Alpay Durduran: Meclis, ‘Geçici 10. Madde’ için görevini tamamlamalıdır

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Türkiye’den gelen ısrarlı ‘rica’ ile Anayasa’ya koydurduğu, polisi askere bağlayan Geçici 10. Madde'yi Anayasa Komisyonu’nda bulunan ve bugünleri o zamandan gören deneyimli siyasetçi Alpay Durduran ile konuştuk...

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Türkiye’den gelen ısrarlı ‘rica’ ile Anayasa’ya koydurduğu, Kıbrıslı Türklerin 21. yüzyılda askeri zapturapt altında yaşamasına sebep olan ve polisi askere bağlayan Geçici 10. Madde ile ilgili yazı dizimizin konuğu, dönemin Anayasa Komisyonu’nda bulunan, komisyonda etkin çalışan ve bugünleri ta o zamandan gören deneyimli siyasetçi Alpay Durduran…

Durduran’ın 1984 yılında komisyonda, “büyük bir hata işleniyor” sözleri bugün geldiğimiz noktanın özeti aslında. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini koruma üzerinden elde ettiği garantörlük hakkını/askeri varlığını 1960 Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde korumak için KKTC Anayasasına baskı ile soktuğu Geçici 10. Madde aslında Kıbrıs Sorununda bir çözüm olana dek geçerliliğini korumak üzere konuldu. Türkiye’nin de Denktaş’ın da muradı bu idi ancak bu maddenin varlığı ve yarattığı rejim, iç güvenliği bile başka bir ülkeye devreden Kıbrıslı Türklerin
hem Kıbrıslı Rumlar hem de dünyanın nezdinde saygın bir yer edinmesini engelledi. Türkiye’nin alt yönetimi kabul edilmesinin ‘mihenk taşı’ oldu.
Mesele sadece uluslararası camiada aleyhimize kullanılmadı, yaklaşık kırk yıldır burada sakat bir demokrasi ve kendi ayakları üzerinde duramayan bir düzen yarattı. Yaşanan bu anomalinin nasıl ortadan kaldırılabileceğini Alpay Durduran anlatıyor…

GEÇİCİ MADDENİN HUKUKİ YOLDAN DEĞİŞMESİ VURGULANDI
“Anayasanın yapılması sırasında yapılan değerlendirmelerde mevcut güvenlikle ilgili düzenin yeterli ve iyi olduğu düşünülüp korunması istenmiş ve polis ve asker gibi silah taşıma hakkı olan ve güç kullanma yetkisi bulunan güçlerle yetkilerin değiştirilinceye kadar korunacağı belirtilmiştir. Böylece anayasada ilgili konular özellik kazanmış ama hukuki yoldan değişmesi de vurgulanmak istenmiştir.
Böylece dikkatle alınması gereken bir durum olduğu belli bir kısım oluşmuş oldu ama nedeni açıklıkla belirtilmediği için maddeyi değiştirirken özenle korunmaları gerekli mi yoksa değiştirilerek devam ettirilmesi mi istendiği yoruma kalmıştır. Yani anayasayı tümden değiştirmeye yetkili üçte iki çoğunlukla maddeleri reddetmek ve yenilerini getirip anayasanın diğer maddeleri ile yetinmeyi mi yürürlüğe koymak meclise bırakılmıştır.
Mevcut durum anayasada yazılı değildir, onun için o zaman da tamını tartışmayı bile açıkta bırakmış metin olduğuna göre meclis değiştirip daha açık maddelerle görevini tamamlamalıdır.”

POLİSİN BAŞI BAŞKA BİR ÜLKENİN KİŞİSİ TARAFINDAN ATANIYOR
“KKTC devletse bunlar hep sui generis yani görülmesi zor işlerdir. Bir devlet vardır ama polisinin başında başka bir ülkeden atanan bir askeri komutanın atadığı bir kişi olacak demektir. Askerde de bir dereceye kadar başka bir ülkeden atamaları yapılmış komutanları görev yapacaklar hatta aslen Kıbrıslı olan ve Türkiye’de eğitim ve rütbe alanlar ancak görev alacaklar demek sorunlara gebe olur. Olmuyorsa o devlete devlet gözüyle bakmak zordur. Onlar da görevlerinde güçlüklerle karşılaşırlar. Onun için olağanüstü durum insanlara bu durumu sindirecek kadar baskı yapabilmektedir.”

