“Burası sizin vilayetiniz değil, bu metni ancak memurlarınıza gönderebilirsiniz”
CTP milletvekili Asım Akansoy, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın KKTC Anayasa Mahkemesi’nin Kuran kursu kararıyla ilgili yaptığı açıklamayı eleştirdi.
Akansoy, “burası sizin vilayetiniz değildir. Ankara’dan emirler yağdırarak Kıbrıslı Türkleri yönetemezsiniz” dedi. Kıbrıslı Türklerin biat etmeyeceğini, kendi kendini yönetebilecek kapasitesi olduğunu vurguladı. Akansoy ayrıca Türkiye’nin son altı aylık icraatlarıyla her şeyi yıktığını, buna izin vermeyeceklerini kaydetti. Kıbrıslı Türklerin en az diğer halklar kadar haysiyetli bir halk olduğunu ifade eden Akansoy, “demokrasi, federal çözüm ve kendi kendimizi yöneteceğimiz bir düzen için sonuna kadar mücadele edeceğiz.” dedi.
CTP milletvekili Asım Akansoy’un sosyal medyadaki paylaşımı şu şekilde:
“Sayın Oktay,
Burası sizin vilayetiniz değildir. Ankara’dan emirler yağdırarak Kıbrıslı Türkleri yönetemezsiniz.
Kıbrıslı Türkler size biat etmeyecekler. Kendi kendini yönetebilecek kapasitemiz vardır.
Aşağıdaki metni ancak memurlarınıza gönderebilirsiniz. Seçilmiş ya da atanmış.
Son altı aylık icraatlarınız ile her şeyi yıktınız. Hala daha devam etmek istiyorsunuz. Buna izin vermeyeceğiz.
Demokrasimize, kendi kendimizi yönetme irademize, bağımsız yargımıza sonuna kadar sahip çıkacağız !
Kıbrıslı Türk halkı en az diğer halklar kadar haysiyetli bir halktır. Bunu tarih boyunca korumasını hep bildi, unutmayınız.
Demokrasi, federal çözüm ve kendi kendimizi yöneteceğimiz bir düzen için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Lütfen, takipçisi olunuz.”
OKTAY NE DEMİŞTİ?
Oktay’ın konuya ilişkin açıklamaları şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri çerçevesinde KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ve KKTC Başbakanı Sayın Ersan Saner ile telefon görüşmeleri gerçekleştirerek alınan bu kararı ve sonrasında yapılabilecek düzenlemeleri değerlendirdik.
Dışişleri Bakanımız da bugün gerçekleştirdiği KKTC ziyareti çerçevesinde konuyla ilgili değerlendirmelere devam etmiştir.
Devlet gerekli gözetim ve denetimi sağlayarak herkesin din ve vicdan hürriyetini temin etmek durumundadır.
Millet egemenliğine dayanan mahkemelerin kararlarında milletin din ve vicdan özgürlüğünü yaralayacak hükümlerden kaçınması gerekir.
KKTC’de Din İşleri Dairesinin hukuki statüsüne dair bir değerlendirmeden yola çıkarak din eğitimi konusunda ‘denetim ve gözetim’ hakkı bulunmuyor demek ve bu yapıp yetkisiz kılmak kabul edilemez. Ülkemizde olduğu gibi nasıl Diyanet İşleri Başkanlığı devletin gözetim ve denetimi dahilinde din eğitimi verebiliyorsa KKTC’de de Din İşleri Dairesi’nin bunu yapabilmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Biz diğer pek çok alanda olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığımızın Kur’an ve din eğitimi, yönetim ve denetim altyapısını, çalışma usul ve esaslarını da örnek bir model olarak KKTC ile paylaşmaya hazırız. Türkiye geçmişte bu gibi laiklik kisvesi altında vicdanı yaralayan yaklaşımlarla uzun yıllarını kaybetmiş ve Cumhurbaşkanımız liderliğinde bunları geride bırakmıştır.
Din ve vicdan özgürlüğü en temel insan haklarından birisidir ve laiklik ilkesi bu hakkın kullanılmasına asla engel değildir.
Laiklik bireyin din ve vicdan hürriyetinin bir güvencesidir.
Laiklik ilkesini, kısıtlayıcı ve baskılayıcı bir şekilde yorumlayarak; İnanca zulüm aracı haline getirilecek bir yola girilmemelidir.
KKTC’nin kuruluş ruhuna, Kıbrıs Türk Halkının yapısına ve milletin ruhuna hiçbir şekilde uymayan anlayışlara geçit verilmeyecektir.
Ayrıca Doğu Akdeniz’de haklı mücadelemizin devam ettiği bu süreçte ve 5+BM toplantısı arifesinde böyle gündemlerle kaybedecek vaktimiz yoktur.
Kıbrıs Türk Halkına baskı uygulayanları ve zulmedenleri ne yazık ki sevindiren bu kararın uygulamada Kıbrıs Türk Halkının inanç özgürlüğünü ve iradesini dikkate atan bir şekilde düzenleneceğine inanıyorum.
Atılan adımlar çerçevesinde kurslar açık kalacaktır ancak bu yeterli değildir. Bu sorunu kökten çözecek yasal düzenlemelerin yapılarak KKTC’de din ve vicdan özgürlüğünün garanti altına alınmasını önemsiyoruz ve takipçisi olacağız.”