Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “SDG’nin bu noktada gerek DEAŞ bahanesi, gerek başka bahanelerle artık süreci uzatmaması gerekiyor. Altını çiziyorum burada sadece Suriye’nin güvenliği ile ilgili bir konu yok, bu Türkiye ile ilgili bir konu” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TVNET canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Fidan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ekibinin “bölgeyi şekillendirme arayışında olduğunu” söyledi.
Bunun emarelerinin Lübnan, Suriye, Gazze, Batı Şeria, İran ve Katar’a yapılan saldırılarda görüldüğünü ifade eden Fidan, “İsrail’in, kendi güvenlik algısını başkalarının güvensizliği üzerinden oluşturduğu bir politikaya sahip olduğunu” belirtti.
Fidan, İsrail’in bu politika çerçevesinde komşu ülkelerine müdahalesinin devam edeceğini ve bu konuda uluslararası aktörlerle atılması gereken adımlar olduğunu dile getirdi.
‘SDG, İSRAİL’DEN CESARET ALIYOR’
Suriye’deki durum ve Suriye Demokratik Güçleri’ne de değinen Hakan Fidan, “SDG, İsrail’den cesaret alıyor mu? Kesinlikle alıyor” ifadesini kullandı.
Fidan, “SDG hiçbir zaman için muhalefetle beraber Esed’e karşı hareket etmedi. Esed’in gitmemesi konusu sadece Rusların ve İranlıların istediği bir konu değildi. İsrailliler de gitmesini istemiyordu” dedi.
10 Mart Mutabakatı: ‘Taraflar yükümlülükleri yerine getirmeli’
ABD siyasetinin ve Trump yönetiminin artık Suriye’nin geleceğiyle ilgili farklı bir görüşünün bulunduğunu savunan Fidan, “Şimdi burada SDG’nin durduğu yerden aslında vazgeçerek bir an önce Şam’daki yönetimle anlaşması ve 10 Mart Mutabakatı (HTŞ-SDG mutabakatı) çerçevesinde tarafların üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Fidan, bunun sadece Suriye’nin istikrarı için değil, aynı zamanda Türkiye, Irak ve Ürdün gibi milli güvenlik tehdit algısı olan ülkeler için de önemli olduğuna değinerek, Suriye yönetimi ve SDG arasındaki sürecin diyalog, barış ve güven ortamı içinde çözülmesini teşvik ettiklerini, gerekli yönlendirmeleri yapmaya devam edeceklerini söyledi.
‘SDG’NİN SÜRECİ UZATMAMASI GEREKİYOR’
“IŞİD’in çok küçülmüş bir vaka olduğunu” ve “sistemik bir tehdit oluşturacak durumda olmadığını” belirten Fidan, “Bölge aktörleri bir araya gelerek bu meselenin üstesinden gelebilir” dedi.
“Orada başka hedefleri hayata geçirmeyle alakalı konu var” diyen Fidan, “SDG’nin bu noktada gerek DEAŞ bahanesi, gerek başka bahanelerle artık süreci uzatmaması gerekiyor. Çünkü burada tekrar tekrar altını çiziyorum, burada sadece Suriye’nin güvenliği ile ilgili bir konu yok, bu Türkiye ile ilgili bir konu. Bunlar PKK’nın oradaki uzantısı ve PKK’nın şu anda Türkiye’yle yürüttüğü bir süreç var. Kendini fesih kararı var. Bu kararın etkilerini sadece sınırlarımızın içerisinde değil, sınırlarımızın ötesinde de görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Fidan, “PKK hem Türkiye içinde hem de sınır dışında silahlı eylemlerini sonlandırması gerekiyor. Bütün sorun zaten son 7-8 yıldır Türkiye’de olan herhangi bir konudan dolayı değil, sınırın ötesinde olan sorundan dolayı başlıyor bizim için” şeklinde konuştu.
Hakan Fidan, “Sınırın ötesinde silahlı kontrolsüz unsurlar, terör unsurları varlığını devam ettirdiği sürece, herhangi bir yere cevap vermeyen, bu DEAŞ olur, PKK olur, DHKP/C olur, diğer sol gruplar var Suriye’de şu anda silahlı olarak örgütlenmiş durumda, bunlar olur, bunların hepsinin varlığı, silahlı varlığı bizim için bir güvenlik sorunudur” değerlendirmesinde bulundu.
