“Tören Paşası makamını değil, komutanlığı istiyoruz”

Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi irade, GKK Komutanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı, Sivil Savunma Başkanlığı gibi makamlara talip olmuyor-olamıyor. Hiçbir yasal engel olmamasına rağmen bu makamlara Kıbrıslı Türkler oturamıyor. Nedeni Kıbrıslı Türklerin yetersiz ve güvenilmez görülmesi mi?

Kıbrıs Türk Federe Devleti (1976) döneminde Kıbrıslı Türkleri korumak için kurulan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) makamına hala bir Kıbrıslı Türk gelemiyor. Muhalefetin çabalarıyla ancak 2005’ten beri Kıbrıslı Türkler, “komutan yardımcılığı” makamına kadar yükselebiliyor. GKK’nın sevk ve idaresini Kıbrıslı Türklere vermek istemeyen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bağımsız, egemen bir ülke iddiasındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde terfilere, emekliliklere ve polis müdürünün atanmasına dahi karar veriyor.

“TÜRK ASILLI” OLMA ŞARTI
GKK’nın kuruluş yasasında yer alan 4. Madde’ye göre; “Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve kilit personeli Türk asıllı yurttaşlardan seçilerek atanır”. Yani GKK Komutanının KKTC vatandaşı olması gerekir ancak kurulduğu günden beri GKK Komutanı Türkiyeli. O zaman yasanın bu maddesinde yer alan “Türk asıllı” ifadesi Kıbrıslı Türkleri kapsamıyor mu?

SİYASİ İRADE BU MAKAMLARA TALİP OLMUYOR-OLAMIYOR
Kıbrıslı Türklerin komutanlığa yükselmesinin önünde herhangi bir yasal engel yok ancak “teamüller” gereği Kıbrıslı Türklerin yetersiz ve güvenilmez olduğu düşünülüyor. Federe devletin kurulduğu yıllarda askeri açıdan yetişmiş Kıbrıslı Türk insan kaynağının olmaması nedeniyle ilk yıllarda anlayışla karşılanan bu uygulama günün koşullarına göre uyarlanmadan 45 yıldır sürdürülüyor. Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasiler GKK Komutanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı, Sivil Savunma Başkanlığı gibi bu ülkenin makamlarına talip olmuyor, olamıyor. Siyasi iradesizlik ve Türkiye’nin baskısı, Kıbrıslı Türklerin özne değil ‘nesne’ olmasına neden oluyor.

VEKALETEN DE OLSA ATAMA YAPILMALIYDI
Komutan Yardımcısı Tuğgeneral İbrahim Dağman’ın “bazı dinamikler var” denilerek önceki gün emekliye sevk edilmesinin yankıları sürüyor. Yüksek Değerlendirme Kurulu üyeleri; GKK Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ersan Saner’in gerekçesiz şekilde aldığı bu karar, emrin Türkiye’den geldiği yönündeki iddiaları da güçlendiriyor. Bilindiği gibi Başbakan Ersan Saner, Dağman’ın yakınlarına görev süresinin uzatılacağını söyledi ancak toplantıda alınan karar bunun tersi oldu. Dağman’ın yerine vekaleten de olsa atama yapılması gerekirken, üstelik terfi koşullarını yerine getiren bir aday (Mağusa Alayköy Komutanı) olmasına rağmen makam boş bırakıldı. Aslında sevk ve idare yetkisi olmayan bu makamın doldurulmaması “yasal bir değişiklik hazırlığı mı yapılıyor” sorusunu da akıllara getirdi.

DİLER: KOMUTAN YARDIMCILIĞI ETKİSİZ VE YETKİSİZ
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Emekli Albay Cenk Diler, Kıbrıslı Türklerin zaten üst kademede olmadığını, komutan yardımcısı makamının göstermelik olduğunu ve Kıbrıslı Türklerin komutan olmak istediklerini ve bunu hak ettiklerini vurguladı.

