Dersimliler 15’inde balkon konuşması yapmaya hazırlanıyor
Devletin geçmişle yüzleşmesini ve özür dilemesini bekleyen Aleviler, “Pirimiz” dedikleri Seyit Rıza’nın mezar yerinin de açıklanmasını istiyor.
Hatice Kamer
BBC Türkçe, Tunceli
Tunceli’de şehrin ortasından geçen ve yapılan barajlarla yatağını genişleterek büyük bir göle dönen Munzur Nehri’nde, üç yıl önce Gülistan Doku’yu arayan arama kurtarma botları, üç haftadır, bariyeri olmayan keskin virajlı Ovacık yolunda nehre uçan üç Diyarbakırlı gencin cesedini arıyor.
“Bu nehir şehrimizin de hafızası, dili olsa da konuşsa” diyen Filiz adındaki genç kadın büyüklerinden duyduğu 1938 olaylarına değiniyor ve “Binlerce insanı attıkları nehir günlerce kan kırmızı akmış” diyor.
4 Mayıs, resmi olarak “Dersim İsyanı” olarak adlandırılan ama şehir halkının “tertele-soykırım” olarak tanımladığı 1938 olaylarının 86. yıl dönümü.
Askeri harekatta hayatını kaybeden binlerce insanın anısına nehre kırmızı karanfiller bırakılıyor. Devletin geçmişle yüzleşmesini ve özür dilemesini bekleyen Aleviler, “Pirimiz” dedikleri Seyit Rıza’nın mezar yerinin de açıklanmasını istiyor.
Tuncelililerin “Piro” dedikleri bir başka hemşerileri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı. Bu durum kentte büyük bir sevinç yaratmış ama şehrin her tarafında siyasi partilerin iç içe geçmiş flamaları dışında burada heyecanı düşük bir seçim süreci yaşanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun seçim sloganı olan “Bahar gelecek” sözü burada farklı biçimlerde sohbet aralarında da kullanılıyor.
Biri esnaf, diğeri avukat iki kadının yanına oturuyorum, çay içip sohbet ediyoruz.
Seçim ne olacak sorusuna, gülerek “Dersimliler 15’inde balkon konuşması yapmaya hazırlanıyor” yanıtını veriyorlar.
Milletvekilliği seçiminden ziyade cumhurbaşkanlığı yarışı burada daha çok önemseniyor. Bunda en önemli faktör de şüphesiz şehrin çıkardığı milletvekili sayısının 2’den 1’e düşmüş olması.
CHP, Yeşil Sol Parti, AKP, MHP, BBP, TKP, Memleket Partisi ve İYİ Parti, Tunceli’de milletvekili adayı çıkaran partiler ama şehrin tek milletvekili kürsüsü için en güçlü partinin Yeşil Sol Parti olduğu görüşü, konuştuğum birçok kişi tarafından dillendiriliyor.
Görüştüğümüz iki kadın şehirdeki birçok kişi gibi partilerin aday belirleme usullerinden memnuniyetsiz.
Avukat olanı, “Zaten bir vekil seçilecek ve keşke CHP ile YSP ortak bir aday çıkarsaydı ama halkın görüşü esas alınmadan, tepeden dikte ile adaylar belirleniyor” eleştirisini yapıyor.
Arkadaşı da “Daha renkli simalar seçilebilirdi, sert mizaçlardan insanlar yoruldu” diyor.
“CHP burada toplumun sevdiği başka bir ismi koysaydı, kesin vekilliği de alırdı” diyen kadınlar, şehirde görüştüm birçok kişinin ortak kanaatini dile getiriyor ve CHP’nin özellikle çok güçlü bir milletvekili adayı çıkarmadığını savunuyor.
Mevcut iktidarın değişmesini çok istiyorlar:
“Bu tahammülsüzlük bizi yordu, artık ruh halimiz kaldırmıyor, bir an önce değişsin diyoruz, ömür boyu bu iktidarı başımızda taşıyacak ne halimiz var ne de mecalimiz.”
Seçimin sonucundan eminler ama seçim güvenliğinden endişeli oldukları için adlarını ve fotoğraflarını kullanmamızı istemiyorlar.
Seyit Rıza Meydanı’nda çay içen bir adamın yanına oturuyorum.