SDG’yi kast ederek, siyasal ideolojilerle değil, siyasal metodolojilerle problem yaşadıklarını ifade eden Fidan, “Siz kendi gündeminizi silah yoluyla ilerletmeye çalıştığınız zaman bu artık bir demokrasi ve fikir özgürlüğü sorunu olmuyor” ifadelerini kullandı.
‘SÜREÇ FEVKALADE ŞEFFAF VE İYİ İLERLİYOR’
Türkiye’de devam eden barış sürecinin “fevkalade şeffaf” ve “iyi ilerlediğini” iddia eden Fidan, sürecin toplumsal barış adına önemli bir fırsat sunduğunu ileri sürdü.
Fidan, “Şimdi burada tabii bir eşitsizlik var, karşı tarafın bu türden bir tartışması yok. Örgüt bu konuda ne düşünüyor, ne yapacak, ne edecek… Herkes Türkiye’den beklenen adımları ifade ediyor da örgütün kendi adımlarına ilişkin, ne yapacağına ilişkin bir cümle biz duymuyoruz. Bir defa bu şeffaf olmayan durumun giderilmesi lazım” dedi.
Fidan, TBMM çatısı altında sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinin de süreç hakkındaki görüşlerinin dinlendiğini ve ortak akıl arandığını ifade ederek, “Örgütün bu olgunluğu çok ciddiye alması gerekiyor” dedi.
‘İDEOLOJİK KAVGAN VARSA SİYASETTEN YOLUNA DEVAM EDECEKSİN’
PKK’ye de ilişkin konuşan Fidan, “Sen silahlarından vazgeçeceksin ve hayatına bundan sonra meşru siyasi sınırlar içerisinde, eğer varsa ideolojik bir kavgan, katılmıyorum ama senin ideolojik bir kavgan olabilir, oradan siyasetten yoluna devam edeceksin. Siyasetle değil, silahla sen yoluna devam edersen silahla karşılık bulursun. Bunun cevabı budur” diye konuştu.
‘KÜRTLERİN YAŞADIĞI EN DEMOKRATİK ÜLKE TÜRKİYE’
AKP’nin iktidara geldiğinden beri halkın bütün kesimlerinin meclis çatısı altında rahatça siyaset yapmasını ve taleplerini yansıtmasını istediğini öne süren Fidan, şu ifadeleri kullandı:
“Böyle bir ortam Türkiye’de varken, bölgenin en demokratik ülkesiyken, bölgedeki Kürtlerin yaşadığı en demokratik ülke Türkiye ama silahlı mücadelenin de verildiği tek ülke Türkiye. Bunun bir şey söylüyor olması lazım. Sen bunu Irak’a karşı vermiyorsun, İran’a karşı vermiyorsun, Suriye’ye karşı vermiyorsun Esed rejimine karşı. Hiçbir demokratik olmayan sistemle işin yok ama bu mücadeleyi kendi içinde başlatmış, bitirmiş, bedelini ödemiş bir ülkeye, ülkenin halkına, ordusuna, meclisine silah çekmekte de hiçbir sıkıntı görmüyorsun.”
‘ÖRGÜTÜN LİDERİ HAPİSHANEDE BU GERÇEĞİ GÖRMÜŞTÜ’
PKK’yi “kendi iradesiyle değil, bölgesel ve küresel ittifaklarla iş yürütmekle” suçlayan Fidan, “Örgütün lideri hapishanede bu gerçeği görmüştü zaten. O gerçeği çok önceden görmüştü. 2013 yılında bu çağrıyı yapmıştı. Ama o zaman Suriye’yi bahane ederek başka bölgesel ülkelerin, dağ kadrolarındaki yöneticilerin zihnine girerek o süreci o dönem bitirdiler” dedi.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına rağmen farklı seslerin “örgüt içerisinde bir iç çekişmeyi gösterip göstermediği” hakkındaki soruyu cevaplayan Fidan, “Benim gördüğüm, o dönemden de benim tecrübem… Tabi işleyen bir süreç var. Örgüt kadroları yüzde 100 kendi görüşleriyle örtüştüğü zaman, yönetici kadro, onu ciddiye alıyorlar. Örtüşmediği zaman başka gerekçeler ve tefsirler, yorumlar var” ifadelerini kullandı.
