Bugün Kıbrıs

CTP Girne milletvekili Fazilet Özdenefe, Meclis konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan fiberoptik altyapı protokolünün hiçbir fizibilite çalışması yapılmadan hayata geçirildiğini söyledi. “Bu kadar stratejik bir hizmet için maliyet çalışması yapılmadan imza atıldı. Devlet böyle bir işe girişmeden önce hesap yapar, yol haritasını belirler. Ancak süreç bunun böyle olmadığını gösteriyor.”

Özdenefe, hükümetin “giderayak, elde ne varsa imzalayalım” anlayışıyla hareket ettiğini belirtti: “Artık ne yaparsak yanımıza kâr kalır mantığıyla hareket eden bir hükümet var. Halkın değil, kendi siyasi ömrünün hesabını yapan bir hükümetle karşı karşıyayız.”

“BİR YILDA RAKAMLAR 30 MİLYONDAN 100 MİLYONA ÇIKTI”
Özdenefe, protokol imzalanmadan önce bakanın yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak, “7 Ekim 2024’te Sayın Arıklı BRT’de, ‘Bu ihaleyi kısa sürede tamamlayacağız, bizim insanlarımız yapsın’ dedi. Bakanlar Kurulu’nun konsorsiyum kurulması yönünde karar aldığını da açıkladı. Bu süreçte ülkedeki 29 internet sağlayıcısıyla toplantılar yapıldı, maliyet hane başına 250 dolar, toplamda 37,5 milyon dolar olarak hesaplandı.” dedi.

Ancak daha sonra açıklamaların tamamen değiştiğini belirten Özdenefe, “Bakan bir gün 30 milyon dolar diyor, ertesi gün 80–100 milyon dolar arası diyor. Böylesine stratejik bir yatırımda rakamlar bu kadar keyfi söylenemez.” ifadelerini kullandı.

“İHALESİZ, MECLİS ONAYSIZ VE ANAYASAYA AYKIRI”
Özdenefe, protokolün yalnızca Meclis’e “bilgiye sunularak” geçiştirilemeyeceğini söyledi:
“Bu anlaşma anayasaya göre Meclis’in onayına tabi. Çünkü yalnızca 25 yılı kapsadığı için değil, yürürlükteki yasaları da değiştiriyor. Rekabet Yasası, Elektronik Haberleşme Yasası, Vergi Yasası ve Çalışma Ön İzinleri düzenlemeleriyle çelişiyor. Bu nedenle halktan onay alınması gereken bir sözleşme, Meclis’te onay yasası olarak görüşülmeden yürürlüğe sokulamaz.”

“TEKELLEŞMEYİ GETİRECEK, HİZMETİ VE FİYATI KONTROL EDEMEYECEKSİNİZ”
Protokolün ülkeye tekelleşme getireceğini vurgulayan Özdenefe, bunun sadece piyasa rekabetini değil, halkın yaşamını da olumsuz etkileyeceğini belirtti:
“Rekabetin olmadığı yerde fiyat kontrolü de hizmet kalitesi de ortadan kalkar. Bu anlaşma, ülkedeki binlerce çalışanın, internet sektöründe ekmek kazanan insanların geleceğini de tehdit eder.”

Özdenefe, sözleşmenin yatırımcı şirkete vergi ve çalışma izni muafiyetleri tanıdığını, ayrıca arıza durumunda tüm şebekeye tek başına müdahale yetkisi verildiğini söyledi:
“Bu, imtiyazların imtiyazıdır. Türkiye’de bile Türk Telekom’a bu hak ihalesiz verilmez; milyarlarca dolarlık bedel ödenir. Bizde ise bu haklar hiçbir karşılık olmadan hediye edilmiştir.”

“BTHK’NIN YETKİLERİ ELLERİNDEN ALINDI”
Özdenefe, Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu’nun (BTHK) yetkilerinin tamamen etkisizleştirildiğini belirtti:
“BTHK artık piyasayı denetleyemez hale geliyor. Diğer şirketleri regüle edebilen bu kurum, protokolde imtiyaz verilen şirkete dokunamayacak. Bu durum yasal denetim mekanizmalarını ortadan kaldırır.”

“MALİYET HESABI YOK, FİZİBİLİTE YOK, YAPTIRIM YOK”
Protokolde yatırımın maliyeti, geri dönüş süresi ve denetim usulleri gibi hiçbir unsurun netleştirilmediğini söyleyen Özdenefe, “Tavan fiyat belirlenmiş ama hangi şirkete neye göre uygulanacağı belli değil. Yatırımcı taahhüt ettiği 150 bin haneye ulaşamazsa ne olacak? Ne tazminat maddesi var, ne fesih hükmü. Ercan Havaalanı’nda yaşananlardan ders alınmadı.” dedi.

“TELEKOM’UN SIRTINA YÜK BİNDİ, DEVLETİN PAYI YOK”
Özdenefe, protokolün Telekomünikasyon Dairesi’ni mali açıdan sürdürülemez hale getireceğini söyledi. “Gelirlerin yüzde 95’i özel şirkete, yüzde 5’i devlete kalacak. Üstelik 7.6. maddeye göre 15–20 milyon dolar maliyetli Tier-3 sistem odasını Türk Telekom değil, Telekomünikasyon Dairesi yapacak. Bakanlık bugün araç alamadığını söylerken bu yatırımı nasıl yapacak?”

“YAPAMAYACAKLARINI BİLE BİLE İMZALADILAR”
Konuşmasının sonunda Özdenefe, hükümetin kendi yapamayacağı yükümlülükleri altına imza attığını belirtti:
“Bu protokol, hükümetin değil, halkın sırtına yüklenmiş bir borçtur. Yapamayacaklarını bile bile imzaladılar. Bundan sonrası da Ercan örneğinde olduğu gibi yıllarca sürecek hukuki ve mali bir krize dönüşecek.”