Erhan Arıklı’nın söylediklerini duyup, Özer Kanlı’nın yazdıklarını okuduktan sonra bu hangi Kıbrıs, bunlar hangi Kıbrıslılar, ne demek bu aile yapısı diye sordum kendime. Ahkam kestiğiniz geleneksel Kıbrıs aile yapısı varsa, ben de kendimi onun tam da göbeğinde yetişmiş bir Kıbrıslı Türk eşcinsel olarak tanımlıyor ve bu yazıyı öyle yazıyorum!

18 kardeşli evlatlarına düşkün Karpazlı bir babanın ve 5 kardeşli savaş göçmeni varını yoğunu evlatlarına adamış bir annenin iki evladından biriyim. İkisi de hem kendi ailelerine hem de bizim çekirdek ailemize çok bağlıydılar. Halen daha öyleler. Her hafta bütün aile toplanır ovaya gider, yer içer, birlikte zeytin toplar denize giderdik. Yeğenlerimle sıradan bir ilişkim yoktu. Çok yakındık. Malum aile kalabalık, herkesin kendi ortamı vardı, ben ortadaydım. Herkesle oturur muhabbet ederdim. En büyük amcamla ilişkim şöyledir; ben ona kitap götürürüm o da bana ailemizi, geçmişimizi anlatır günü gelince anlattıklarını roman olarak yazmamı ister! Bir dedem ‘sende şeytan tüyü var be puşt pezevenk’, diğer dedem ise ‘sen büyük adam olacan’ diyerek severdi beni. (Dedemin bu dediğini dürüst, kendisine saygılı olana saygılı olan olarak tanımlıyorum).

Yani Kanlı ve Arıklı gibi zihniyetlerin hastalık olarak tanımladığı ve her köşeye sıkıştıklarında saldırdıkları cinsel yönelim konusu, benim GELENEKSEL KIBRISLI AİLEMDE ben konuşuncaya kadar önemsenmedi ve üstünde durulmadı!

Benim deneyimime göre evladı ne olursa olsun evladını olduğu gibi seven, yetişkin olana kadar sarmalayıp kollayan, sahip çıkan, çocuğuna laf kondurmamak, evladının hak savunuculuğunu yapmak için kendini eğiten, oğlu eşçinselse ‘kız arkadaşı var mı?’ diye soranlara ‘bizim oğlumuz eşcinsel’ deyebilen, yalansız, başkalarına karışmayan bir aile yapısıdır ‘Geleneksel Kıbrıslı Aile’ yapısı.

Şimdi, bu geleneğin içinde yetişip, beni ve benim gibi olan tüm vatandaşları, Kıbrıslı Aile Geleneğinden dışlama hakkını, ailemizle aramıza bomba bırakıp kaçma hakkını kendinizde hangi cürretle görmektesiniz?

Bizim onurumuzu zedeleyerek ailelerimizi sağlıksız ve normal olmayan bir evlat yetiştirmekle suçlamayı kendinizde nasıl olur da hak olarak görürsünüz?

Bu fikirleri duyduk, okudukça olduğu gibi var olan AİLEME, sahip oldukları evlat sevgisine, hayata bakış açılarına o kadar müteşekkirim ki.

Kanlı’nın 16 Ocak’ta Kıbrıs Gazetesindeki köşe yazısındaki sorusunu düzeltip kendisine geri iletiyorum; ‘Sen zannediyorsun ki biz bilmiyor muyuz bize sizin gibi erkeklerin dini, ahlakı dayatmaya çalışanların amaçlarının bizim demokratik ve özgürlükçü yaşam biçimizi çökertmek ve bizi hegemonya altına almak olduğunu?’

‘Ne yani birileri çıkacak LGBT’yi okullarımıza sokmaya çalışacak ve biz seyirci mi olacağız?’ demişsiniz!

Bu zihniyetler bunları yazar bunları konuşurken yani yıllardır seyirci olduklarının bile farkında değillerken biz LGBTIQ+ bireyler olarak tiyatro, spor, müzik ve tüm faaliyetlerine hatta öğrenci liderliğini yaptığımız okullara yıllar sonra eğitimci olarak geri dönüyoruz. Biz zaten okullardayız, hatta her kurumda, her kuruluşdayız. Hatta O dar kafalarınızı koyduğunuz, öfkeyi ve nefreti dindirmeyi dünde bırakıp yeni bir güne sevgiyle uyanmayı unuttuğunuz, yastığın konumlandığı mahallelerdeyiz.

‘Biz Allah’ın yarattığı hiçbir kulu hor görmeyiz; yanlış olanı düzeltmeye, sağlıksız olanı iyileştirmeye çalışırız ama normal olmayanı da normalmiş gibi kabul edip normalleri de bozamayız… Neden? Çünkü o bozulmanın insanı mutlu etmediğinden, sıkıntı yarattığından, yaşattığından eminiz. Hedefimiz ise her zaman için insanın iyi, mutlu, sağlıklı, güven ve huzur içinde olmasıdır. Bilmiyor muyuz bize LGBT dayatmaya çalışanların amaçlarının bizim geleneksel aile yapımızı çökertmek ve bizi hegemonya altına almak olduğunu?’ Özer Kanlı yazmış yine bunları.

Köşe yazısı neresinden tutsam elimde kalıyor. Sayenizde bir tutam inanç belirtilerim vardı, ki o da inşallah maşallahımdı, o da tükendi. Size inat onları bile kullanmıyorum artık!

Eliyle öfke kusan sen misin bizden daha sağlıklı, daha mutlu olan? Nefret kültürü, cahillik, çağdışılılık mı normal?

17 Ocak yazında yazdığını sana aynalıyorum.

‘Dengeli davranmalısınız’

Eşcinseller vardır!