Rahmi Turan yazdı: “Ay’a, uzaya gidecektik, Hatay’a bile gidemedik”
“2023'te Ay'a, uzaya gideceğiz” diye iddia ediyorlardı ama afetin ilk iki günü Maraş'a, Hatay'a bile gidemediler, ne yazık ki! Depremde enkaz altında kalanlar ilk 48 saat âdeta kaderlerine terk edildikleri için felâketin etkisi korkunç boyutlara ulaştı."
Millete hesap veren olmayacak mı?
“2023’te Ay’a, uzaya gideceğiz” diye iddia ediyorlardı ama afetin ilk iki günü Maraş’a, Hatay’a bile gidemediler, ne yazık ki!
Depremde enkaz altında kalanlar ilk 48 saat âdeta kaderlerine terk edildikleri için felâketin etkisi korkunç boyutlara ulaştı.
Devlet kurumlarının başına genellikle liyakatli kişiler yerine ehil olmayan kişiler getirilince afetin daha büyük felaket haline gelmesi kaçınılmaz oldu.
Cumhuriyet’in internet sitesindeki 9 Şubat 2023 tarihli haberde bu durum “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı üst yönetimi, bakan akrabalarından imama yandaşlarla dolu” diye anlatılıyor.
Arama-kurtarma çalışmalarını yönetenlere “Asker neden ilk gün değil de ikinci günün sonunda devreye sokuldu? Müdahalede neden çok gecikildi?” diye sorular yağıyor ama, cevap yok!
Millete hesap veren olmayacak mı?
★★★
İki depremin, 550 atom bombası gücünde olduğuna, 6 binden fazla konutun yıkıldığına dikkati çeken Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan:
“Çöken binaların her biri 4 kat olsa, 8 daireden toplam 48 bin daire eder. Bu da bir daire başına 4 kişiden 192 bin kişi göçük altında kalmış demektir” diyor.
Basit bir hesap ama gerçekçi…
Açıklanan son can kaybının miktarı 40 bine yaklaştı. Göçük altında kalanların 10 bin kadarı kurtarıldı.
Bu duruma göre, binlerce apartmanın enkazı altında daha 100 binden fazla depremzede var demektir.
Çürük binaları yapanlar, iskana izin vererek insanlarımıza ölüm tuzağı hazırlayan bürokratlar, siyasetçiler bunun hesabını mutlaka vermelidir.
Peki, verecekler mi? Göreceğiz!
★★★
Böyle bir facia Japonya’da olsaydı, ne olurdu?
Sorumlular harakiri yapıp intihar ederlerdi!
Tabii ki biz hiç kimsenin intiharını istemeyiz ama istifa etmelerini istemek ulus olarak hakkımızdır. Peki istifa eden olur mu?
Hayal görmeyelim. Onların kitabında millete hesap vermek, istifa etmek gibi kavramlar yoktur. Vicdanları nasıl rahat ediyor, anlamak zor ama gerçek bu!
Vatandaş yalanlardan, hamasi lâflardan bıktı!
“Kader” “İlahi takdir” “Alın yazısı” “Sabır” gibi sözleri artık kimse duymak istemiyor.
Çöken sadece binalar değil, ülkeyi 20 yıldan beri yönettiği halde, koruyucu önlemleri almayan siyasi iktidardır!
Deprem çalışmalarında adsız kahramanlar da var
Deprem yüreklerimizde derin yara açtı. Felâketzedelere yapılan bağışlar, her taraftan yağan yardımlar, göçük altından sağ çıkartılan insanlarımız, acılarımızı hafifletiyor.
Deprem bölgesinde yerli-yabancı tüm ekipler canla-başla çalıştı. Bunların bazılarını tanıyoruz. Bazıları da “adsız kahramanlar” olarak kalıyor.
İşte bu, gösterişten, reklamdan uzak kalıp, başında olduğu örgütün tüm gücünü, tüm çalışmalarını felâketzedelere yönelten kahramanlardan birini değerli arkadaşım M. Kemal Ulusu tanıttı.
Ulusu, bana gönderdiği mesajda (özetle) şöyle diyor:
“Deprem bölgesinde sessiz sedasız çok başarılı çalışan bir devlet kurumu var: Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü…
Kurumun başında, uzun zamandır bu görevde olan Mehmet Baykan var. Adı pek duyulmuyor ama depremin yıktığı 11 ilimizde de müthiş bir çalışma sergiliyor. Ben, bu çalışmaların detayını İnstagram’dan çıkartıp ekte size yolladım (İnstagram-gencliksporbak). İncelemenizi rica ediyorum.
Ünlü sözdür: “Marifet iltifata tabidir” denir. Mehmet Baykan kardeşimizin başarılarının herkes tarafından bilinmesini istedim” (M. Kemal Ulusu)
İnstagram’daki sayfada, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün çalışma detaylarını inceleyince, Ulusu’ya hak verdim.
GÜNÜN SÖZÜ
Durmadan damlayan su mermeri, azimle çalışan kişi ise dağları deler!