“Kutlu Adalı cinayeti aydınlanmadı ve hesap veren veya bedel ödeyen birisi yok!”

Sivilleşmenin önündeki başlıca engellerden biri olan Anayasa'daki Geçici 10’uncu Madde’yi, İnsan Hakları Hukuku Uzmanı, Avukat Öncel Polili ile konuştuk...

Kıbrıs’ın kuzeyinde demokrasiyi sakatlayan yasaların varlığı elli yıl önceki koşullara göre hazırlanan Anayasa’ya son anda eklenen Geçici 10. Madde ile perçinleniyor. Bu maddeye göre Türkiye adadaki hukuki ve askeri varlığını KKTC yasalarına dayandırıyor. Türkiye’nin ricası, Rauf Denktaş’ın ısrarı ile Anayasa’ya eklenen bu madde hem polisin sivile bağlanmasının önündeki engel hem de adanın kuzeyindeki yönetimin Türkiye askeri idaresinin altında olduğunun kanıtı olarak görülüyor. Birçok faili meçhul cinayet, bombalama gibi suçlar polisin sınırlı yetkisi ve emri siyasilerden değil askerden alması nedeniyle sonuçlandırılamıyor.

Sivilleşmenin önündeki başlıca engellerden biri olan Geçici 10’uncu Madde’yi insan hakları savunucusu, avukat Öncel Polili ile konuştuk. Polili, polisin sivile bağlanamamasının önündeki engelin bu madde olduğunu düşünmüyor. Polili’ye göre polisin sivile bağlı olmaması Anayasa’nın geçici 10. Maddesi ile doğrudan ilgili değil ve bu madde kalkmadan 51/84 sayılı Polis Örgütü Yasası’nda yapılacak olan düzenleme ile polisi sivile bağlamak mümkün.

Geçici 10. Madde nedir?
“Anayasa’nın Geçici 10. Maddesi TC ile Savunma ve İşbirliğini düzenlemektedir. Söz konusu maddeye göre, Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece bu Anayasanın 117. maddesinde yer alan kurallar yürürlüğe girmez. Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte dış ve iç güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetlerle, bunlara ilişkin olarak uygulamada olan usul ve hükümlerin ve bu konularda kabul edilmiş ve edilecek işbirliği esaslarının uygulanmasına devam olunur.
Bu maddenin ne anlama geldiğini anlamak için Anayasa’nın 117. Maddesini de incelemek gerekir. Anayasa’nın 117. Maddesi Yurt Savunması ve Silahlı Kuvvetlerin Kuruluşunu düzenler. Anayasa’nın 117. Maddesi şöyledir:
(1) Yurt savunması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince sağlanır.
(2) Yurdun güvenliğinin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Cumhuriyet Meclisine karşı Bakanlar Kurulu sorumludur.
(3) Silahlı Kuvvetler Komutanı, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı adına yerine getirir.
(4) Silahlı Kuvvetler Komutanı, Savunma Bakanının önerisi ve Bakanlar Kurulunun kararı izlerine, Cumhurbaşkanınca atanır.
(5) Savunma Bakanlığına bağlı silahlı kuvvetlerin ve bağlı komutanlıkların kuruluşu, görev, yetki ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir.
Aslında 117. Madde Polis Örgütü’nden doğrudan bahsetmiyor. Hatta, Polis Örgütü Anayasa’nın 118. Maddesinde ayrı bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 118. Maddesine göre:
(1) Polis Örgütünün kuruluşu, görev, yetki ve sorumlulukları yasa ile düzenlenir.
(2) Polis, demokratik hukuk devleti ilkelerine ve yurttaşların temel haklarına saygılı olarak Anayasa ve yasalar çerçevesinde görev yapmakla yükümlüdür.
Anayasanın geçici 10. Maddesi, eğer ki Polis Örgütü’nü de Güvenlik Kuvvetlerine bağlama amacı olsaydı bunu açıkça belirtilmesi gerekmekteydi.
Dolayısıyla Polisin sivile bağlı olmaması Anayasa’nın geçici 10. maddesi ile doğrudan ilgili değildir. Polisi Güvenlik Kuvvetlerine bağlayan mevzuat 51/84 sayılı Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasasıdır. Bu yasanın 3. Maddesine göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları ile karasuları ve hava sahası içinde, bu Yasada öngörülen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere, Başbakanlığa bağlı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Polis Örgütü kurulur. Örgüt, bu Yasadan kaynaklanan görev ve yetkilerini Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak yerine getirir. Örgütün işleyişi, çalışması, yönetimi, gözetimi, disiplini ve denetimi Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yürütülür. Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, bu görev ve yetkileri bakımından Başbakana karşı sorumludur.”

Bu madde Kıbrıslıların yaşamında nelere mal oldu, oluyor?
“Bu konu öncelikle demokrasiye zarar verir. Polis meseleleri her ne kadar da uzmanlık gerektiren ve teknik bir mesele olsa da seçilmişlerin sorumluluğunda olması gerekir.
Bunun dışında, hem güvenlik açısından hem insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından hem de polislerin hakları açısından Polis Örgütü’nün iyi bir noktada olduğunu söylemek imkansız.
En başta faili meçhul Kutlu Adalı cinayeti aydınlanmadı ve hesap veren veya bedel ödeyen birisi yok.
Bunun dışında siyasi olmayan birçok meselede de ölümler etkin bir şekilde araştırılmıyor. Bu konuda benim verebileceğim şahsen bilgi sahibi olduğum iki örnek var. Bu örnekler rahat bir şekilde çoğaltılabilir. Bunlardan birincisi 5/6/2010 tarihinde Cezaevinde intihar eden Selami Bayram. Mahkeme, söz konusu intihar ile ilgili polisin etkin bir soruşturma yapmadığı yönünde karar vermiş olmasına rağmen ve olayın üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen soruşturma tamamlanabilmiş değil.

Bunun dışında, Geçitkale’de 2015 yılında TIR kapısının sıkıştırması sonucu hayatını kaybeden Arif Ummak’ın ölümünde de mahkeme yapılan soruşturmanın yetersiz olduğu yönünde karar verdi.

Bunlar siyasi olmayan meselelerdi ancak ölümle sonuçlanan meseleler olmasına rağmen gerekli hassasiyet gösterilmemektedir. Gerekli hassasiyeti göstermeyenler de bedel ödememektedir. Bunun dışında, siyasi meselelerde çok keyfi davranışları gözlemliyoruz ve bunlar alışkanlık haline gelmiştir. 19/7/11’de KTHY önünde polis saldırısı ardından kimseye ceza davası açılmadı. Göstericilere vahşice şiddet uygulayan polisler ve amirler korunmaktadır.

Yine, 22/1/18 tarihinde Afrika Gazetesi’ne yapılan saldırıda Polis Örgütü bilinçli olarak gazeteyi korumadı. Bazı kişilere ceza davası açılmış olsa da Polis Örgütü bazı kişilerle ilgili bilinçli olarak dosyayı ilerletmedi.

Polis memurları da bu sistem içerisinde birçok mağduriyete uğramaktadırlar. Polislerin de çalışma koşullarının insani olduğunu söylemek pek kolay değil. Diğer taraftan terfiler de bir çok adaletsizlikler yaşanmaktadır. Bunun dışında, mobbinge uğrayacağı düşüncesiyle birçok polis memuru hakkını aramaktan çekinmektedir.

Nerden bakarsanız bakın, ister siyasi olaylarda ister diğer meselelerde Polis Örgütü’nün gerektiği gibi çalışmadığı ortada.”

Bu madde nasıl kaldırılır? Sizce neler yapılmalı?
“Anayasa’nın 10. Maddesinin kalkması için Anayasa’da değişiklik yapılması gerekir. Ancak, Anayasa’da değişiklik yapmak pek kolay değil. Ben, 10. maddenin kaldırılması gerektiği taraftarı olsam da polisin sivile bağlanması için Anayasa’nın 10. Maddesi de kalkmadan 51/84 sayılı Polis Örgütü Yasası’nda yapılacak olan bir düzenleme ile Polis Örgütü’nün sivile bağlanabileceğini düşünürüm.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi