Barolar Birliği Başkanı Esendağlı: Yasa’nın yerel iradenin eseri olduğunu söylemek elbette mümkün değil
"Toplumun iradesini temsil eden vekiller, bu model yasaları sorgulamadan kabul ederek, ülkemize, insanımıza, kültürümüze, iyilik değil; büyük kötülük yapmaktadırlar."
HABER MERKEZİ
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Belediyelerin Birleştirilmesi yasası ile ilgili yaptığı açıklamada, belediyelerin birleştirilmesi ile amaçlanan faydanın ne olduğunun izah edilemediğini vurguşadı. Esendağlı, yasaların, toplumsal ihtiyaca göre ortaya çıktıına işaret ederek, “Bir toplumun ihtiyaçlarının başka bir ülkede veya başka bir ülke tarafından saptanması mümkün müdür? Toplumun iradesini temsil eden vekiller, bu model yasaları sorgulamadan kabul ederek, ülkemize, insanımıza, kültürümüze, iyilik değil; büyük kötülük yapmaktadırlar.” ifadelerini kullandı.
Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı’nın açıklaması şöyle:
“KKTC Belediyeleri ve Gülşen…
Yaşanan tüm tartışmaların ötesinde, Belediyelerin birleştirilmesi ile amaçlanan faydanın ne olduğu izah edilebilmiş değildir. Bu Yasa ile ekonomik tasarruf mu sağlanacaktır; yoksa beledi hizmetlerin niteliği mi yükselecektir? Ya da bu yasa, bizim öngörmediğimiz başka bir toplumsal faydaya mı yönelmiştir? Bu soruların hepsinin cevapsız kalmış olmasına ve yasaya yöneltilen muhalefetin ciddi bir gerginliğe dönüştüğü bir ortamda, yasa adeta ne pahasına olursa olsun geçiriliyor.Cumhurbaşkanı ise, yeniden görüşülmek üzere iade etme yetkisine sahip olduğu yasayı, büyük bir memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, bu yetkisini kullanmayacağını işaret ediyor.
Bu koşullarda Yasa’nın yerel iradenin eseri olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolünün içeriği de dikkate alındığında, Yasa’nın adeta bir görev bilinciyle ve talep üzerine yapılmış olduğu ortada.
Aynı günlerde Türkiye’de Sanatçı Gülşen, Nisan ayında bir konser sırasında sarfettiği bir cümle sebebiyle, önce Türkiye İktidar mensuplarının hedefi haline geliyor, hemen akabinde ise Mahkeme tarafından tutuklanıyor. Yani, söylediği bir söz sebebiyle, mahkum olmaksızın, ceza almaksızın, serbest kalması sakıncalı kabul edilip cezaevine gönderiliyor. Bu olay, Türkiye’deki yasaların ve yargının durumunun vehametini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Bir süre önce ciddi tepkiyle karşıladığımız düşünce ve ifadeye yönelik benzer içerikli Yasa tasarıları, kısa süre zarfında gene karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Belki Belediyeler Yasası’na benzer şekilde talep ve takip de edilecek.
Bu ve benzer yasalar, toplumun iyiliğine yönelmiş olmayıp; iktidarın baskı ve tehdit aracı olarak kullanılması amacıyla hazırlanmaktadır. Türkiye’deki uygulama şekli, çarpıcı örneklerle her gün kendini göstermektedir.
Yasalar, toplumsal ihtiyaca göre ortaya çıkar. Bir toplumun ihtiyaçlarının başka bir ülkede veya başka bir ülke tarafından saptanması mümkün müdür? Toplumun iradesini temsil eden vekiller, bu model yasaları sorgulamadan kabul ederek, ülkemize, insanımıza, kültürümüze, iyilik değil; büyük kötülük yapmaktadırlar.”