Bugün Kıbrıs

Alevi Kültür Vakfı’ndan Maraş açıklaması: “Bu memleketin vicdanında hala yanıyor”

Bugün Kıbrıs

Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, 1978 Aralık ayında Maraş’ta yaşananlara ilişkin yaptığı basın açıklamasında, yaşananların yalnızca bir dönemin karanlık bir sayfası olmadığını, Alevi toplumuna yönelik tarihsel dışlama, inkâr ve şiddet politikalarının en ağır sonuçlarından biri olduğunu belirtti. Açıklamada, “Maraş’ta yakılan ve yıkılan yalnızca evler değil; canlarımız, inancımız, insanlık onuru ve birlikte yaşama ihtimali olmuştur” denildi.

Vakfın açıklamasında, Maraş’ta yaşananların basit bir “toplumsal olay” ya da “kardeş kavgası” olarak tanımlanamayacağı vurgulanarak, “Sivillerin, inanç kimlikleri nedeniyle hedef alınması, örgütlü biçimde ve cezasızlık zemininde gerçekleştirilmesi nedeniyle bu suç bir katliamdır. Bu kavram, yaşananların ağırlığını değil; tarihsel ve ahlaki gerçekliğini ifade etmektedir” ifadelerine yer verildi.

ALEVİLİK MEZHEPÇİ KALIPLARA SIĞDIRILAMAZ
Açıklamada Aleviliğin; “Hak merkezli, insanı esas alan, eşitliği ve rızalığı temel alan kadim bir inanç yolu” olduğu vurgulandı. Kadın ile erkeği eşit gören, kimseyi inancından, kimliğinden ya da dilinden dolayı dışlamayan bu yolun, tarih boyunca tekçi ve mezhepçi anlayışlar tarafından tehdit olarak görüldüğü ifade edildi.

Vakfın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Alevilere mezhepçilik dayatması kabul edilemez. Alevilik, İslam içi bir mezhep değil; kendine özgü erkanı, felsefesi, ahlak anlayışı ve toplumsal değerleri olan bir inanç sistemidir. Alevi toplumunu mezhepçi kalıplara hapsetmeye yönelik her yaklaşım, tarihsel inkâr ve asimilasyon politikalarının güncel bir devamıdır.”

DEVLETİN SESSİZLİĞİ VE CEZASIZLIK VURGUSU
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Maraş Katliamı’nın siyasal İslamcı gericiliğin mezhepçi diliyle kışkırtıldığını, devletin sessizliği, güvenlik güçlerinin etkisizliği ve sonrasında işletilen cezasızlık politikalarıyla mümkün kılındığını belirtti. Açıklamada, “Müdahalenin geciktirilmesi ve faillerin yargı önüne çıkarılmaması, bu suçun yalnızca bireysel değil yapısal ve siyasal bir karakter taşıdığını açıkça göstermektedir” denildi.

Devletin inançlar karşısında tarafsız olması gereken bir düzende Alevileri yalnız bırakmasının, Maraş’ta yaşananların temel nedenlerinden biri olduğu ifade edildi.

MARAŞ BİR İSTİSNA DEĞİL
Vakfın açıklamasında, Maraş Katliamı’nın istisnai bir olay olmadığı vurgulanarak, “Çorum, Sivas ve Gazi’de yaşananlar; Alevilere yönelik şiddetin aynı zihniyet tarafından farklı dönemlerde yeniden üretildiğini göstermektedir” denildi. Bugün dahi Alevi yurttaşların yaşadığı bölgelerde görülen kapı işaretlemeleri, duvar yazıları ve sembolik tehditlerin, Maraş’ı mümkün kılan anlayışın biçim değiştirerek sürdüğünü ortaya koyduğu kaydedildi.

Açıklamada, “Şiddet yalnızca fiziksel saldırılarla değil; korku, sindirme ve dışlama yoluyla da üretilmektedir” ifadeleri kullanıldı.

EŞİTLİK, LAİKLİK VE ADALET VURGUSU
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Alevi toplumunun tarihsel olarak eşitlikten, laiklikten, adaletten ve emekten yana duruşunun, onu tekçi ve mezhepçi anlayışlar açısından sürekli bir “tehdit” haline getirdiğini ifade etti. Açıklamada, “Alevilere yönelen saldırılar, kültürel bir çatışma değil; bu değerleri bastırmaya yönelik siyasal müdahalelerdir” denildi.

“ZULME RIZA ZULÜMDÜR”
Aleviliğin yalnızca bir inanç değil; “insanı merkeze alan, canı kutsal sayan ve barışı esas alan bir yaşam felsefesi” olduğu vurgulanan açıklamada, barışın inkâr ve sessizlik üzerine değil, hakikat, adalet ve eşitlik temelinde kurulması gerektiği belirtildi.

Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Zulme rıza zulümdür. Maraş’ta yitirdiğimiz canları saygıyla anıyor; gericiliğe, mezhepçiliğe ve ötekileştirmeye karşı Hak’tan, adaletten, barıştan ve insanlıktan yana durmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz.”

Exit mobile version