM sürecinde yaşanan ihmalkarlık, Şırnak Barosu’nun ihmalkarlığı, HDP Hukuk Komisyonu’nun ilgisizliği. Yani devlet bize büyük bir acı yaşattı, mağdur etti; yetmedi, Şırnak Barosu ve HDP de bizi mağdur etti”
AYM’nin son zamanlarda verdiği bazı kararları hatırlatan Veli Encü, ”Mahkeme bizim davamızda da lehimize karar verip hukuki süreci etkileyebilirdi, bazen hukuku işletebildiklerine de şahit oluyoruz ama ne yazık ki bir vekaletnameyi göndermeyi başaramadılar, ellerine, yüzlerine bulaştırdılar bu bizi çok üzdü, bu ihmalkarlık bizi bu sonuca getirdi. Bunları dile getirmenin de yeri ve zamanı olduğunu düşünüyorum”
Süreçte siyasi ve askeri sorumluların yargılanıp ceza almalarını beklemediklerini söyleyen Encü, ”Bunun uzun soluklu bir mücadele olduğunun ilk günden farkındaydık” dedi.
Encü kendi mahkumiyetinin de dava ile ilişkili olduğunu savundu:
”Katliamının sorumlularını nasıl koruruz nasıl aklarız diye çaba gösterdiler, bizler adalet talep ettikçe onlar tazminat dediler, bizle yaşadığımız acıyı, mağduriyeti, haksızlığı kamuoyuyla paylaşırken onlar hakkımızda davalar açtılar, cezaevine koydular. Dört yıllık cezaevimin Roboski Katliamı’nın adalet mücadelesinden bağımsız değil, iki defa mağdur edildim. O gerçekleri kamuoyuyla paylaştım diye cezalandırıldığıma inanıyorum.”
Ferhat Encü de, saldırı emrini veren sorumluların dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı ve Genelkurmay Başkanı olduğunu iddia etti.
”Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa devlet Kürt halkına karşı suç üstü yakalandı, her şey dünyanın gözü önünde gerçekleştiği için katliamın üstünü de kapatamadılar. O gece MGK toplantısında saldırı kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in ortak kararıyla alındı, bu yüzden hukuki yollar sonuç vermiyor”
Ferhat Encü, Cumartesi Anneleri’nden sonra en uzun süreli hak arama mücadelesinin Roboski aileleri tarafından verildiğini de savundu:
”Adalet mücadelesi için hangi kapıya gittiysek yüzümüze kapandı. Son yedi yılda Türkiye’de hukuk ve adalet sisteminin geldiği durum da ortada. Aileler çok mağdur edildi, umutlarını kaybettiler, başka yöntemlere başvurmak zorunda kalanlar oldu. Ama bu baskı ortamı ve mevcut durum, ailelerin çocukları için verdikleri hak ve adalet mücadelesinden geri adım attığı anlamına gelmiyor”
Ferhat Encü, mevcut iktidar değişmediği sürece yeni bir hukuki süreçten umutlu olmadıklarını ama hak ve adalet mücadelelerinin olumlu yönde sonuç vereceğine inanmak istediklerini söylüyor.
‘AYM’nin 2024’te karar vermesini bekliyoruz, hiçbir aile dava başvurusunu çekmedi’
BBC Türkçe