“KIBRISLI TÜRKLERE VURULAN YENİ HANÇER”
Kıbrıslı Rumların Güven Yaratıcı Önlemler paketini tartışmadan, Meclis’te görüşmeden, BM ve AB ile istişare etmeden reddeden Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar’a tepkiler büyüyor.
HABER MERKEZİ
Ticaret Odası eski başkanı, CTP milletvekili Fikri Toros, Bugün Kıbrıs’a yaptığı açıklamada dünya tarafından iki devletli çözümün kabul edilmeyeceği açıkça ilan edilmiş olmasına rağmen Tatar’ın bunda ısrar ederek var olan eşit toplumsal statüyü de ortadan kaldırdığını belirtti. Toros, Anastasiadis’in Güven Yaratıcı Önlemler paketinin Meclis’te ve Cumhurbaşkanlığı’nda istişare edilmeden reddedilmesini eleştirerek, “Eskiden davet edilirdi, istişare edilirdi. Sanki de bu ülkenin sahibi gibi davranıyorlar ve bu ülkeye resmen kötülük yapıyorlar” dedi. Pakette yer alan Kapalı Maraş, Ercan Havaalanı, Mağusa Limanı, Hidrokarbon ve Gümrük Birliği konularını değerlendiren Fikri Toros, önerilerin tartışılmadan reddedilmesi hakkında, “Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal kalkınmasına vurulan yeni bir hançerdir” yorumunu yaptı.
Fikri Toros’un açıklamaları şöyle:
“Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal kalkınmasını etkileyecek böylesi yaşamsal konularda eskiden siyasiler davet edilirdi, istişare edilirdi… Sanki de bu ülkenin sahibi gibi davranıyorlar ve bu ülkeye resmen kötülük yapıyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinin; BM olsun, beş daimi üyesi olsun, AB olsun hiçbir ülkenin kabul etmeyeceğini açık açık ilan etmiş olmasına rağmen yine de fiili durumun iki ayrı devlet olduğunu talep ediyorlar bunu yaparken var olan eşit toplumsal statüyü ortadan kaldırıyorlar.
Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) Kıbrıs’ta başlayan barış tesisi sürecinde çok önemli bir kaldıraç rolü teşkil etmiştir. Hiçbir zaman kapsamlı çözümü ikame etme gibi bir rolü yoktur sadece ihtilaflı olan taraflar arasında güven, iş birliği, karşılıklı kazanımlar elde ederek günlük yaşamı kolaylaştıran önlemlerdir. Bunlar toplumları yakınlaştırmış, ticari iş birliğini artırmış kapsamlı çözüme dönük kaldıraç rolü görmüştür. Bunu kimse inkar edemez. Geçiş noktalarından tutun Yeşil Hat Tüzüğü’ne kadar, mobil iletişim araçları için yapılan iş birliği anlaşması ve elektrik şebeklerinin kalıcı olarak bağlanasının da bizlere neler kazandırdığı herkes tarafından idrak edilmektedir.
Şu anda Kıbrıslı Rumların önerdiği Kapalı Maraş-Ercan-Mağusa Limanı ve hidrokarbon paylaşımı içeren bir GYÖ paketidir. Bunlar barış süreci tesisi boyunca gündeme gelen konulardı. 1992 yılında BM Genel Sekreteri Gali tarafından benzer bir öneri sunulmuştu. Hatırlanacağı gibi Gali Fikirler Dizisi… Orada Lefkoşa uluslararası havaalanı gündemdeydi ama bundan bağımsız olarak Kıbrıs’ın kuzeyinin doğrudan uçuşlara açılması murat ediliyordu. Şimdi Ercan’ı içermesi, içinde bulunduğumuz ekonomik krizden çıkış noktasında ve kapsamlı çözüm çıkmazının aşılmasında da çok önemli bir kaldıraç olacaktır.
KAPALI MARAŞ
Tatar’ın ve UBP’nin Kapalı Maraş’ın KKTC toprağı olduğu ve dolayısıyla KKTC idaresinde açılacağı hamleleri Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararla çok sert bir şekilde kınanmıştır. Eylül 2021’de BM Genel Kurul toplantısının hemen sonrasında Genel Sekreter’in Tatar ile yaptığı görüşmede bir BM temsilcisi atanacağı, GYÖ’lerin desteklenmesi ve Kapalı Maraş’ta yeni hamlelerden imtina edilmesi gündeme gelmişti ve bu konuda anlayış birliği olmuştu. Bunun üzerine Colin Stewart atanmış ve Doğu Akdeniz’de gerginlik düşürülmüştü.
Kapalı Maraş, BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 No’lu bağlayıcı kararları çerçevesinde 1974’ten bu yana özel bir statüye sahiptir ve Kapalı Maraş müzakerelerin toprak başlığı altında her zaman toprak düzenlemesinin bir parçası olmuştur. Bahse konu kararlar çerçevesinde kapsamlı çözüm öncesinde Kapalı Maraş’ın açılması, ara bölgenin sınırlarının Kapalı Maraş’ı da içine alarak genişletilerek yönetiminin BM’ye ve mülklerin 1974 itibariyle yasal sakinlerine devredilmesiyle mümkündür. AİHM tarafından bu hükme bağlanmıştır. Gerek AİHM kararı gerekse BM Güvenlik Konseyi kararları da uluslararası hukukun birer parçası olmuştur. Sayın Tatar’ın “Kapalı Maraş açılımı” diye adlandırdığı hamleler uluslararası hukuk hilafına atılan hamlelerdir ve kapsamlı çözüm müzakerelerini engelleyen bir karardır.
Durum böyleyken ve egemen eşitliğin tanınması pozisyonu bakiyken bu GYÖ’ler çıkmazın aşılabilmesi noktasında yardımcı olabilecek bir etki potansiyeline sahiptir. Genel Sekreter’in ortak zemin arayışının henüz bir sonuç vermediği de ortadadır. Dolayısıyla karşılıklı güven, saygı ve iş birliğini artırarak bu ortak zemin arayışını da kolaylaştırmak elbette mümkündür ve bu noktada da GYÖ’lerin rolü büyük olacaktır.
MAĞUSA LİMANI
Bildiğiniz üzere 1994 yılında alınan ABAD kararları Kıbrıs’ın kuzeyindeki ihraç ürünlerinin Avrupa pazarlarına erişimini engellemektedir. Ayrıca 2004 yılından bu yana Avrupa Parlamentosu’nda bekletilen ve Konsey üyeleri arasında konsensüs olmadığı için onaylanamayan Doğrudan Ticaret Tüzüğü Kıbrıs’ın kuzeyindeki ihraç ürünlerini Avrupa pazarlarına tercihli ticaret tarifesi çerçevesinde ihraç edilmesini düzenler. Yani bu sıfır gümrükle giriş demektir. Serbestçe ticaretin gerçekleşmesi demektir. Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün onaylanamamasının bir nedeni de Mağusa Limanı üzerinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uyguladığı yaptırımdır.
Doğrudan Ticaret Tüzüğü, Kıbrıs Türk toplumunun Annan Planı’na ‘evet’ demesiyle adada federal çözümü kolaylaştırmak ve Kıbrıs Türk toplumun sosyal ve ekonomik kalkınmasını teşvik etmek için kararlaştırılan üç tüzükten biriydi. Bu üç tüzük Yeşil Hat Tüzüğü, Mali Yardım Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü idi… Yeşil Hat ve Mali Yardım Tüzükleri yürürlüğe girmiş olmasına rağmen Mağusa Limanı üzerindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaptırımı nedeniyle Doğrudan Ticaret Tüzüğü bir konsensüsle oylanamadı. O günden beri de Avrupa Parlamentosu’nda bekliyor. Bu GYÖ’ler kabul edilirse Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nün önündeki engel kalkmış olacak.
ERCAN HAVALİMANI
Kuzey Kıbrıs, Kıbrıs’ın bütünüyle aynı olarak tipik ada ekonomisidir. Turizm bu adada çok önemli bir sektördür. Turizm için de en önemli bileşen ulaşımdır. Ulaşım olmayan veya sınırlı veya pahalı olan destinasyonlar tercih edilmez. Dolayısıyla Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması turizmi de ticareti de ve adanın kuzeyinin kalkınmasını da fevkalade olumlu etkileyecek olan bir açılım olacaktır. Ayrıca Ercan Havaalanı’nda yakın bir zamanda devreye girecek olan yeni terminal ve pistler Ercan’ı Kıbrıs adasının en büyük havaalanı konumuna getirecektir. Dolayısıyla sadece adanın kuzeyine değil güneyine de hizmet eder bir konuma gelecek, statüye kavuşacaktır. Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılmasını, GYÖ’leri hiç tartışmadan reddetmek özelde turizm sektörüne genelde Kıbrıs Türk ekonomisine vurulacak yeni bir hançerdir.
HİDROKARBON PAYLAŞIMI
Hidrokarbon paylaşımı konusundaki GYÖ’nün ise Doğu Akdeniz ve doğalgaz iş birliği projesinde hala denklem dışı olan Kıbrıs Türk toplumunu denklem içine alma potansiyeli vardır. Kıbrıs münhasır bölgesinde Kıbrıs Cumhuriyeti tahtındaki Kıbrıslı Türklerin hakları doğrultusunda paylaşımını kabul ediyorlar. Çözüm olana kadar elde edilecek gelirin bir hesapta muhafaza edilmesi, çözümle birlikte Kıbrıslı Türklere verilmesini öneriyorlar. Bence bu ideal bir öneri değildir, ortak komite kurularak birlikte yönetilmesi gerekir. Bu yüzden bu öneri BM nezdinde istişare edilmelidir ancak reddedilmesi asla doğru değildir.
GÜMRÜK BİRLİĞİ
Son olarak konuşulan bir diğer öneri Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne “katma protokolü” uygulamasıdır. Yani TC’nin AB ile yürürlükte olan Gümrük Birliği anlaşmasını Kıbrıs Cumhuriyeti’ne de uygulamasıdır. Bu konunun da GYÖ paketinin içinde olduğu bilgisi vardır ancak teyide muhtaçtır.
Kısacası bu konular Tatar’ın tek başına karar verebileceği kadar basit konular değildir. Meclis’te tartışılması gerekir. Tüm partilerle istişare edilmesi gerekir. Ondan sonra alınacak karar doğrultusunda BM himayesinde ve AB yetkilileriyle tartışılması gerekir. Çünkü onlar da taraftır. BM Ercan’la Maraş konusuna, AB ise Mağusa Limanı’nın yöneticisi olma konusuna taraftır. Onlarla istişare şarttır.