O da “bir oy Piro’ya bir oy Yeşil Sola” diyor ve “CHP burada özellikle Yeşil Sol Parti’ye kaybettiremeyecek bir adayı tercih etti, mesela burda tanınan bir iş adamı vardı, o olsaydı CHP kesin çıkardı” diye devam ediyor.
YSP’liler arasında, Kılıçdaroğlu’na açık destek veren Emek ve Özgürlük ittifakının, Millet İttifakı dışında tutulmasına incinenler de var.
Bir YSP seçmeni “Onlar sayesinde fark atacaklar ama üvey evlat muamalesi görmeleri bizi incitiyor” diyor.
GENÇLER YEŞİL SOL PARTİ’YE, YAŞLILAR CHP’YE OY VERECEK
Görüştüğümüz genç seçmenlerin Yeşil Sol Parti’yi desteklediği dikkat çekiyor. Daha ileri yaşta olanlarda ise durum farklı, birçoğu CHP’li ve milletvekilliği seçimlerinde CHP’ye oy verecekler.
TÜİK verilerine göre Tunceli’nin 2022 yılı nüfusu 84 bin 366 ve ilçelerle beraber 49 yaş üstü nüfus 30 bin 779.
Parkta oturan, yaşı 80’nin üzerindeki iki emekli, Kali Bulut ve İsmail Meşvat, hayat pahalılığından şikayetçi. Her ikisi de hep CHP’ye oy vermiş.
“Bu memlekette bir çay 5 lira olmuş, çarşıya geliyoruz günde en fazla iki çay içebiliyoruz, bende var arkadaşta yok, artık birilerine çay bile ikram edemiyoruz” diyor, Kali Bulut.
Onun bıraktığı yerden İsmail Meşvat devam ediyor:
“Yemek yemek istersen 90 lira, iki çay içeyim dersen 10 lira. Bunun kira parası var, çocuğun varsa okul masrafı var, geçim zor, hayat pahalı, eskiden her şey köyden gelirdi, köyler boşaldı, üretim kalmadı, geçim artık çok zor.”
CHP adayının daha güçlü bir isimden seçilmediği için partilerini eleştiriyorlar.
Ancak “Kılıçdaroğlu’nun memleketinde tabii ki partisinin adayına oy vereceğiz. Yoksa sayın Kılıçdaroğlu’na ayıp etmiş oluruz” diye konuşuyorlar.
‘YA AYDINLIĞI OYLAYACAKSINIZ YA KARANLIĞI’
Çarşı merkezinde ayakkabısını boyatan Mazgirtli yaşlı bir amca beni görünce, sol elini yumruk yapıp havaya kaldırıyor.
“Hüseyin Cevahir’in yoldaşıyım ve devrimciyim, ne CHP’liyim ne HDP’li ama ülke olarak çok ciddi bir yol ayırımındayız, tarihi bir kavşaktayız” diyor.
Tuncelili birinin cumhurbaşkanı olmasını “tarihi bir olay” olarak gördüğünü söylüyor.
“Tüm Türkiye’yi kucaklayan, kapsayan bir isim Piro, bu seçimde ona oy vererek ya aydınlığa kavuşacaksınız ya da ona karşı kullandığınız oylarınızla ülkeyi karanlığa sürükleyeceksiniz.”
Milletvekili seçiminde de CHP’ye oy verecekmiş. Ayakkabı boyacısı da cumhurbaşkanlığı seçimi için onunla hemfikir ama milletvekilliği seçiminde bir görüş ayrılığı var: “Bir oy da Yeşil Sola.”
Atatürk Mahallesi’nde market işleten 35 yaşındaki Zeki ise, farklılıkları ile bu ülkede insanları bir arada tutan mayanın “laiklik” olduğuna inanıyor ve Kılıçdaroğlu’nun tüm farklılıkları kucaklayacak nitelikte olduğunu söylüyor.
Milletvekili için de CHP’ye oy verecek: “Mecliste Kılıçdaroğlu’nun vekilleri de fazla olmalı ki eli güçlensin.”
20 yıl içinde ülkede demokrasinin bitme noktasına geldiğini savunuyor.
“Demokrasi adına sadece bir sandık kaldı ama o da tehdit altında ve halkın iradesini darbe ile eşdeğer gören açıklamalar yapılıyor, eğer Kılıçdaroğlu kaybederse tüm ülke kaybeder ve ülke Afgan soslu, Meksika usulü bir anlayışla yönetilecek” tahmininde bulunuyor.
Zeki, bu benzetmesiyle Türkiye’nin Afganistan’daki Taliban yönetimi gibi İslamcılaştırılacağını; Meksika’daki yeraltı örgütleri gibi de mafyavari bir düzene sahip olacağına işaret ediyor.
İŞSİZLİK NEDENİYLE GENÇLER GİDİYOR
Tunceli’de üç yılda en az 3-4 bin gencin Kanada başta olmak üzere yurtdışına kaçak yollarla gittiği belirtiliyor.
Gençlerin işsizlik, gelecek kaygısı nedeniyle ülkeyi terk ettiklerini söylüyorlar; gidenler arasında birçok aile de varmış.
Fidanlıkta çalışan 50 yaşındaki Kısmet’in oğlu da sekiz ay önce Almanya’ya gitmiş. Onu göndermek için evini ipotek ettirmiş, cebine 7 bin Euro koyarak göndermiş.
“Üniversiteyi bitirdi burada iş bulamadı, birçok genç bunalımdan intihar etti, göndermesem onun da başına bir şey gelir diye korktum” diyor.
Seyit Rıza heykeli önünde oturan genç bir kadın ise geçim sıkıntısı ve iş bulamadığı için ağır stres yaşadığını, saçkıran olduğu için saçını, kaşlarını, kirpiklerini kaybettiğini anlatıyor, başındaki örtüyü sıyırıp kelleşmiş kafasını gösteriyor:
“İlaç almam lazım ama özele giriyormuş, param da yok, buna mı üzüleyim, 7 yaşındaki çocuğumun geleceğinin belirsizliğine mi?”
Ağabeyi de beş ay önce Almanya’ya kaçak yollardan gitmiş. Parası olsa o da bir gün bile durmayacakmış ama çaresiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara mitinginde Alevilerden bahsederken “tür” ifadesini kullanmasından da rahatsız:
“İktidar değişirse çözüm de gelir, bahar da. Yaşadığımız bu stres azalır belki. Sürekli bağıran bizi sürekli azarlayan, kadınlara ‘sürtük’, Alevilere ‘tür’ diyen bu iktidarın değişmesi şart, belki umudumuz yine yeşerir.”
Lojistik firmasına çalışan Onur, ailevi nedenlerle bir süre önce İstanbul’dan şehre dönmüş, şimdi o da işsiz. Belediye, çok az işletmenin olduğu şehirde insanlar için umut kapısı ama imkanları sınırlı, yaptığı başvurudan Onur da ümidini kesmiş.
Arkadaşı Özcan ise bir otobüs firmasında muavin. “Dışarda nerelisin diye sorduklarında ‘Dersimliyim desem bir dert, Tunceliliyim desem ayrı bir dert” diyor, Alevi kimliğinden dolayı dışlandıklarını savunuyor.
“İç Anadolu şehirlerinden geçerken birçok defa otobüslerimiz taşlandı, sebebi de otobüsün üzerinde Dersim yazıyor olması.”
Her ikisinin de birçok arkadaşı yurtdışına gitmiş. “Beraber oturup çay içecek arkadaşımız kalmadı’ diyor Onur.
Özcan da geçen yıl Almanya’ya gitmiş, uyum sağlayamadığı için dönmüş. “7 bin euroya Almanya, 12 bine de Kanada’ya gidebiliyorsun” diyor ve seçime dair ümidini “İnşallah giden arkadaşlarımız da geri döner” sözleriyle ifade ediyor.
İktidar değişmezse ikisi de “çoluğu çocuğu alıp gitmeyi” kafaya koymuş.
Yurt dışına giden gençlerin büyük bir bölümünün HDP seçmeni olduğu ifade ediliyor.
Merkezde Yeşil Sol Parti daha güçlü görünse de, hali hazırda kaçak yollarla giden gençlerin hala seçmen olarak kayıtlı oldukları belirtiliyor ve bunun HDP oylarını düşüreceği belirtiliyor.
2018 seçimlerinde 64 bin 290 seçmeni olan Tunceli’de, milletvekilliği seçimine katılım oranı yüzde 86, cumhurbaşkanlığına yüzde 84,3 olmuştu.
Millet ittifakı 15 bin 801, Cumhur ittifakı ise 11 bin 417 oy aldı.
HDP ise 28 bin 509 oy ile her iki ittifaktan daha fazla oy aldı.
İlçelerden Pülümür’de CHP, Çemişgezek’te AKP birinci parti oldu.
Tunceli’de bu yıl seçmen sayısı 65 bin 518. Bu sayıda bir önceki kıyasla bin 288’lik bir artış var.
Munzur Üniversitesi’nin 7 bin 686 öğrencisinin bu sayısının artmasında etkili olduğu kaydediliyor.
Yurt dışına kaçak yollarla giden seçmenin de bu sayıdan düşmediği belirtiliyor. Bu insanlar oturum alamazlarsa, geri dönmek zorunda kalabilirler diye dönüşte sorun yaşamamak için birçoğunun adresini değiştirmediği anlatılıyor ama bu seçimde oy kullanamayacaklar.
Kılıçdaroğlu’nun “Alevi” başlığıyla yaptığı açıklaması şehirde büyük bir kesim tarafından memnuniyetle karşılanmış.
Sekiz şubesi olan Demokratik Alevi Dernekleri Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, açıklamanın, Alevi toplumunu rahatlattığını söylüyor.
“Özellikle cumhurbaşkanı bu etnik ve inanç kimliğini öteleyerek ona meydan okuyup açıklamaya zorluyordu, biz de onun göğsünü gere gere kimliğini açıklamasını bekliyorduk, buna cevap verdiği için biz alevileri rahatlattı” diyor ve bununla bir eşik atlatıldığına inanıyor:
“Bu sayede Aleviliğin gizlenmeyecek ve alenen yaşanacak bir inanç olduğunu da teyit etti.”
Halkın büyük bir umutsuzluk içinde olduğunu söyleyen Doğan, yaşadığımız süreci kaos aralığına benzetiyor ve “Türkiye halkları zorda ve darda, bu seçim, ülkeye hakim bu kaos aralığını atlatacağı umudunu taşıyoruz” diyor.
2018 seçiminde Tunceli’de CHP 14 bin 703, AKP ise 8 bin 212 oy aldı. MHP ile diğer partilerin oylarının toplamı 3 bin 523 idi.
“KAZANMAK DIŞINDA BAŞKA ŞANSIMIZ YOK”
Yeşil Sol Parti, Tunceli’de güçlü, bu durum CHP adayı Hüsniye Karakoyun’un daha fazla mesai yapmasına neden oluyor.
Öğretmenlik kimliğinin yanına 20 yıl önce gazeteciliği de ekleyen Karakoyun Kılıçdaroğlu’nun memleketinde partisinin kazanması için gece gündüz çalışıyor.
Gazetede buluşuyoruz, yorgun görünüyor, “Günlerdir ancak iki saat uyuyabiliyorum” diyor.
Şehir sakinleri onun “Kent sakinleriyle çok güçlü bir iletişim kurmadığına” inanıyor, o ise bunun aksine, şehre dair her şeye hakim olduğunu, gazetecilik kimliği nedeniyle her kesime eşit mesafede durduğunu ifade ediyor.
İzmir’de yaşayan ağabeyini, alkollü bir sürücünün neden olduğu trafik kazasında kaybetmiş; ölümüne sebep sürücü serbest kalınca hukuk mücadelesine koyulmuş, deliller bulmuş, sürücünün “bilinçli taksirle ölüme sebep olma” suçuyla ceza almasını sağlamış. Bu durumu yaşayan insanların sesi olmak için siyasete atılmış.
Karakoyun, merkezden ziyade ilçe ve köylerden umutlu.
“Köylere gidiyoruz, yaşlı çınarlarımız var, araçlarımızın üzerinde sayın Kılıçdaroğlu’nun resimleri var, yaşlılarımız gelip o resimleri öpüp ağlıyorlar” diyerek şöyle devam ediyor:
“Genel başkanımıza kendi topraklarında kazanamadı hüznünü yaşatmamak, halkın bu sevgisi için kazanmak dışında bir şansımız yok.”
Kılıçdaroğlu’nun 12’sinde Tunceli’de yapacağı mitingi ertelendi ama Hüsniye Hanım, mitingin yapılma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor.
YEŞİL SOL PARTI’NIN ADAYI KADIN ÇALIŞMALARINDA ETKİN BİR İSİM
Yeşil Sol Parti adayı Ayten Kordu ile görüşmek için şehir insanının Gazik dediği Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Kadın Bürosu’na gidiyorum.