BU MADDE KIBRISLILARIN SORUMLULUKTAN KAÇMASINA NEDEN OLUYOR
“Bu madde Kıbrıslıların çalıştığı kurumlarda eğreti durmalarına ve sorumluluk almaktan kaçınmalarına neden oluyor. Bu yüzden görev ve sorumluluk üstlenmeden kaçınılıyor. Kurum içinde hesap sorma görevi de ihmale uğruyor. Görevliler geçmişte pencerelerimiz açık uyurduk diyenlere bugünü anlatmak ne anlama gelir, çok sevilen birisi olan Kutlu Adalı gibi birisinin tahkikatının yıllarca açık kalmasını bu güne kadar nasıl yorumladılar diye düşünmek yanıtın çoğunu verir.
İçişleri bakanlığından üst rütbeli birisinin bozulan asayişten bahsetmesine Türkiye’den atanan bir askerin atadığı polis memuruna nasıl etki yapacağını değerlendirin işlerin iyi gitmeyeceği kabul edilir.
Kıbrıs’ın da mafya işgalinde olduğu ortaya çıkınca Türkiye’den atamaların başarılı olmadığı da gösterilmiş oldu.
Kıbrıs ayrı bir devlet olarak iyi bir çözüm oldu artık tanınsın derken de iyi bir çözüm olmadığının örnekleri verilmiş oldu.”

MECLİS’İN ÜÇTE İKİSİNİN OYUYLA DEĞİŞİR
“Bu madde değiştirilinceye kadar yürürlükte kalır dediğine göre değiştirilince kalkar. Anayasal bir maddenin değiştirilmesi de üçte iki meclisin evet oyuyla olur. Anayasa’da gösterilmemiş kurallara kalan değişiklikler için anayasaya aykırılık iddia edilemeyeceğine göre anayasada açıkça yer almamış kurallar ise mevzuatlarıyla değiştirilir ve yürürlüğe girer.”

KKTC KURUCU MECLİSİ ANAYASA KOMİTESİNİN 23 MAYIS 1984 TARİHLİ TOPLANTISINDA ALPAY DURDURAN’IN KONUYLA İLGİLİ ENDİŞELERİNİ TAŞIYAN KONUŞMA ŞÖYLE:

“Değerli arkadaşlar; Sayın (Rauf) Denktaş’ın önerilerinin bu somut öneri ışığında zaten tartışılıp karara bağlandığını söyledi Sayın Küçük. Doğrudur. Ancak, bu somut önerinin de tartışılıp karara bağlandığını söylemek de yanlıştır. Sayın Denktaş’ın söylediği gibi, aslında bu konu da görüşülerek karara bağlanmış olan bir konudur. Şimdi, geçici maddeye baktığımızda neyi görüyoruz. Bir kere, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri ve Polis Örgütünden oluştuğunu içermektedir.

Yani, Polis Örgütünün İçişleri Bakanına bağlanması ortadan kalkıyor bu madde kabul edildiği takdirde. Silahlı Kuvvetlerin Savunma Bakanlığına bağlanması da kalkıyor ve ikisi birlikte Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlandıktan sonra, Başbakanlığa bağlanmış hale geliyor. Dolayısıyla, bu daha önceden görüşülüp karara bağlanmış olan konulara ters bir durumdur ve bugünkü sui ceneris (kendine özgü, nevi şahsına münhasır) yapıyı korumaktadır.

Bu yapının eleştirisi yapılmıştır ve ona göre Anayasanın taslağındaki bugünkü şekli verilmiştir. Hatta bunu yasalara bırakmamak ve Anayasayla çözümlemek gibi özel bir tutum da Komitede benimsenmiştir. Başka ülkelerde bunlar yasalarla çözümlenmiş olmasına rağmen, bunun başka ülkelerde yasalarla çözümlendiği de belirtilerek bu özel durum kabul edilmiştir. Bunun geçici bir madde olduğu söylenmektedir. Geçici durum, süre nedir? Bu geçici süre, çok kısa ve belirgin bir süre olsaydı, geçiciliği dikkate alınabilirdi. Ancak, bunun böyle olmadığı da yine bu metinde belirtilmektedir.

