KAYAD tecavüz davasıyla ilgili ciddi uyarılarda bulundu

"Tecavüze uğradığını söyleyecek cesaret ve gücü kendinde bulan bir kadına karşı yapılan linç girişimi ve/veya anti kampanya sadece ona değil, hepimize zarar verecek bir davranıştır. Bu iklim tecavüzcüleri cesaretlendiren, mağdurları susturan bir iklimdir."

HABER MERKEZİ

Kadından Yaşama Destekleme Derneği (KAYAD), altı ay önce tecavüze uğradığı gerekçesiyle polise başvuran Tuğba Mimi’nin davasıyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada toplumda yükselen tepkilere dikkat çekilerek “Bir birey başka birisine tecavüz edilip edilmediğine, cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığına karar veremez. Bu görev sadece ve sadece mahkemelerindir” denildi.

Açıklamada ayrıca özellikle rıza kuramının hala yanlış anlaşıldığı ve bu bağlamda ciddi bilgi kirliliği ve ön yargıların oluşması sebebiyle tecavüzcüler ve cinsel saldırıda bulunma hakkını kendinde bulanların hayatlarına özgür ve etkilenmemiş şekilde devam ettiği, tecavüz mağdurlarının ise travmaları ve toplum tarafından etiketlenmiş ve dışlanmış şekilde geriye kalan yaşamlarıyla başa çıkmaya çalıştıkları belirtildi. “O yüzdendir ki, bir kadın polise gitme cesaretini bulduktan sonra ‘kadının beyanı esas’ alınmalıdır” denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:
“KAYAD olarak günlerdir bir tecavüz vakası ile ilgili toplumda yükselen tepkileri üzüntü ile izliyoruz.

Öncelikle belirtmek isteriz ki, ne KAYAD, ne de toplum içinde makamı ne olursa olsun herhangi bir birey bir kişinin tecavüz edilip edilmediğine, cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığına karar veremez.

Bu görev sadece ve sadece mahkemelerindir. Bir tecavüz zanlısının suçlu bulunup mahkum edilmesi için mahkemenin ‘makul şüpheden ari’ olarak, yani yargıcın aklında kişinin suçu işlediğine dair hiç bir şüphe olmadan ikna olması gerekmektedir.

Sadece ülkemizde değil dünya çapında cinsel saldırı ve tecavüz vakalarında tek tanığın şikayetçi olması nedeniyle mahkumiyet oranı çok düşüktür. Tecavüze uğrayan kadınların bir çoğu bugün toplumumuzda gözlemlediğimiz ‘mağdur suçlama’ davranışından dolayı polise gitmiyor veya gitmeye geç karar veriyor. Ardından ‘delil yetmezliği’ gerekçesiyle dosyalar ileriye sürülmüyor veya mahkemeye intikal etmeyi başaran dosyaların bir çoğunda beraat söz konusu oluyor.

Özellikle rıza kuramının hala yanlış anlaşılması ve bu bağlamda ciddi bilgi kirliliği ve ön yargıların oluşması sebebiyle tecavüzcüler ve cinsel saldırıda bulunma hakkını kendinde bulanlar hayatlarına özgür ve etkilenmemiş şekilde devam ederken tecavüz mağdurları travmaları ve toplum tarafından etiketlenmiş ve dışlanmış şekilde geriye kalan yaşamlarıyla başa çıkmaya çalışmaktadır.

O yüzdendir ki, bir kadın polise gitme cesaretini bulduktan sonra ‘kadının beyanı esas’ alınmalıdır.

Son günlerde görüyoruz ki bu tabir de toplumumuz tarafından yanlış anlaşılmaktadır.

Kadının beyanının esas olması kadının söylediklerine binaen tecavüz sanığının mahkum edilmesi söz konusu değildir.

Kadının beyanı esas alınmalı ki kadının söylediği her söz, her cümle üzerine etkin tahkikat yürütülsün ve kadının anlattıkları doğrultusunda mahkemeye sunulacak dosya gerekli tüm emareleri içersin.

Böylelikle mahkemeler tamamen aydınlanmış vaziyette tarafsız bir karar verebilecek durumda olur.

Bugün ülkemizde bizim bildiğimiz, ancak toplumun bilgisine dahi gelmeyen bir çok tecavüz ve cinsel saldırı ile itham edilen kişi aramızda özgürce dolaşmaktadır. Ancak ne yazık ki toplumumuz gündemi bu değil.

Bölünmüş bir adada yaşıyoruz ve tecavüzle itham edilen kişilerin iadesini sağlayacak mekanizmalar söz konusu olsa da bugün bu mekanizmalar etkili bir şekilde çalışmadı. Ancak ne yazık ki toplumumuzun gündemi bu da değil.

Tecavüze uğradığını söyleyecek cesaret ve gücü kendinde bulan bir kadına karşı yapılan linç girişimi ve/veya anti kampanya sadece ona değil, hepimize zarar verecek bir davranıştır.

Bu iklim tecavüzcüleri cesaretlendiren, mağdurları susturan bir iklimdir.

Toplum olarak bundan zarar görmememiz mümkün değil.

Tüm toplumu bu bağlamda sağduyuya davet ediyoruz.

Polis, çalışmalarını bu yönde yaparsa daha doğru ve daha etkin bir çalışma yapmış olacaktır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi