Hayalet şehre ‘geri dönüş’ Kıbrıslı Rumlara ızdırap çektiriyor

Türkiye'nin Maraş hamlesinin güneydeki toplumda yarattığı izlenim Associated Press'te haber oldu.

ÇEVİRİ: HABER MERKEZİ

Yeni bisiklet şeridi işaretleriyle yeniden asfaltlanmış cadde, etnik olarak bölünmüş Kıbrıs’ın kuzeyindeki terkedilmiş Maraş’ın kalbinden geçerek Savvas Constantinides’in ailesinin evinin önünde çökmekte olan bir sinemaya doğru kıvrılıyor.

Yine de çekilmiş bir halat, Kıbrıslı Rum kardiyoloğun, 1974’te Türk askerleri Mağusa banliyösüne yanaştığında 6 yaşında bir mülteci olarak kaçtığı evi görmek için çalılarla süslü bir yan sokakta yürümesini engelliyor.

Herhangi bir turist veya gezgin gibi, Maraş’ın eski Kıbrıslı Rum sakinleri de boş evlere ve okullara, yıkılmış otellere ve yağmalanmış mağazalara halatların gerisinden bakmak zorunda kalıyor. Kaybettikleri evlerine giremiyorlar.

Yaklaşık yarım yüzyıldır Türk birlikleri tarafından ıssız ve kapalı halde tutulduktan sonra Kıbrıslı Türk yetkililerin geçen Ekim ayında Maraş’ı (veya Varoşa) büyük bir tantana ortasında ziyaretçilere açtıklarında dayattıkları kural buydu.

Yetkililer, birçok binanın çökmekte olduğu için kamu güvenliğinden söz ediyor. Ancak 53 yaşındaki Costantinides’i rahatsız eden şey, eski evinde turist gibi davranmanın absürtlüğü.

Şimdi ise Türkiye ve Kıbrıslı Türkler, ayrılıkçı Kıbrıs Türk devletinin yönetimi meşru kabul edilirse, en azından bazı Kıbrıslı Rumlara Maraş mülklerini geri alma fırsatını sunuyor – bu, şaşkınlık ve anlaşmazlık doğuracak bir hamle.

Costantinides şöyle aktarıyor: “Burada olanlarla ilgili oldukça fazla bir öfke var. Türkiye çok büyük bir suç işledi. Bugün yine aynı suçu yaşıyoruz. … Sanki otopsi yapıyorlar ve turistler şahit olmaya geliyor. Yazık, insanlık adına yazık.”

Beyaz kumlu plajları ve lüks otelleri ile Maraş, bir zamanlar bu Doğu Akdeniz adasının gelişen turizm endüstrisinin gururuydu.

Daha sonra 1974’te Türkiye, Kıbrıs’ı Yunanistan ile birleşmeyi amaçlayan bir darbeye karşılık olarak adaya çıkartma yaptı. 15.000 Maraş sakini de dahil olmak üzere yaklaşık 180.000 Kıbrıslı Rum, Kıbrıs’ın kuzeyinin üçte birini terk etti. Bağımsızlık ilanını yalnızca Türkiye’nin tanıdığı kuzeye ise on binlerce Kıbrıslı Türk yerleşti.

Maraş, BM yönetimi altında sakinlerine geri verilmesine ilişkin iki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına (en son 1992’de) rağmen, barış görüşmelerinde pazarlık kozu olarak kullanılmak üzere hiç dokunulmadı.

Onlarca yıl süren sonuçsuz görüşmelerin ardından, Türkiye ve Kıbrıslı Türkler geçen yıl, üzerinde anlaşmaya varılan Rumca ve Türkçe konuşulan iki bölgeli bir federasyon yapısını göz ardı ederek Kıbrıs’ı resmi olarak iki “egemen ve eşit devlet” arasında bölmeyi amaçlayan büyük bir politika değişikliğine giderek Maraş’ta farklı bir yol izlediler.

Bu değişiklik BM, AB, ABD, Rusya ve diğerleri tarafından barış umutlarını ciddi şekilde baltaladığı için kınandı.

Temmuz ayında Türkiye ve Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar, Kıbrıslı Rumları mülklerini geri almaya ve daha geniş bir potansiyel açılım öncesinde Maraş’ın küçücük bir şeridinde Kıbrıs Türk yönetimi altında yaşamaya davet ederek tansiyonu yükseltti.

Başvurular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından kabul görülen bir Kıbrıs Türk yasal organı olan Taşınmaz Mal Komisyonu’na yapılıyor. TMK, potansiyel olarak AİHM’e ulaşmadan önce ilk adım olarak, mülklerini geri almak isteyen Kıbrıslı Rumların mülkiyet davalarını karara bağlamak için oluşturuldu.

Kıbrıslı Rumlar – ve pek çok Kıbrıslı Türk – bu daveti, Kıbrıslı Türklerin Maraş’ın kontrolünü sağlamlaştırma ve eski sakinlerinden kendi yönetimlerinin üstü kapalı onayını alma amaçlı bir taktik olarak gördüler.

Adayı uluslararası düzeyde temsil eden Kıbrıs Rum hükümeti, TMK’ya yapılan başvuruların, hem Maraş’ta hem de kuzeyin siyasi olarak faydalanacağı başka yerlerde toplu bir mülk satışını tetikleyebileceğinden endişe ediyor.

TMK, 2006’dan bu yana yaklaşık 7.000 başvuru aldı ve aslında bu davaların yaklaşık 1.200’ünde Kıbrıs Rum mülkleri satın alırken geri kalanı halen bir karara bağlanmadı. Birçok kez yalnızca kuzeyde başka bir yerdeki araziyle mülk iade etmeye veya takas etmeye karar verildi.

Sol görüşlü barış derneği olan Kıbrıslılar Birliği’nin Kıbrıs Türk başkanı Oz Karahan, güneyde mülklerini kaybeden Kıbrıslı Türklerin Maraş’taki mültecilerle empati kurduğunu söyledi. Tatar’ın yönetimini gayri meşru gören birçok Kıbrıslı Türk arasında yer alan ve seçilmesinin benzeri görülmemiş bir Türk müdahalesinin ardından geldiğini ifade eden Karahan,  “Türkiye’nin yeni politikası açıkça Maraş’ı kuzeydeki yasadışı rejiminin bir parçası yapmayı hedefliyor” dedi.

50 yılı aşkın bir süre önce mezun olduğu okulun önündeki bir bahçede duran Mağusa’nın sürgündeki Kıbrıs Rum Belediye Başkanı Simos Ioannou, Türkiye’nin bu hamlesinin barış görüşmelerini baltalamaya ve güneyde kargaşaya yol açmaya çalıştığını belirtti. Ioannou, şöyle konuştu: “Bunun adeta Kıbrıs meselesine bir mezar taşı dikmek, bizi Kıbrıs Türk yönetimi altında yaşamaya zorlamak ve Maraş’ın Kıbrıslı Rum sakinleri arasında bölünmeye kışkırtmak için yapıldığına inanıyorum”.

1973’ten bu yana Maraş’a yaptığı ilk ziyarette Ioannou, Türkiye’nin BM kararlarına kulak vermesi halinde mültecilerin çok daha önce dönebileceğini söyledi. “Ancak Kıbrıslı Türklerle barış içinde yaşayabileceğimizi kanıtlamamızdan korkuyorlar” diye ekledi.

Ioannou, Maraş’ta 37 mülk sahibinin TMK’ya başvurduğunun bilindiğini, ancak “çok azının” Kıbrıs Türk yönetimine geri dönmeye istekli olduğunu ifade etti.

Constantinides’in evi, Kıbrıslı Rumlara mülklerini geri alabileceklerinin söylendiği banliyö bölümünün dışında yer alıyor. Ancak ailesine ait olanı geri almaya çalışmaktan vazgeçmeyeceğini söyledi.

Kiracı ya da turist olarak değil, mülk sahibi olarak geri dönebileceğimiz bir yol bulunabileceğini umuyorum, ama kesinlikle haklarım için savaşacağım” diyen Constantinides şöyle devam etti: “Bunu inşa etmek için çabalayan aileme borçluyum, kızıma borçluyum.”

Kaynak: Associated Press/Menelaos Hadjicostis

DAUSEN

Girne Belediyesi

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi

****
****