KIBRIS’TA TARİHİN AKIŞI HIZLANIYOR MU?

BM Genel Sekreteri Guterres’in son raporunda vurguladığı Güven Yaratıcı Önlemler konusu AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) tarafından da gündeme getirildi. Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs hattında yeni bir dönemin başlangıcına dikkat çekildi.

HABER MERKEZİ

ÇÖZÜM SÜRECİNİN YENİDEN BAŞLAMASI
Avrupa Birliği üyesi devletler, Türkiye’ye Maraş konusunda yaptırım uygulanması yerine Güven Yaratıcı Önlemler öngörerek, Kıbrıs Sorununun çözüm sürecinin yeniden başlaması için gereken koşulların oluşturulabileceğine dikkat çekti.

KAYDA DEĞER GELİŞMELER YAŞANIYOR
Gazeteci Nikolas Stelya gelişmeleri Bugün Kıbrıs’a değerlendirdi. Stelya, “Batı-Türkiye-Kıbrıs üçgeninin perde arkasında kayda değer gelişmeler yaşanmaya başlandı. Yerel basında gerekli ilgiyi görmemiş olsa da diplomasi eksenli gelişmeler gündemde” dedi.

TÜRKİYE’DE İKTİDAR DEĞİŞİMİ GÜNDEMDE
Stelya, ABD ve AB’nin Atina ve Lefkoşa’ya enerji ve diplomasi alanında ‘tüm sorunlara rağmen Ankara ile diyalog şart’ mesajını göndermekle kalmayıp Ankara’da önümüzdeki aylarda olası bir iktidar değişimini de gündemlerine aldıklarına dikkat çekti.

Gazeteci Nikolas Stelya şunları söyledi:

“Pandeminin dünya ve Kıbrıs gündemini meşgul ettiği süreçte, Batı (ABD ve AB)-Türkiye-Kıbrıs üçgeninin perde arkasında kayda değer gelişmeler yaşanmaya başlandı. Bu gelişmeler yerel basında gerekli ilgiyi görmemiş olsa da önümüzdeki dönemde gündeme gelmesi olası olan diplomasi eksenli gelişmeler açısından şimdiden fikir sahibi olmamıza olanak sağlıyor.
Bilindiği üzere 2020 yazında Doğu Akdeniz’de enerji yatakları ile ilgili olarak yükselişe geçen tansiyon birçok yabancı başkenti kaygılandırdı. Türkiye’nin bölgede ‘bayrak gösterme’ olarak niteleyebileceğimiz adımları ve Atina-Lefkoşa hattının ‘yaptırım’ girişimlerine AB başkentleriyle Washington diyalog ve nihai çözüm olmasa bile gündemdeki sorunları daha fazla büyütmeme mesajlarıyla karşılık verdi. Bu mesajların ışığında ve tabii ki ABD’deki olaylı seçim sürecinin gölgesinde Doğu Akdeniz’de tansiyon göreceli ve kademeli olarak düştü. Bugüne dek ise, Kıbrıs açıklarında başlatılan yeni faaliyetlere rağmen tansiyon 2020 Ağustos’undaki seviyeye geri dönmüş değil. Beri yandan Türkiye’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı dışında -ve tabii ki Kürt Sorunundan azade olarak- Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki ülkelerle ilişkilerini olumlu yönde gözden geçirmeye başlamış olması tansiyonun göreceli olarak kontrol altında tutulduğu bu döneme denk gelmiş durumda.

