KADIN KOALİSYONU KURULMALI

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi üyesi, cinsiyet çalışmaları uzmanı Doç. Dr. Maria Hadjipavlou, Tatar seçtirildikten sonra komitenin dağıldığını belirterek kadınların birleşmesi için çağrı yaptı.

HABER MERKEZİ

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi üyesi, cinsiyet çalışmaları uzmanı Doç. Dr. Maria Hadjipavlou, Brüksel’de sorularımızı yanıtladı. Kadınların Kıbrıs müzakerelerindeki yerini değerlendiren Hadjipavlou, 2015’ten beri komitede yer aldığını ancak Ersin Tatar’ın seçilmesinin ardından komitenin uzun yıllardır görev yapan üyelerinin değiştirildiğini ve bu durumun da hüsran yarattığını belirtti. “Kadınların hikayeleri ve fikirleri henüz yazılmadı” diyen Hadjipavlou tarih kitaplarının da erkekler tarafından yazıldığını ve sadece bir tarafın bakış açısını yansıttığını belirtti. Kadınların yapması gerekenleri ve ortak atılması gereken adımları Hadjipavlou ile konuştuk…

-Kadınlar Kıbrıs müzakerelerinin neresinde?
Kadınların hikayeleri ve fikirleri henüz yazılmadı. Özellikle okullarda tarihle ilgili okutulan kitapların hepsi erkekler tarafından yazıldı. Bu sayede kitaplar, sadece bir tarafın bakış açışıyla oluşturulmuş ulusal kimliği nasıl tanıtmak isterlerse öyle yazılan yazılar içeriyor. Kadınlar henüz hiçbir yerde yazılmadı.

Kadınlar kendi güçlerini çözüm için kullanabileceklerinin ve haklarının farkında olmalılar. Kadınlar olarak biz kendi aramızda koalisyon kurmalıyız. Bir araya gelmeliyiz. Çözüm için hepimizin onayı olmalı. Bütün konularda hem fikir olmayabiliriz. Dört ana başlıkta buluşmalıyız. Biz Kıbrıs’ı tekrar bir araya getirmek istiyor muyuz? Federal bir sistemde yaşamak istiyor muyuz? İş birliği yapabilir miyiz? Geleceği birlikte yapılandırabilir miyiz? Yoksa geçmişte yaşamaya devam mı edeceğiz? Geçmişte yaşayanlarla asla çözüme ulaşmayız. Bu durum sadece bazı kesimleri mutlu eder, kadınları ve marjinalleştirilmiş grupları değil. Bir araya gelip bir kadın koalisyonu kurmalıyız ve bahsettiğim dört konuda hem fikir olmalıyız. Elbette farklılıklarımız olacak, fakat anlaştığımız konular üzerinden ilerlemeliyiz. Kadınların görüşme masasında olmasını talep etmeliyiz. Müzakerelere liderlik etmeliyiz.

-Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi çalışmaları hakkında bilgi verir misiz?
2015’ten beri üyesiyim. İlk yıl çok yoğun çalıştığımızı özellikle ifade etmek istiyorum. Üyelerin birçoğunun cinsiyet eşitliği, feminizm, patriyarka gibi temel konseptler hakkında farkındalıkları vardı. Her iki liderden de bu konuda çalışma yapmak için yetki aldık. Görünüşte her şey iyiydi. Orada yazılanları uygulamada prosedürsel engellerle karşılaştık. Komitede yaptığımız çalışmaları dışarıda yayamadık. Oysa fikirlerimizi sunmak isterdik.

-Ne gibi fikirlerdi bunlar?
Çok kapsamlı bir fikrimiz vardı. Federal düzeyde cinsiyet eşitliği ve sosyal adalet bakanlığının kurulmasını talep ettik. Çünkü eğer bu federal düzeyde olursa, oluşturucu devletlerde durumu izlemek çok kolaylaşacaktı. Bu bakanlığının neden önemli olduğunu ve herkesin bundan nasıl yararlanacağını anlattık. Çünkü barışın yapısını anlatmak zorundaydık. Barış kadınların olmadığı ve liderlik yapmadığı bir yerde anlamlı değildir. Siyaset ve güç kavramına yeni bir anlayış getirmek zorundaydık. Siyaset yurttaşların ortak çıkarları doğrultusunda gelişmeleridir. Kadınlar bizzat orada bulunarak müzakerelerde bunları gündeme getirmeliydi.

