Akıncı Neden Devrildi?

Crans Montana’da yapılan son resmi Kıbrıs zirvesinden sonra Türkiye yeni bir siyasetle sahaya indi. Bundan böyle, iki-devletli çözüm modelini savunduğunu açıkladı ve Mustafa Akıncı’ya karşı açıkça tavır aldı.
Bu aslında yeni bir politika değildi. 2003’e kadar Denktaş’ın ve Türkiye’nin resmi politikası idi.
Yani, AKP aslında bir zamanlar karşı çıkmış olduğu politikalara geri dönmüş oldu ve Kıbrıs Sorununda eski, milliyetçi, maksimalist tutumları savunmaya başladı.
Bu ani politika değişiminin nedenlerinden biri, Kıbrıs Rum tarafının çözüm konusunda ayak sürümesi olabilir.
Fakat kanaatimce en esaslı neden, AKP’nin 2017 yından itibaren içine girdiği yeni ittifak politikalarıdır. Devlet Bahçeli’nin Milliyetçi Hareket Partisi ve bir zamanlar Fethullah Gülen’in ekibiyle yargılamaya kalkıştığı kemalist avrasyacı subaylarla kurduğu ittifakın gereği, Kıbrıs’ta bu çevrelerin kalıcı bölünmüşlüğe dayanan tezlerini benimsemek durumunda kaldı.
2017 yılında temelleri atılan işbirliği sayesinde Ocak 2017’de başkanlık sistemi kabul edildi. Daha sonra, 2018 yılının Şubat ayında Cumhur İttifakı resmen kuruldu. AKP ve MHP arasında kurulan ittifak, 2018 seçimlerinde Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmak amacıyla kurulmuştu. Erdoğan “2023 hedeflerine ve daha sonra 2053 vizyonuna Cumhur İttifak ile kavuşacağız” diyordu…
Görüleceği gibi, 2017 yılında Crans Montana’da Kıbrıs Zirvesi toplandığında AKP, MHP ile işbirliği arayışı içindeydi. Halihazırda, başkanlık sistemine geçiş kararı alınmıştı ve yeni bir ortaklığın temelleri atılıyordu. Nitekim, MHP’nin Crans Montana zirvesine şu ya da bu biçimde müdahil olduğunu düşünebiliriz.
AKP’nin Crans Montana sonrasında federal devlet formülünü gündeminden çıkarmasının nedenlerini asıl burada aramak gerekiyor.
MHP ve denizlerde askeri araçlarla yayılmacı bir politika izleme yanlısı Mavi Vatancılar ile kurulan ittifak, Kıbrıs Sorununu federal devlet modeli temelinde çözmeye şiddetle karşı çıkıyordu.
Bu yüzden, Mustafa Akıncı’nın düşürülmesi için harekete geçildi.
AKP-MHP koalisyonu, 2020 yılında yapılan liderlik seçiminde hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyordu. Akıncı’nın seçimi kaybetmesi için bütün gayrı meşru yollara başvuruldu. Kıbrıs Türk toplumunun varlığı görmezlikten gelindi ve siyasi yaşamına açıkça müdahale edildi.
Adaya gönderilen üst düzey MİT ajanları, kendi gelen AKP ve MHP milletvekilleri Mafiya yöntemleriyle çalıştı. İşadamları ve gazeteciler tehdit edildi. Birçok seçmenin hesabına para yatırıldı. MİT ajanlarının kullandığı dil, Sedat Peker’in dilinden farksızdı. Lümpen ve küfürbaz…
Küfürler, Mustafa Akıncı’ya ve onun destekçilerine idi. Herkes, Rumcu ilan edildi. Tıpkı, Kutlu Adalı’nın ilan edildiği gibi… Başta Akıncı olmak üzere, herkese vatan haini denildi…
Önceden belirledikleri ve seçtirmek istedikleri politika tacirinin eline dosyalar tutuşturuldu. O da olur olmaz yerde, “Mavi Vatan” demeye başladı. Federasyon’un “öldüğünü” ilan etti ve kendine biçilen rolü oynadı.
Yaşananlar bir grup insanın fedekar ve cesur çabalarıyla raporlandı ve belgelendi. İbret verici bu dosyayı herkes okumalı. “2020 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Hakkında Müdahale Raporu” çarpıcı itiraflarla doludur.
Aslında her şey herkesin gözü önünde oldu. Kanımca, Raporun özelliği, pervasızlığın sınırsızlığını göstermiş olmasıdır…
Birkaç yıl öncesinde yazdığım gibi, AKP artık “mış gibi” yapmaktan vazgeçti ve adanın kuzeyinde kolonyal bir güç olduğunu açık açık gösterdi.
Bu yaklaşım, tersten “mış gibi” yapan Kıbrıslı Türklere de bir uyarı olmalı. Artık kartlar açık oynanıyor. Kıbrıslı Türk yurseverler de kartlarını açmalıdırlar…
“Biz yöneteceğiz” deniyorsa, bunun gereği yapılmalıdır. Çünkü “biz yönetiyormuşuz gibi” yapılan zamanlar son seçimlerle beraber tarihe karıştı.
Bu, Kbrıslı Türklerin sorunudur.
Fakat meselenin Türkiye kamuoyunu da ilgilendiren boyutları vardır.
AKP ve MHP’nin Kıbrıs’ta yaptığı hamle göstermiştir ki, bir kez daha dış politika çıkarları iç politikada kurulan iktidar stratejilerine kurban ediliyor.
Türkiye’nin ne iki-devletli çözüm modelinden, ne de denizlerde uygulanan kuvvet politikasından kazanacağı fazla bir şey yoktur. Batı’nın kurumları içinde yer alan ülkenin Batı’yı karşısına alarak oyun kurması sadece kayıplara yol açabilir…

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi