Direnmek ve yeniden ayağa kalkmak…

“Nothing is Going to Hurt You/Seni hiçbir şey incitmeyecek” isimli 13. kişisel sergisini açan sanatçı Hüseyin Özinal, serüvenini Bugün Kıbrıs’tan Simge Çerkezoğlu’na anlattı...

Simge Çerkezoğlu/Bugün Kıbrıs

Hüseyin Özinal’ın 13. kişisel sergisi, “Nothing is Going to Hurt You” Art Rooms’da açıldı. Ağustos sonuna kadar devam edecek bu sergiye dair detayları kendisiyle konuştuk. Gerek üretim süreci gerekse de işlediği temalar göz önünde bulundurulduğunda aslında “Nothing is Going to Hurt You” sergisi, çok özel bir sergi. Her ne kadar sergi ölüm temasını işlemiş olsa da, ölüme karşı verilen yaşam savaşını,  ölüme karşı verilen umutsuz bazen de umarsız direnişi ve ölüm üzerinden hayata bakışı sanat yoluyla ziyaretçileriyle buluşturuyor. Ölüm ile yaşam kavramlarının izini, bu sergide ile bir kez daha sürdük… Hayatının kilometre taşı olarak adlandırdığı bu sergiyi, sahibinden dinliyoruz…

“Seni hiçbir şey incitmeyecek, biraz avutma sözü”

Öncelikle serginin isimi ile sohbetimize başlıyoruz. Gerçekten hiçbir şey bizi incitmeyecek mi? diye sormadan edemiyor insan kendine, en azından yaşadığımız müddetçe bu ihtimal zor görünüyor!

“Sergi ismi aslında Oya Silbery’nin fikriydi. Bir yandan bunca acıya tanıklık ettikçe, insanlık sertleşiyor, kemikleşiyor. Bir yanıyla da öldüğünüz zaman hiçbir şey sizi incitmeyecek artık diyebiliriz. Bir yanıyla da annenin çocuğuna verdiği söz gibi. Oysa böyle bir şey mümkün değil tabii. Bu belki de biraz avutma sözü. Koruma, kollama sözü… Kendimle ilgili düşündüğüm konulardan biri de bu ülkenin benim canımı ne denli acıttığı… Kendi kimliğimden dolayı da çok acıtıldım. Omurgalı durdum. Bütün bunlara rağmen bu serinin hayatımın kilometre taşı olduğunu düşündüğümü de söylemeliyim. Her yönüyle iyi bir ekip çalışması ortaya çıkardık. Dostlarım da üç yıl boyunca yanımda durdu, düşer gibi olunca beni kaldırarak, ölüm üzerine deneyimlerini, okuduklarını anlatarak, bana destek oldular. Zor ama müthiş süreçti. Yıllar süren bir emeğin sonucu bu sergi. Hem de tam da bittik tükendik dediğimiz noktada, farklı bir enerji ile iş yapabileceğimizi gösterdik. Canımız acısa da çalıştık. İnsanız duvarlara çarpıyoruz, hırpalanıyoruz ama hayat devam ediyor. ”

“Duyguyu yakalamışken durmadan çalışıyorum”

Üç yılda yapılan 4 bin 749 çalışmadan oluşan bir seçki aslında bu sergi… Öyle sanıyorum ki bu eserleri ayırmak, seçmek, sınıflandırmak hiç de kolay olmamıştır… Pandemi süreci öyle anlaşılıyor ki Özinal için hayli üretken geçti. Çalışmak tıpkı benim için olduğu gibi, onun için de mutsuzluk zamanlarındaki mutluluğa dönüştü.

“Daha da fazladır aslında… Defterler, kağıtlar… Bazen kendimi Aysel Gürel gibi hissediyorum. Bir duygu hali yakaladığım zaman onun peşinden gidiyorum. Müzik de beni çok besliyor. Opera dinleyerek çalıştım. Duygu haline girdiğim zaman kağıtla, tuvalle, boyayla aramda hiçbir şey yok. Sadece malzemeler var. Çalışırken aslında aklımdaki akıyor. Bir süre sonra bakınca, neler çıktığını görüyorum. Bazen bu otuz, kırk parça oluyor. Ancak fizik olarak yorulunca durabiliyorum. Sınır eşiğini geçtiğim zaman, kaybetme korkusuna da kapılıyorum. O yüzden de duyguyu yakalamışken durmadan çalışıyorum. Dünyadan kopuyorum. Sadece kağıt var, boya var, müzik var, duygular var. Bu sergide kağıt üzerine farklı tekniklerden üretilen ve farklı boyutlardaki tuallerden oluşuyor. İlk çalışmalarda boşluk içerisinden neredeyse distopik evrenden bakan yalnızca gözlerin görüldüğü maskeli figürler vardı. Daha sonra yüz formunu farklı çizgilerini, farklı biçimlerinin boşluk içerisinde dolanımını boşlukla tamamlanmasını çalıştım.”

“Sergi insanların panemi dönemindeki duygularını da göstermiş oldu”

Bu sergi fikrinin başlangıç noktasını ve nasıl doğduğunu da konuşuyoruz…

“Medyascope’da pandemi boyunca Prof. Dr. Zeynep Sayın’nın anlattığı Ötekinin Ölümü konulu içerikler oldukça ilginçti. Benim başucu kitaplarımdan  biri de yine Sayın’a ait olan Ölüm Terbiyesi ile ilgili kitabıdır. Burada maskenin ne anlama geldiğine de kafa yormaya başlanır. Maskenin aslında İmago’dan gelen antik Yunan’daki tiyatroda kullanılan maskelerden, Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar yayılan süreçte ölen kişinin aile bireylerinin yüzlerinin kalıplarının alınması ve göç ederken, o kalıpla birlikte gömülmeleri anlatılıyordu. Bunları izlemeye, okumaya başladım. Bir süre bu süreç devam etti, ta ki Art Rooms’da açılan A Day Life Anonymous sergisine kadar. Bu karma bir sergiydi, epeyce katlan vardı.  Ben de bu sanatçılardan biriydim. Bu sergi için aklıma gelen düşünceyi Oya Silbery ile paylaştım.  Maske yapacaktık. Bunun için de ARUCAD’ın seramik atölyelerinde çalıştık. Maskeler yapılırken fotoğraflar çekildi. Çekilen fotoğrafları gördüğümde, hali hazırda üzerinde çalıştığım işlere dair zaten Oya ile bir sergi açma fikrimiz oluşmuştu. Bu kişisel sergim için de  fotoğraf çekmemiz gerektiğini söyledim, kendisi de düşünceme katıldı. Atölye hazırlandı, fotoğraf çekimi yapıldı. Bu sergide fotoğrafları gördüğümde morgda da çekim yapmamız gerektiğini söyledim. Bunu söylediğim ilk andaki bakışımı unutamam. Desteği ile onu da yaptık. O da kendi içinde çok farklı bir süreçti. Islak zeminde fotoğraflar farklı çıkar, kuru zeminde farklı. Oranın kendine özgü sesi vardır. Çok ilkel, paslı bir ortamdır … bu arada çalışanlarla konuşma fırsatı yakaladım. Şimdi tüm bunları yapabilir miyim emin olamıyorum ama o dönemde çok sezgisel bir şeydi, yapmam gerekiyordu. Aslında bir anlamda kendi ölüm sonramın da fotoğraflarını çekmiş oldum. Bir yüzleşme aracı oldu benim için de… Hem kendi duygularım düşüncelerim, hem de pek çok insanın o dönemdeki duygularını da göstermiş oldum. Tabii aylarca bu fotoğraflar ile işlerimi nasıl ilişkilendireceğimi düşündüm. Çok zor süreçti. Okumaya, çizmeye devam ediyorum…”

Sergide fotoğraflar, cam heykeller ve çizimler var… Fotoğraf ve cam heykelleri sanıyorum ilk kez bir serginizde kullanıyorsunuz…

“ARUCAD’ın cam atölyesinde çalışıldı. Benim aklımdakini bir cam ustası çalıştı. Ben ona duygularımı aktarmaya çalıştım. Onun eli benim elim, benim aklım onun aklı oldu… Çok değişik bir süreçti. İlk başta çok zorlandık ama zaman içinde uyumu yakaladık. ARUCAD da bana bu olanağı sağladı. Heykel yapımı da Oya’nın fikriydi. Beni de çok iyi tanıdığı için, yaptığım işleri yakından takip ettiği için… Üç yıl boyunca yaptıklarımı izledi, böylece tüm bu kurguyu oluşturdu.”

“Üretimlerimin temelinde direnmeye karşı durma var”

Hüseyin Özinal 13. kişisel sergisi ile sanatseverlerle buluştu… Kendisinin pek çok sergisini takip eden birisi olarak, aslında hiçbir serginin birbirinin tekrarı olmadığını belirtmek gerekiyor. Çalışmalarına baktığımızda bunu görebiliyoruz…

“Bu sergide yapmaya çalıştığım her şey kaçtığım korktuğum şeylerle yüzleşmekti… Ben de yüzleşiyorum. Eğer hayatta her zaman konforlu alanımda kalsaydım, sanırım hiçbir yenilik üretemezdim. Oysa ben her sergimle bu konforlu alanımdan çıkmaya çalıştım. Yeni bir şeyler denedim. Bu konforlu alanımdan çıktıkça daha özgür, daha iyi çalıştığımı fark ettim. Bir önceki sergim, “Ölü Bedenler” aslında bu sergim için de başlangıç noktam o oldu. Ama çalıştığım yıllar içinde bu çizimler değişime uğradı. Ondan önce karma bir sergi olan “Edepsiz” projesiyle başlamıştı aslında bu ölü bedenler… “Edepsiz” sergisinde o desenlerin bana ait olduğunu kimse anlamamıştı. Beklenmeyen bir şeydi çünkü. Tamamen yeniydi. O nedenle bu üretimlerin temelinde hep direnmeye karşı durma, yeni bir şeyler üretme isteği var. Direnme ve yeniden ayağa kalkmakla ilgili…”

Son olarak sergi kitabını da konuşuyoruz. Esra Plümer Bardak, Evren İnançoğlu ve Anber Onar’ın Özinal’ın çalışmaları üzerine yazdıkları inceleme yazılarını içerecek bu kitap önümüzdeki günlerde raflarda yerini alacak…

“Kitabın tamamlanmasına kısa bir süre kaldı. Biliyorsunuz sergi ve kitap günümüzde özellikle maliyetleri çok artan çalışmalar. Bu bağlamda sizin de aracılığınız ile bir kez daha iş insanı Ayhan Erciyes’e teşekkür etmek istiyorum. Sergi kitabım için sponsor oldu. On üçüncü sergide nereye geldiğimin, nereye gideceğimin ipuçları var. Tüm bunları da aslında bu adaya borçluyum. Ben bu ülke hakikati ile var oluyorum…”

 

 

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi