HABER MERKEZİ

AKEL tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin olarak Avrupa Konseyi’nin yayınladığı Sonuçlar Belgesi’ni değerlendirildi. Avrupa Konseyi’nin yayınladığı Sonuçlar Belgesi’nin, Kıbrıs sorununun çözümü için BM himayesinde yürütülen müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısı yaptığı söylenen açıklamada üç noktaya dikkat çekildi.

Sonuçlar Belgesi’nde önceki belgelerde olduğu gibi siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüne açık bir atıf bulunmadığına işaret AKEL, Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğinin iki devletli çözümü öne sürmelerini kabul edilemez olarak nitelendirerek, bu atfın net bir şekilde metinde yer alması gerektiğini belirtti.

AB Temsilcisi atanmadığı gibi, Sonuçlar Belgesi’nde de bu konuda herhangi bir söylem olmadığı ifade edilen açıklamada, önceki belgelerde AB Temsilcisi atanması olasılığına atıfta bulunulmasına rağmen, hükümetin diplomatik çabalarına rağmen henüz bu yönde bir adım atılmadığı da kaydedildi.

AKEL açıklamada ayrıca, Sonuçlar Belgesi’nde AB’nin Kıbrıs sorununun çözüm sürecindeki aktif rolüne dair de atıfta bulunulmadığını belirterek bu rolün ancak “BM sürecinin tüm aşamalarını” destekleme hedefiyle “tüm uygun araçları” sunma şeklinde sınırlı kaldığı ifade edildiğini söyledi. AKEL, AB’nin Kıbrıs sorununun çözümünde destekleyici bir rol üstlenmesine kimsenin karşı çıkmadığını belirtirken, AB’nin neler yapabileceği veya yapmak istediği konusunda asılsız beklentilere yol açmaması gerektiğinin de altını çizdi.

AKEL, gerçekçi yolun müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı noktadan Guterres Çerçevesi ve müzakere müktesebatı temelinde yeniden başlatılmasına odaklanmak olduğunu vurgulayarak Kıbrıs Rum tarafının BM’yi ikna etmek için hazır, samimi ve tutarlı olmasının önemli olduğunu kaydetti. Kıbrıs Rum liderinin Guterres Çerçevesi temelinde görüşmelere yeniden başlama isteğini beyan ettiği halde, aynı beyanında Guterres Çerçevesi’nde yer alanları sorgularsa, Kıbrıs Rum tarafının hazır olduğunu ikna etmenin zor olacağına işaret edilen açıklamada, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgilerini aşmadan doğal gazın çözüm için motive edici bir unsur olarak değerlendirilmesine yönelik önerilerin reddedilmesi durumunda, selefinin bıraktığı imajın değiştirilemediği ve ilerleme sağlanamadığı vurgulandı..