15 Kasım yaklaşırken “Maraş açılımı” n’oldu?
Bir yıl önce seçimlere müdahaleyle başlayan sürecin öncesinde Türk dış politikasında Kıbrıs ile ilgili değişikliğe gidildiğinin sinyalleri vardı.
Artık iki devletli çözüm konuşulacaktı.
Buna uygun bir meclis, hükümet ve cumhurbaşkanlığı tasarımı yapılmalıydı.
Mevcut parlamento içinde bu yeni söylemi ve politikayı defalarca tekrarlayacak, sen sormadan söyleyecek, biat ve şükranını günde beş vakit namaz gibi ifade edecek bir hükümetle beraber yaklaşan seçimlerde de ayni model bir “cumhurbaşkanına” ihtiyaç vardı.
Bulundu ve seçtirildi.
Onu seçtirmek ve Kıbrıs politikasında “biz değiştik artık” demek için “Maraş açılımı” yaratıldı.
Yeni politikaların vücut bulduğu zemin böylece Maraş ile yakalanacaktı.
Maraş açılacak ve kktc yönetiminde yasal sahiplerine iade edilecekti. Bu söylemle yola çıkıldı.
Davullar zurnalar çalındı, piknikler yapıldı, gaziler geldi gezdi.
*
Diğer yandan uluslararası kamuoyunu etkilemek ve bu açılımı durdurmak için Kıbrıs Rum tarafı doğallığıyla devreye girdi. BM aktif bir şekilde kendi kararlarına sahip çıktı. Uluslararası kamuoyu oluştu. Ve birçok devlet BM kararlarına vurgu yaparak “Maraş açılımı” konusunda duruş sergilediler.
Tabii ki bizim aslanlar külahı yere vurmadılar. “Devam edeceğiz” dediler.
Bir anda Maraş’ın bütününden yüzde 3.5’luk dilime geçildi.
Açılım bu küçük dilimle Maraş’ın kuzey batısından başlayacaktı.
Gezildi, görüldü, haritalar uçuştu. Fakat şu saate kadar yol temizliğinin ötesine gidilemedi.
*
Aslında dünyaya meydan okumadan, sadece yollar açılarak Maraşlıların evlerine erişimi sağlanarak Güven Yaratıcı Önlemlerin parçası olabilecek bir açılım yapılabilirdi yıllar öncesinden.
Buna kimsenin itirazı da olmazdı.
Şu anda gelinen noktada yol temizliğinin ötesine zaten geçilemedi.
Geçilemeyecek de.
Kısaca Maraş’ta son durum mıntıka temizliği, yol ve kaldırım bakımı.
Ötesi olacak mı? Kahin olmamakla birlikte olmayacağını söylemek zor değil.