İNSAN TACİRLERİNİ SİYASİLER KORUYOR
Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasilerin gece kulüpleri ile bağları, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığının bu yılki İnsan Ticareti Raporuna yansıdı. Bazı siyasilerin gece kulüplerinin müşterisi olduğu belirtilirken insan tacirlerinin yargılanmasının önüne siyasilerin geçtiği vurgulandı.
HABER MERKEZİ/Emine Yüksel
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı yıllık İnsan Ticareti Raporu’nda Kıbrıs’ın kuzeyine değinildi. Raporda, Kıbrıs’ın güneyi birinci sınıfa yükseltilirken, kuzeyi yeniden en alt seviye olan üçüncü sınıfta kaldı.
İnsan hakları alanında 10 yılı aşkın faaliyetleri ve cesaretinden dolayı ‘Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne aday gösterilen, İnsan Hakları Platformu, İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mülteci Hakları Program Koordinatörü Fezile Osum, Bugün Kıbrıs‘a yaptığı değerlendirmede, rapora göre insan ticaretinde Kıbrıs’ın kuzeyinin sınıfta kaldığını belirtti. Osum, raporda yer alan bazı siyasiler ile gece kulüplerinin organik bağı olduğu tespitini vurgulayarak, “Raporda açıkça, siyasilerin gece kulüpleri ile ciddi organik bağları olduğunun ve devletin de gece kulüplerinden gelecek vergilere bel bağladığının, yasayı uygulamadığının, bu kulüplerde fuhuşa ve insan ticaretine göz yumduğunun yer almasını önemsiyorum” ifadelerini kullandı.
Osum, Kıbrıs’ın kuzeyinin uluslararası raporlarda ender yer aldığını, bu raporun temsiliyet açısından önemli olduğunu söyleyerek, “ABD’nin İnsan Ticareti Raporu, Kıbrıs’ın kuzeyindeki idareyi düzenli izleyen, buradaki duruma dair tespitte ve öneride bulunan ender raporlardan biridir. Normal ülkeler uluslararası raporlarda periyodik olarak yer alırlar, hatta kendilerinin oluşturdukları raporları da BM’ye verirler. Bu rapor ise bizim temsil edildiğimiz çok az raporlardan biri. Biz yıllardır, bu raporda en alt sınıfta yer aldığımızı ve itibarımız açısından da, Kıbrıs kuzeyindeki insan haklarına dair tespit açısında da çok önemli olduğunu söylüyoruz. Güney örneğini de bu yüzden verdim, bir sınıf düşürüldüğünde hemen gerekli düzenlemeleri yapıp itibarlarını korudular. Ancak bizim tarafta gün geçtikçe daha kötüye gidiyoruz. Raporda kuzey ile ilgili yapılan tespitler giderek artmasına rağmen pek bir şey yapılmıyor” vurgusu yaptı.
İnsan hakları hukukçusu Fezile Osum’un Bugün Kıbrıs’a yaptığı değerlendirmeler şöyle:
“Raporda, yıllardır birinci sınıfta yer alan Kıbrıs Cumhuriyeti, geçtiğimiz senenin raporunda ikinci sınıfa düşürülmüştü. Güneyde bu itibar kaybı olarak algılandı ve panik havası yarattı. Bunu düzeltmek için 2021-2022 döneminde, özellikle yargılama anlamında ciddi önlemler alındı. İnsan tacirlerini yargılayıp, ceza almaları sağlandı. Alınan diğer önlemlerin de uygulanması ile bu sene yeniden birinci sınıfa yükseltildi.
Kuzey ise yıllardır Suudi Arabistan, Suriye gibi ülkelerin olduğu üçüncü sınıfta. Raporda, Kıbrıs’ın kuzeyi bir cezasızlık merkezi olarak görülüyor ve insan ticareti suçundan hiçbir mahkumiyetin olmadığı vurgulanıyor. Daha önceki yıllarda olduğu gibi, bu yıl da kuzeyde insan tacirlerini yargılamak ve cezalandırmak için herhangi bir adım atılmadığı raporda net bir şekilde yer alıyor.
Raporun Kıbrıs’ın kuzeyini kapsayan kısmında, her yıl yabancı öğrenciler daha da öne çıkıyor. Cinsel ve emek sömürüsünün yanı sıra, uyuşturucu satmaya zorlandıkları da – uyuşturucu satmaya zorlanmak literatürde insan ticaretinin bir parçası olarak kabul ediliyor- raporda yer alıyor. Afrikalı kadın öğrencilerin ise insan tacirleri tarafından uğratıldıkları mağduriyetlerin de üzerinde duruluyor.
Kıbrıs’ın kuzeyi çok az uluslararası raporda yer alıyor. O yüzden bu rapor bizim için önemli. ABD’nin İnsan Ticareti Raporu, Kıbrıs’ın kuzeyindeki idareyi düzenli izleyen, buradaki duruma dair tespitte ve öneride bulunan ender raporlardan biridir. Normal ülkeler uluslararası raporlarda periyodik olarak yer alırlar, hatta kendilerinin oluşturdukları raporları da BM’ye verirler. Bu rapor ise bizim temsil edildiğimiz çok az raporlardan biri. Biz yıllardır, bu raporda en alt sınıfta yer aldığımızı ve itibarımız açısından da, Kıbrıs kuzeyindeki insan haklarına dair tespit açısında da çok önemli olduğunu söylüyoruz. Güney örneğini de bu yüzden verdim, bir sınıf düşürüldüğünde hemen gerekli düzenlemeleri yapıp itibarlarını korudular. Ancak bizim tarafta gün geçtikçe daha kötüye gidiyoruz. Raporda kuzey ile ilgili yapılan tespitler giderek artmasına rağmen pek bir şey yapılmıyor.
Bir diğer taraftan rapor ısrarla gece kulüpleri ve siyaset ilişkisine yer veriyor. Bunu da cesurca söyleyebilen çok az yerden biridir ABD’nin bu raporu. Bir yandan gece kulüplerinin devlete sağladığı vergi nedeniyle doğan çıkar çatışması diğer yandan da bazı siyasilerin gece kulüpleri ile olan bağları, çıkar ilişkileri, hatta bazı siyasilerin de gece kulüplerinin müşterisi olduklarına dair tespitler bu yılın raporunda var. Bunu bu şekilde raporda yer almasını çok önemli buluyorum. Geçtiğimiz yılların raporlarında da buna benzer tespitlerin yer aldığını görmüştük.
Raporda açıkça, siyasilerin gece kulüpleri ile ciddi organik bağları olduğu ve devletin de gece kulüplerinden gelecek vergilere bel bağladığı, yasayı uygulamadığı, bu kulüplerde fuhuşa ve insan ticaretine göz yumduğu yer alıyor.
ABD’nin İnsan Ticareti Raporlarına atıfta bulunup, Meclis’te bunu dile getiren muhalefet milletvekilleri olsa da, şu anki hükümetin bu raporu dikkate alacağını düşünmüyorum. Mevcut dururumuz her geçen yıl daha da kötüye gidiyor. Geçtiğimiz yıllarda Kıbrıs’ın kuzeyinde gece kulübü odaklı raporlar yayınlanırken, artık gece kulüplerinin işin sadece bir boyutu olduğunu görüyoruz. Farklı alanlarda da insan ticareti boyutlarının olduğunu, bu konularda da bir şey yapılmadığını yineleniyor. Sadece tacirlerin yargılanma ve ceza almaları konularında değil, devlet, mağdurlara yardım anlamında da hiçbir şey yapmadığı için de üçüncü sınıfta yer alıyoruz. Devletin üzerine düşen sığınma evi, finansal destek, rehabilitasyon ve psikolojik destek programı, çağrı hattı gibi işlerin hiçbirini yapmayışı da bizi en alt sınıfa yerleştiriyor. Biz üzerimize düşen on işten birini yaptık. İnsan ticaretini suç kapsamına aldık. Yetkili organlarımız onu da işletmemek için ellerinden geleni yapıyor. Suçun soruşturulmaması için ciddi bir direnç var. O yüzden daha uzun yıllar en alt sınıfta kalmaya devam edeceğiz.“