“Temmuz’daki tecavüz olayında davalar görülse, cezalar verilseydi, belki de bugün Helin yaşayacaktı!”
Sol Hareket Örgüt Sekreteri Orhan Erönen, gazetemizin haberinde yer alan Temmuz ayında yaşanan cinsel saldırı olayının zanlısının kimler tarafından korunduğu sordu: "Çok muteber bir kişilik mi de iadesi talep edilemiyor? "Zanlı" değil mi sonuçta? Öyle değilse neden bir ses yok?"
“Temmuz’daki tecavüz olayında davalar görülse, cezalar verilseydi, belki de bugün Helin yaşayacaktı!”
Sol Hareket Örgüt Sekreteri Orhan Erönen, gazetemizin haberinde yer alan Temmuz ayında yaşanan cinsel saldırı olayının zanlısının kimler tarafından korunduğu sordu: "Çok muteber bir kişilik mi de iadesi talep edilemiyor? "Zanlı" değil mi sonuçta? Öyle değilse neden bir ses yok?"
HABER MERKEZİ
Sol Hareket Örgüt Sekreteri Orhan Erönen sosyal medyada yaptığı paylaşımda, Temmuz ayında yaşanan cinsel saldırı olayının zanlısının güneyden kuzeye iade edilmediğini söyledi. Enönen, “Kadının adı, sözü yok mu? Nerden, kimden buluyorsunuz bu gücü?” dediği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Tecavüz ve cinayet zanlısı Kıbrıs’ın güneyinde yakalanıp kuzeye iade edilmiş. Giden gelmez, kahrımız geçmez ama mümkün olan en ağır cezanın verileceğini düşünüyorum.
Peki, Temmuz’da T.M.’ye ev partisindeki tecavüz olayından sonra güneye kaçan ecza deposu sahibi E.K., çok muteber bir kişilik mi de iadesi talep edilemiyor? “Zanlı” değil mi sonuçta? Öyle değilse neden bir ses yok? “Zanlı güneye kaçtı” haberi yapılmamış mıydı? Güneyle işbirliği yapsanıza onun için de E.K. veya çevresi neden gazeteleri arayıp bunu haber yapanlara küfrediyor? Olayın ardına da belirli zümrelere yakın internet gazetelerinden haberler silinmişti zaten. Kadının adı, sözü yok mu? Nerden, kimden buluyorsunuz bu gücü?Hiç düşündünüz mü: belki de Temmuz’daki tecavüz olayında davalar görülse, cezalar neyse verilseydi, örnek olsaydı belki bugün Helin yaşayacaktı… Bu ucube devlet yine suçludur, bunu bilin. Kadını aşağı gören, hor gören, ataerki ve misojeniyi besleyen her espri, söylem ve davranış, kadının hayatına müdahale eden Ahmet Ünsal gibiler de bu olaylara sebeptir! Onun gibileri atayanlar, soruşturma açamayan savcılık, onu görevden alamayan her bürokrat, onu “hadislerden bahsetti” diyen Erhan Arıklı gibiler de sorumludur!
İşgal, tahakküm her şey var bu adada ama bu ikiyüzlülüğümüz de bitirecek bizi…”