Bugün Kıbrıs/Emine Yüksel

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesinde sabah saatlerinde başlayan mahkeme 17.30’a kadar verilen aranın ardından devam ediyor. Mahkeme heyeti ilk sözü sanıklara verdi. Sanıklar savcının mütalaasına karşı savunmalarını yapıyor. İlk söz Ahmet Bozkurt’un.

Ahmet Bozkurt: 1992 yılında arsa sahibi olarak buraya ne yapacağıma karar verdikten sonra Adana’da araştırdım. Buraya altı iş hanı, üstü işyeri veya konut yapacaktım. Bu karardan sonra mimar Atıf Sağbaş ve mühendis Mehmet Göncüoğlu ile projeyi yapıp belediyeye verdik. Ben müteahhit değilim, arsa sahibiyim, binam bittikten sonra da bina sahibi oldum. Ben otomotiv sektöründeydim. Un fabrikam vardı. 81 il araştırılsın benim inşaat işi yaptığıma dair bir belge varsa bu suçlamaların hepsini kabul edeceğim. Buna Kıbrıs da dahil. Girne’de en büyük otel ve kumarhanesinin sahibi kardeşim. Onunla da benim bağım yok.

Yargıç Mehmet Kılıç, Ahmet Bozkurt’un sözünü keserek, savcının mütalaasına karşı söyleyeceklerini sordu. Bozkurt şöyle devam etti:

“Ben müteahhit değilim. Otel sahibiyim. Orası benim evim benim evime girip çıkarken kaydım tutulmadı. Bir kasa muhabbeti oldu. Ben ilk kez duydum.”

Yargıç sordu: Bu kasa konusu daha önce de konuşuldu.

Bozkurt: Ben kasayı aramaya gittiğimiz kabul etmiyorum, o muhasebeye ait bir kasa. Enkazda bulunduktan sonra avukatım Recep Kılıç’a teslim edildi. Ben hiç görmedim duymadım.

Avukatlarımızın mahkemeye sunduğu delillerde depremin şiddeti 10.7 şiddetinde olduğu görülüyor. Bu bina 9 şiddetine göre yapıldı. 10 şiddetinde depreme nükleer santral bile dayanmaz. Kimse depremi konuşmuyor, hep beni suçluyorlar. Ben tekrar söylüyorum otel sahibiyim, projeyi ben hazırlamadım.
Ben otelde kalıyorum, misafirlerim kalıyor, yakınlarım kalıyor. Ben bu kadar cahil bir insan mıyım. Bilerek böyle bir şey yapar mıyım? Bu depremin şiddetine hiçbir bina dayanamazdı. Deprem bu kadar şiddetli olmasaydı benim otelim yıkılmazdı. Samsat depreminde boya bile çatlamadı binamda.

KTÜ’deki bilirkişi heyeti üyesi Ahmet Altınışık da rapor mahkemeye ulaşmadan TV’lerde konuştu. İsias’tan alınan karotlarda kum döküldüğünü söyledi. Böyle bir beyan o kişinin güvenilirliğini sorgulatır.

Tabii ki yıkılan yerde kum olacak, demir olacak, asmolen olacak. Çünkü bina bunlarla yapıldı. Bu otel en iyi malzemeyle yapıldı. Ben yapmadım. Ben demirci olsam ben gider kendim yapardım. Dolayısıyla ben bu suçlamaları kabul etmiyorum.

Yargıç sordu: Hakkında uygulanan tedbir kararıyla ilgili talebin nedir?

Bozkurt: Ben bir şey daha söylemek istiyorum. İddia şu: Yargıdaki bilirkişi çetesi… Yeni Şafak gazetesinin haberi. Ben bunlara da maruz kaldım. Ben bu suçlamaları kabul etmiyorum. Ben de acı içindeyim, ailemden yaşadığım kayıplardan, 11 ilde kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acısını çekiyorum.

Ben suçsuzum. Biz, ben eşim, evlatlarım müteahhit değiliz. En iyi malzemeleri aldık. Oteli yaptırdık. Önce iş hanı olarak başladık. Hani diyorlar ya Ahmet Bozkurt yasa dinlemez, hukuk dinlemez. Bunun yasada yeri var, İmar Yasasına göre yapıldı.

Tekrar ediyorum, ben hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Benim, evlatlarımın eşimin hiçbir kusuru yok burada. Eğer kusur aranıyorsa, depremin şiddeti bir ölçülsün, sayı ortaya çıksın ondan sonra konuşalım. Bilirkişilerin arasında bir tane jeofizikçi yok. 6 bilirkişi inşaat mühendisi profesör. Bunlar nasıl binanın yıkıldığını tespit edebilirler.

Burada sahte bir şey varsa benim bilgim dışında, burada bir kusur varsa benim bir bilgim yok. Devletin verdiği belgeler var. Devlet sahte evrak verir mi?

Yargıç: Son sözünüz?

Bozkurt: Tahliyemi istiyorum.

Ahmet Bozkurt’un oğlu ikinci sanık Mehmet Fatih Bozkurt da konuşmasında tahliyesini istedi.