Nedir olan? Garantörlük hakkının kullanılması suretiyle Barış Harekâtını gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde görevde bulunduğu sürece, yani, Kıbrıs Sorunu çözülünceye kadar bu Anayasanın bu konu ile ilgili maddeleri yürürlükten kalkacaktır. Dolayısıyla, geçicilik süresi belirsiz bir süredir ve çok uzun bir süreyi kapsamaktadır. Kıbrıs sorununun çözümü, Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi, bir hayal etme haline dönüşmüştür. Hayal edenler vardır demiştir. Ben de hayal ediyorum diyor kendisi. Hayal edenler vardır. Dolayısıyla, bu geçiciliğin bitiş noktasını ancak hayal edebiliriz. Dolayısıyla, geçicilikten bahsetmenin olanağı yoktur. Biz bunun geçici madde değil, kalıcı ve esas madde olacağını görürüz bu bir madde olarak Anayasaya konursa.

Dolayısıyla, biz bunu geçici madde olarak nitelendirmek durumunda değiliz ve tartışmalarımız ve diğer konuları karara bağlamamız, yani Silahlı Kuvvetlerin Savunma Bakanlığına, Polis Örgütünün İçişleri Bakanlığına bağlanması konularını» geçici durumumuzu dikkate alarak zaten ele almış ve özel bir yöntemle bu geçiciliği dikkate alarak bunları Anayasayla çözümlemeyi istemişizdir. Dolayısıyla, geçiciliği biz görerek, düşünerek bu sonuca vardık. Geçicidir diye, şimdi vardığımız sonuçları inkâr etmemize olanak yoktur. Biz, kendimizi görüşlerimizle ve oylarımızla bağlı olarak kabul etmekteyiz. Bir de bu maddenin getirdiği şu konu vardır: İç ve dış güvenlik de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri tarafından sağlanacaktır.

Dolayısıyla, Kıbrıs Sorununun bugün toplumların ayrılmasıyla bir iç güvenlik sorunu olmaktan çıktığı iddialarını da geri almamız gerekecektir. Eskiden Kıbrıs Cumhuriyetinin bir iç sorunu gibi görülürdü ve dolayısıyla Garantörlük Anlaşmasında verilen yetkiler bir iç sorun şeklindeki bir soruna müdahaleyi getiriyordu. Yani bir iç güvenlik konusu vardır. Halbuki bugün toplumlar ayrılmış, ikisi de ayrı ayrı kendi yönetimleriyle yönetilir hale gelmişlerdir. Dolayısıyla, artık Kıbrıs Sorununu Kıbrıs Türk Toplumu bakımından bir dış güvenlik sorunu halini almıştır. Biz bunu görmeyerek tekrar iç güvenlik konusu olarak ele alırsak, zaman Rum Toplumunun bize 0 karşı yönelttiği tehditlere benzer tehditlerin Kıbrıs Türk Toplumunun içinde de olabileceğini ve buna karşı da bizi Türk Barış Kuvvetlerinin savunmasını kabul ettiğimizi de benimsemiş oluruz, ki bu yanlış bir tutumdur.

Polis örgütünün bu şekilde Barış Kuvvetlerine bağlanması da başka bir sakınca getirecektir. Bugüne kadar bu bağ hukuki değildi ve dolayısıyla biz bu bağın ancak iyi ilişkilerden dolayı bu şekilde olduğunu söyleyebiliyor ve savunabiliyorduk. Bunu Anayasayla getirince, artık bundan da vazgeçmek durumunda kalacağız. Yani bu hükümetin silahlı bir sineği bile kalmayacak kendine bağlı. Bu hükümet bütün silahlı güçlerini Türk Barış Kuvvetlerine bağlamış duruma düşecektir. Dolayı siyi a bağımsız bir devlet kurduğumuzu söylemekten de artık vazgeçmemiz gerekecektir. Bağımsızlıktan, bağımsızlığa yandaş olmaktan söz edenler de devlet ilanıyla bunu zaten karıştırmaktaydılar.

Bu kabul edildikten sonra, artık biz bağımsız devlet kurduk demekten de vazgeçmek durumunda kalacaklardır.

Zaman zaman gazetelerde de bazı eleştiriler çıkmıştı. Şu bakımdan: İşte bizim bir gümrük teşkilatımız vardır, kaçakçıyı kovalayacak, hükümet silâh ister, silâh veremez de tarlalarda silahlı kaçakçılara karşı silâhsız gece yarısı bizim memurlarımız kalakalıyor derlerdi ve bu durumu eleştirirlerdi. Bunu da Anayasallaştırmış bulunacağız. Dolayısıyla, bu geçici madde maalesef bizim ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek bir madde değildir. Bu toplumu sivil toplum olma çabalarından da çıkarır ve tekrar Bayraktarlık, Sancaktarlık döneminin askeri toplum niteliklerini pekiştirmesine getiririz. Bu bakımdan bizim zaten geçmişte yaptığımız açıklamalarla bağlı olduğumuz konular söz konusu olmaktadır. Bu konuların bir anda terkedilerek buna bizim evet dememizi beklemek yanlış olur. Aksi halde Toplumcu Kurtuluş Partisi gökkuşağının altından geçmiş ve cinsiyet değiştirmiş olur. Kadınken erkek, erkekken kadın olmuş gibi tam zıddına dönüşmüş olur.