Başak Demirtaş’ın açılışını yaptığı büroya, 18 yılı hapiste geçen ve 69 yaşında yurt dışında iken kanserden ölen PKK’nın ikinci barış grubu üyesi Aysel Doğan’ın adı verilmiş.
Aysel Doğan da 1991’de bağımsız aday olarak seçimlere memleketi Tunceli’de girmiş, en yüksek oyu almasına rağmen mazbatası verilmemişti. Hayatını kaybettiği sürgün yılları da o günden sonra başlamış.
Ölüm yıl dönümü için ailesi büroda anma yemeği veriyor. İçerisi kalabalık, her yaştan onlarca kadın var. Kız kardeşi, anısına kısa bir konuşma yapıyor ve konuklara Tunceli’ye özgü “Zerfet” yemeği ve helva dağıtıyor.
Seçim çalışması için Kılıçdaroğlu’nun ilçesi Nazımiye’den dönen Kordu, ilçede partilerine ilginin yüksek olduğunu anlatıyor.
1993’te HADEP’ten beri Kürt siyasi hareketi içinde yer alan Kordu, özellike Kadın çalışmaları alanında tecrübe sahibi olmuş bir isim. 90’ların sonunda Dicle Kadın Kültür Merkezi, 2003’de Gökkuşağı Kadın merkezinin de kurucularından. Sekiz yıl burada başkanlık yapmış. “2015’te topraklarıma, Dersim’e geri döndüm” diyor.
Tunceli Belediye Başkanı Nurhayat Altun döneminde belediyede kadın politikaları alanında yaklaşık iki yıl çalışma yapmış.
Kayyum atanınca, HDP belediyelerinde kadın politikaları alanında görevi dondurulan “ilk kişi” olduğunu ve iş akdi fesh edildiğini söylüyor.
Şehrin en temel sorunlarının işsizlik ve güvenlik olduğunu dile getiren Kordu, bölgenin insansızlaştırılması için özel politikalar uygulandığını öne sürüyor.
“Baskı, gözaltı, kısıtlanan özgürlükler çok yoğun yaşanıyor. İşsizlik çok yaygın, gençlerin gelecekten beklentisi kalmamış, insanlar çocuklarını okutuyor ama memleketinde iş bulamıyor, buraya ekonomik yatırım olmadığı için şehir sürekli dışarıya göç veriyor” diyor.
Emek Özgürlük İttifakı, ayın 10’unda miting yapmaya hazırlanıyor. Mitingin konuşmacılarından biri Başak Demirtaş olacak.
“Dersim bir kadın şehridir” diyen Kordu, kadın bakış açısıyla şehrin tüm ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak bu temsiliyeti en iyi şekilde yerine getireceğini ve “Dersim halkının bu temsiliyeti onu layık göreceğine” inanıyor.
‘AKP ile şehre huzur ve güven geldi’
Bu seçimde umutlu olan bir diğer siyasetçi, AKP adayı Hakan Özer.
İş faaliyetlerini inşaat ve kozmetik sektöründe yürüten Özer, 2018 seçiminde vekilliği iki bin oy ile kaybetmiş ama bu sefer daha fazla oy alacağına inanıyor.
Kampanyasını somut projelerle yürütüyor ve seçmenlere Pertek Köprüsü, sağlık, doğa turizmi, tarım, hayvancılık yeni iş sahaları, yedi ilçede depreme uygun inşa edilecek TOKİ ve köy evlerinin yapılmasını vadediyor.
“Seçilseydim, bu projelerin büyük bir bölümünün hayat geçmesini sağlayabilirdim” diyor.
Kılıçdaroğlu’nun memleketinde hemşerilerinden AKP’ye oy isterken onları nasıl ikna ettiğini sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Cumhuriyet tarihinde Tunceli’ye yapılan en büyük yatırım ve hizmetin hangi parti döneminde yapıldığına bakalım ayrıca 2000’den önce kimse Alevi olduğunu bile açıklayamazdı, şimdi şehirde huzur ve güven ortamı var ve bu AK Parti iktidarı döneminde oldu.”
Tunceli’de insanlar “Piro’nun” kazanacağına kesin gözüyle bakıyor ama seçim güvenliği konusunda kaygıları yüksek.
Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi Erdoğan’ın yeniden kazanması halinde kimliklerinden, inançlarından dolayı daha fazla baskı görecekleri düşüncesi ise şehirde görüştüğümüz birçok insanın ortak kaygısı.