-Kadınların barış yapma konusunda daha iyi olduğunu biliyoruz…
Araştırmalar bize kadınların masada olduğu müzakerelerin daha kolay ilerlediğini ve bu masalarda yapılan anlaşmaların yüzde 35 daha uzun sürdüğünü göstermekte. Kuzey İrlanda gibi oldukça başarılı bir örneğimiz var, Kolombiya’yı da sayabiliriz.
Teknik komite bu anlamda birçok iş üretti. Fakat Tatar yönetime gelince komitenin Kıbrıslı Türk üyeleri değişti. Oldukça hüsrana uğradım. Müzakereler kilitlendiğinde bizim komite olarak dışardan müdahale etme şansımız vardı. Aylarca süren ‘Aksiyon Planı’nı oluşturduk. Güvenlik Konseyi 2021’deki raporunda, iki lidere aksiyon planını oluşturmaları için görev vermişti. Biz bunu yaptık, liderler ise sadece verilen bir görevi yerine getirdiklerine dair kutuya tik attık. Komite dağılmasaydı kadınların elinde cinsiyet eşitliği ve masada önemli bir rol talep etme konularında yeni bir tartışma yaratma ve masayı toparlama imkanı vardı.

-Kıbrıslı Türklerin uluslararası toplumdan dışlanması ve AB olanaklarından yararlanamaması bizleri Türkiye’ye daha da bağımlı hale getiriyor. Bunun etkisiyle Türkiye Kıbrıslı Türklerin yaşam tarzına, düşüncelerine ve hatta seçimlerine müdahale ediyor. Bunu reddeden genç Kıbrıslı Türkler ise ülkeden göç ediyor, gidenin yerine de Türkiye’den nüfus aktarımı yapılıyor. Güneydeki iktidarlar bu konuda üstlerine düşen sorumluluğun farkında mı?

“Kıbrıs Cumhuriyeti” Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçlarını karşılamak için birçok farklı alanda daha fazlasını yapabilir. Öncelikle Kıbrıslı Türklerin “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin bir parçası olduğunu, kurucu ortağı olduğunu hatırlamak lazım. Bu ortaklıktan doğan hakları var. Ayrılıkçı liderleri ile Kıbrıslı Türkleri aynı göremeyiz. “Kıbrıs Cumhuriyeti” daha fazlasını yapmalı. Bu bizim ortak sorunumuz. Onlar ve biz diye bir şey yok, biz diye bir şey var.

– Neler yapılabilir?
İki toplumun gençleri arasındaki işbirliğini artırmalıyız. Birbirlerinden habersiz büyüyorlar. Onları bir araya getiren organizasyonlar yapmalıyız. Bir adım olarak Kıbrıslı Türklerin güneyde çalışmalarının yolunu açmalıyız. “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin atması gereken ikinci adım ise okullarda birbirimizin dilini öğretmek olmalı. Birleşmiş Milletler’in Güven Yaratıcı Önlem olarak 2002’de bize görev olarak verdiği bu işi yapmadık. 2002’den bu yana kaç yıl geçti? Bu gençlerimiz arasında görüş alışverişini zorlaştıran ve yeni sorunlara yol açan bir sorun. Gençler anne-babalarının tecrübeleri ile yaşıyorlar.

“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin, kuzeyin ekonomik, kültürel ve siyasi olarak Türkiye’den bağımsız kalamamasının adanın tümü için bir tehlike oluşturduğunu anlaması gerekir. Göç eden Kıbrıslı Türklerin yerine gelen insanlarla herhangi bir bağımız yok, bu ortak bir tehdit. Kıbrıs Cumhuriyeti bunu bir an önce anlamalı ve bununla ilgili politika geliştirmeli. Kıbrıs Cumhuriyeti iktidarları, hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerle uyumlaşma için bir politika üretmedi.

Bugün Kıbrıs

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

****
****