Dolayısıyla biz bu geçici maddenin bu redaksiyonu yapılmış olan metinden karara bağlanmış hususları içerdiği için bağdaştırılamayacağı görüşündeyiz. Eğer bu dikkate alınacaksa, hiç değilse usule riayet edelim ve bunu değişiklik önerilerinin geldiği safhada ele alalım ki, o safhada biz bugün değil, beş, altı yıl önce bunun aksine görüşlerini söylemiş insanlar olarak bakacağız bu maddeye. Sanırım bu konuda görüş söyleyen arkadaşlar da vardır, öneriler yapmış olan arkadaşlar da vardır. Onlar da aynı şekilde çoktan bu konudaki görüşlerini açıklamış olan üyeler olarak bu maddeye bakacaklar ve ona göre oy vereceklerdir. Oylarını değiştirirler, değiştirmezler kendi bilecekleri iştir tabii. Ama biz kendileri hakkında o zaman oylarını değiştirmiş olanlar olarak bakacağız ve ona göre birbirimizi eleştireceğiz.

Sayın (Raif) Denktaş’ın dediği güzel bir husustur. Yani, çıkalım ve birlikte savunalım bu Anayasayı. Biz bunu yayınladık iki gün önce. Ve dedik ki, bu redaksiyonu yapılmakta olan metin içinde benimsemediğimiz bir, iki husus bulunsa da, bizim benimseyeceğimiz ve savunacağımız, topyekûn olarak savunacağımız bir metindir ve Mecliste de daha geçen gün kanıtladık ki benimsediğimiz bazı öneriler yapıldı. Fakat Komitede bu görüşler reddediİdiydi ve raporla bağlı olduğumuz için onu da reddettik. Ve bizi manşetlerde işte UBP ile işbirliği yapmak falan falan gibi şeylerle saldırıya maruz bıraktı bu davranışınız. Biz namusumuzu koruruz, bu Anayasaya benimsemediğimiz maddeler bulunmasına rağmen tümüyle savunuruz. Hatta kendi görüşlerimiz doğrultusunda öneriler yapılsa bile, gecikmelere meydan vermemek için bunların aleyhine oy da kullanırız ve bir an önce seçimin yapılmasına da fırsat vermeye çalışırız. Fakat böyle bir madde de yer alırsa ve tümüyle görüşlerimizi aleyhinde bağlandığımız konular gelirse, Sayın Denktaş’ in önerdikleri, Sayın Cumhurbaşkanı Denktaş’ın önerdikleri, bir Başkan, Devlet Başkanı diyelim daha doğrusu, Sayın Devlet Başkanı Denktaş’ın bu önerileri de, içinde de görüşlerini söylemişler de var. Onlar da eğer kabul ederlerse, artık bu Anayasa bizim tümünü birden savunabileceğimiz Anayasa olmaktan da çıkar ve birbirimiz hakkında da ağır sözler kullanmak durumuna itilmiş oluruz. İşte böyle dediydi zamanında da, bugün tersine oy kullandı gibi konular. Dolayısıyla, bu duruma gelmemek için daha sağlam kafayla bu önerileri ele alabilecek bir ortam yaratalım ve usule, hukukun üstünlüğü ilkesine dikkat ederek, usule riayet edelim ve bu redaksiyon metnini karara bağlayalım.

Tamamsa bunu neşredelim ve diğer esas ilişkin değişikliklerle birlikte ileriki bir safhada Genel Kurul mu havale eden buraya, yoksa Komite karar verir de falan gün oturur bunları kararlaştın mı? Bunun üzerinde bir karara bağlayalım ve değişiklik önerilerini topyekûn olarak önce belirleyip Genel Kurul tartışmalarına öyle gidelim. Ve Genel Kurulda gerçekten karara bağlanmamış olan konular varsa, tartışmasına ihtiyaç duyulan konular varsa, ancak onları parça parça, bölük pörçük gelsin ve Komitede görüşülsün. Bizim düşüncelerimiz bunlardır.”

DAUSEN

Girne Belediyesi

Gönyeli Alayköy Belediyesi