2022’DE TARİHİN AKIŞI HIZLANIR MI?
Yukarıda vurguladığımız gelişmelerin arka perdesinde ABD-AB-Doğu Akdeniz (Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs eksenli olarak) kayda değer başka gelişmeler de yaşanmaya başlandı. ABD ve AB Atina ve Lefkoşa’ya enerji ve diplomasi alanında “tüm sorunlara rağmen Ankara ile diyalog şart” mesajını göndermekle kalmayıp Ankara’da önümüzdeki aylarda olası bir iktidar değişimini gündemlerine aldılar. Bu bağlamda Batılı diplomatlar Ankara’da ana muhalefet partisi ve Meral Akşener’in liderliğindeki İyi Parti ile dirsek temaslarını yoğunlaştırırken, Türkiye’deki sivil toplumunun ve demokrasiye inanmaya devam eden toplum kesimlerinin öneminin altını yıllar sonra çizmeye başladı. Batı Doğu Akdeniz özelindeki bu tercihini Lefkoşa’nın güneyindeki bir Batılı kaynak şu sözlerle özetliyor: “2022-2023 döneminde Doğu Akdeniz’de tarihin akışı biraz daha ‘hızlanacak’ gibi gözükmekte. Rusya ve Çin ile çok çetin bir mücadele içerisine sürüklendiğimiz bu dönemde Batının Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de canımızı sıkan tüm gelişmeleri revize etmesi kaçınılmaz. İnşallah Abraham Accords (İsrail’in bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi) gibi olumlu gelişmeler bu revizyonu kolaylaştırır. Örneğin Türkiye’nin demokrasiye geri dönüşü ve komşularının Türkiye ile olan sorunlarını temelli çözemese de bunları bir şekilde kontrol altında tutup diyaloğu geliştirmesi tüm bölgeye eşsiz olanaklar sunacaktır”. Kaynağımızın bu vurgusunun Ukrayna’da tansiyonun arttığı ve Türkiye’nin birçok alanda 2015’ten beri sıcak ilişkiler içerisinde olduğu Rusya ile sorunlarında iniş-çıkışlar yaşadığı bir sürece denk geldiğini hatırlatmakta yarar görüyoruz.

TÜRKIYE’DEKİ KRİTİK SÜREÇ
Yukarıda vurgulamaya çalıştıklarımızın ışığında iki önemli noktanın altını çizmeyi doğru buluyoruz. Birincisi, Batı ile Rusya-Çin eksenleri arasında sürtüşmenin yoğunlaştığı, pandemi ile uluslararası ekonomideki iniş çıkışların sürdüğü bir süreçte Washington, AB başkentleri ve Ankara arasında diyalog, daha doğrusu “tüm sorunlara rağmen işbirliği” arayışlarının öne çıktığını görmekteyiz. İkincisi, yukarıda kaynağımızın belirttiği üzere önümüzdeki süreçte Türkiye özelinde gündeme gelecek gelişmeler bu arayışlar açısından belirleyici olma potansiyeline haiz.
Kıbrıs özelinde yukarıdaki iki kayda değer gelişmelerin açılımı -Ankara, Lefkoşa ve Atina’daki popülist, milliyetçi ve militarist odaklarının ön görülmesi zor baltalayıcı adımları devreye girmezse- denizlerdeki tansiyonun kontrol altında tutulması ya da bir moratoryumla bir şekilde yönetilmesi ve Lefkoşa’da önümüzdeki aylarda bir takım güven arttırıcı önlemlerin gündemleştirilmesi şeklinde olması olası gözükmekte. BM kanalından gelen son mesajlar da ‘güven yaratıcı’ önlem seçeneğinin ağırlık kazandığına işaret etmekte.

GÜVEN YARATICI ÖNLEMLER DEMİŞKEN…
Güven arttırıcı önlemlere atıf münasebetiyle son olarak önemli bir noktanın altını çizmiş olalım. Geçmişteki tecrübeler bu önlemleri Kıbrıs Sorununun çözümüyle karıştırmamız gerektiğini hepimize öğretmiş durumda. Güven yaratıcı önlemler iki toplum arasındaki ilişkileri bir nebze iyileştirdiği kadar mevcut statükoyu kalıcılaştıran bir karaktere sahip. Dahası Kıbrıs Rum tarafında erken başlayan cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve Ankara’da iktidara aday olan iki büyük bloğun popülist ve milliyetçi söylemlerinin pek iç açıcı türden olmadığı notunu da buraya bırakmış olalım. Son olarak 2022’nin Kıbrıs ve Türkiye dışında Yunanistan’da da seçim yılı olacağını okurlarımıza hatırlatalım.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

****
****