Bugün Kıbrıs’a konuşan Diler şu açıklamaları yaptı:

“Sadece “üst kademede Kıbrıslıtürk kalmadı” demek, çok eksik bir değerlendirme olur. Zaten üst kademede hiçbir zaman Kıbrıslıtürk olduğu” asla söylenemez ve kabul edilemez. Ordu mensupları arasında her zaman komutan yardımcılığına “tören-bayram paşası” denilmesinin nedeni de; bu makamın “etkisiz ve yetkisiz” oluşundan olsa gerek. Bağımsız olduğu iddia edilen ayrı devlet, egemen devlet diye dillendirilen bir ülkenin tüm yönetim kademelerinde etkin olması beklenir. Kıbrıslıtürk subaylar kendi ordularını çok çok daha iyi yönetebilecek imkan, nitelik ve beceriye sahiptirler. Yetişme kaynağı, daha sonraki eğitimler/kurslar aynı kaynağa dayanmaktadır. Hatta Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı her yıl yapılan denetlemelerde Türkiye geneli de dahil birinci gelmektedir. Akademi okuyan subaylarının emsallerinden hiçbir eksiği bulunmamaktadır. O zaman bu insanların suçları ya da eksiklikleri nedir?”

YARDIMCILIK BİR LÜTUF MU?
“Yapılan açıklamadan anlaşılmaktadır ki; bu makam Kıbrıslıtürk subaylara bir hak olarak verilmemekte, istenildiğinde doldurulan istenildiğinde keyfi olarak doldurulmayan bir lütuf olarak değerlendirilmektedir. Kurulda olanların ne düşündüğünü anlamak ve mantık yürütmek çok zor.
Askerlikte teamül önemli bir yer tutar. Beklenilen; mevcut komutan yardımcısının görev süresini 1 yıl daha uzatmaktı. Eğer uzatılmasaydı ve emekli edilecek olan yardımcı terfi edecek olan albaya düşük puan vererek terfi etmesini engelleyebilecekti. Herhalde bu itibar kırıcı olacağından “bu yıl bu makamı boş bırakacağız” açıklaması yapıldı ki yardımcının bu kozu elinden alınmış olsun. Dinamiklermiş? Hadi canım siz de! Hangi dinamikler? Neyin ve kimlerin dinamiği? Nasıl bir dinamik? Aklıma başka bir senaryo daha geliyor.”

GKK KOMUTANININ KOLORDU KOMUTANI OLMA HAYALİ
“Mevcut Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, Kolordu Komutanından Harp Okulu çıkışı itibariyle 2 yıl daha eski devredir. Fakat geç terfileri nedeni ile kolordu komutanı ondan daha kıdemli durumdadır ve amiri/üstü durumundadır. Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın kolordu komutanı olma hayali varsaydı; bu durumda yaşanılan benzer durumun tekrarlanmaması adına, Dağman’ın komutan yardımcılığında olmaması gerekiyordu. Çünkü yeni gelecek komutan Dağman’dan doğal olarak kıdemli olmak zorunda olduğundan aynı durum yaşanabilirdi. Bunu göze alamadı ve tehlikeyi etkisizleştirme yolunu seçti.”

KIBRISLI TÜKRLER KOMUTAN OLMAK İSTİYOR
“Senaryolara devam edeyim: Çift uyruklu Kıbrıslıtürk subaylardan henüz generalliğe terfi eden kardeşimiz olmadı. Çok değerli bir ağabeyimiz olan Mehmet İneci Albay aynı durumu yaşadı. Terfiye layık görülmeyen şuradaki albay kardeşim başarılı bir subay olarak bilinmektedir. 2 yıl önce terfi ettirilmeyen 2 albay kardeşim de bu durumdadır. Aklıma bu senaryonun gerçek olduğunu getirmek istemiyorum ama mevcut duruma bakınca ister istemez bunu da düşünmek zorunda kalıyorum. Sonuç olarak; nesne-özne tartışmalarının yaşandığı bu günlerde, Kıbrıslıtürk subaylar “yardımcı” olmak değil “komutan” olmak istemektedirler. En güçlü şekilde haklarıdır. Bu “yardımcı” denilen göstermelik mevkiinin bile personele bir “hak” değil de istenildiğinde “kafaya göre” kaldırılabilecek bir “lütuf” olarak verilmesi kabul edilmezdir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu konuda etkin olmalı ve komutanlık yolu, kendi kendini idare yolu bizlere de açılmalıdır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi