Analiz: İsveç’teki olaylar ve NATO’nun genişleme hamlesi Erdoğan için seçim siyaseti konusu oldu
Ancak analistler, ekonominin seçmenler açısından dış politikadan ziyade daha belirleyici bir faktör olmaya devam edeceğini dile getiriyor.
Diplomatlar, analistler ve muhalif politikacılar, bu ay Stockholm’de gerçekleştirilen iki provokatif hadisenin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimler öncesi harekete geçirdiğini ve İsveç ile Finlandiya’nın yazdan önce NATO’ya katılma umutlarını azalttığı değerlendirmesinde bulunuyor.
Reuters’ın analizine göre Erdoğan, geçen hafta sonu Kuran’ı Kerim yakılması ve bir hafta önce de kuklasının PKK sempatizanları tarafından elektrik direğine asılmasının ardından NATO’nun genişlemesi konusunu iç politikaya taşımakta gecikmedi.
İsveç’teki olaylar, Stockholm’ün, Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası Finlandiya ile birlikte NATO’ya katılma girişimi için Ankara’nın onayını kazanma çabalarını sekteye uğrattı.
Analistler, diğer taraftan anketlerin 14 Mayıs seçimlerinde bazı rakiplerine karşı kaybedebileceğini gösterdiği bir dönemde Erdoğan açısından bunun oylarını konsolide etmek ve seçmeni, hayat pahalılığı gibi konulardan uzaklaştırmak için bir fırsat olduğunu dile getiriyor.
İktidardaki yirmi yılının en büyük siyasi sınavıyla karşı karşıya olan Erdoğan, daha önce de etkili olduğu kanıtlanmış bir yaklaşım sergiliyor. Bunlar; Avrupa’daki İslamofobi algısı ve İsveç’te “terör örgütü üyeleri ve İslam düşmanlarına” verilen desteği eleştirmek.
Erdoğan’ı ve İslamcı çizgideki AK Parti’yi sandıkta yenmek isteyen muhalefet ittifakının (Altılı Masa) liderleri de Erdoğan’la aynı çizgiye gelmek ve hatta daha sert bir tavır takınma eğiliminde.
Parlamentonun dördüncü büyük partisi olan İYİ Parti lideri Meral Akşener, daha da somut bir adım atarak hem İsveç hükümeti hem de “alçakça eylemin” failleri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Ayrıca Akşener, çarşamba günü parti üyelerine yaptığı açıklamada “Erdoğan ve arkadaşları dış politikayı iç siyasi kazanımlar için kullanmak istiyor.” ifadesini kullandı.
Ana muhalefetteki CHP de İsveç’teki olayları kınadı ve bunun Erdoğan’ın seçim kampanyasına hizmet edeceği yorumunda bulundu.
Kuran-ı Kerim yakılması ve Kürt yanlısı grupların Erdoğan’ın kuklasını asması İsveç hükümet yetkilileri tarafından eleştirildi. Ancak Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliği için artık Türkiye’den destek beklememesi gerektiğini dile getirdi ardından da Ankara, planlanan üçlü toplantıyı iptal etti.
Finlandiya ise durum sakinleşene kadar görüşmelere “birkaç hafta mola” verilmesi gerektiğini belirtti.
İADELERİN OLMAMASI, SON İKİ OLAYDAN ÖNCE BİLE İSVEÇ’IN ŞANSINI AZALTIYORDU
NATO üyesi 30 ülkenin tamamının yeni gelenleri (aday ülkeleri) onaylaması gerekiyor.
Türkiye’nin endişelerini gidermek için İsveç ve Finlandiya geçen yaz, Ankara’nın Kürt “teröristler” olarak tanımladığı PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen gruplara karşı daha sert bir tutum takınacaklarını taahhüt ettiler.
Washington, Stockholm ve Helsinki, Türkiye’deki seçimlerden önce Ankara’nın NATO üyeliklerini onaylayacağını umuyordu.
Ancak Erdoğan’ın İsveç yasalarının izin vermediği onlarca iade ve sınır dışı talepleri nedeniyle Stockholm açısından bu ihtimal, protestolardan önce bile zayıf görünüyordu.
Metropoll anket şirketi başkanı Özer Sencar, seçim öncesi dış politika ve güvenlik konularının öne çıkarılmasının Erdoğan’ın seçmen tabanını konsolide etmesini sağladığını söylüyor ve ekliyor:
“Erdoğan, Türkiye içinde ‘güçlü lider’ algısı yaratıyor. Eğer bir güvenlik sorunu ortaya koyabilirseniz, insanlar güçlü liderin arkasında toplanır.”
Hem İsveçli hem de Fin yetkililer, Türkiye’nin üyelik girişimlerine tepkisinin ve güvenlik kaygılarının iç siyasi boyutları olduğunu kabul ediyor.
Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto Reuters’a verdiği demeçte, “Elbette mayıs ortasında yapılacak seçimlerin baskısını hissediyorlar. Bu nedenle tartışmanın Türkiye’de birçok yönden hararetli hale gelmesi anlaşılır bir durum.” dedi.
Ayrıca Haavisto, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden sonra ve 11-12 Temmuz’da Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesi öncesi üyeliklerini onaylamasının muhtemel olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Adının açıklanmasını istemeyen Batılı bir diplomat ise konunun tamamen ‘seçim siyasetinin eline geçtiği’ ve onayın da TBMM’nin yaz sonu yeniden toplanacağı ekim ayına sarkabileceği öngörüsünde bulundu.
Erdoğan hükümeti kuzey ülkelerinin NATO üyeliğini şartlı desteklerken, siyasi muhalifleri Stockholm’deki olaylardan önce daha fazla destek veriyordu.
EKONOMİ, DIŞ POLİTİKADAN ÖNCE Mİ?
Halihazırda en büyük parti olan AK Parti’nin seçimlerden sonra da Meclis’teki gücünü koruması muhtemel, ancak kamuoyu yoklamaları Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul ile Ankara’nın popüler belediye başkanları da dahil olmak üzere bazı potansiyel cumhurbaşkanlığı rakiplerinin gerisinde kaldığını gösteriyor.
Erdoğan, asgari ücrete büyük zam yaparak ve diğer mali teşvik önlemlerinin yanı sıra milyonlarca kişinin emeklilik yaş sınırını düşürerek vatandaşların ekonomik sıkıntılarını hafifletmeye çalıştı. Ancak analistler, ekonominin seçmenler açısından dış politikadan ziyade daha belirleyici bir faktör olmaya devam edeceğini dile getiriyor.