Bugün Kıbrıs

Toros: “Bölgedeki yeni jeopolitik dengeler, ortak akıl ve stratejik vizyon zorunluluğu doğuruyor”

Bugün Kıbrıs

CTP Milletvekili Fikri Toros, Meclis’teki güncel konuşmasında Doğu Akdeniz’in yeniden şekillenen jeopolitik denklemlerinin Kıbrıs üzerindeki etkilerini detaylarıyla anlattı. Bölgenin enerji keşifleri, ittifak ağları, yeni güvenlik yapılanmaları ve küresel güçlerin artan ilgisiyle çok farklı bir dönemece girdiğini söyleyen Toros, “Kıbrıs Doğu Akdeniz’in çekirdeği konumundadır ve bugün alınacak kararlar gelecek kuşakların barış, güvenlik ve refahını belirleyecek öneme sahiptir” dedi. Kıbrıs sorununun bu bölgesel gelişmelerden bağımsız olmadığını vurgulayan Toros, sürecin hem riskler hem de fırsatlar barındırdığını ifade etti.

Toros, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki etkisini artırdığına, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile savunma ve diplomasi ilişkilerini güçlendirdiğine dikkat çekerek, ABD’nin Doğu Akdeniz’i enerji, güvenlik ve bağlantısallık açısından kritik bir koridor olarak tanımladığını belirtti. Avrupa Birliği’nin de iç sorunlarına rağmen Doğu Akdeniz’in stratejik öneminin farkında olduğunu söyledi.

“KIBRIS’IN STRATEJİK KONUMU BÜYÜK AVANTAJ SAĞLIYOR, AMA SORUMLULUK DA YÜKLEDİYOR”
Toros, Türkiye’nin Batı ile ilişkileri, Rusya ile etkileşimi ve Orta Doğu’daki değişen güvenlik ortamı arasında denge arayışı içinde olduğuna işaret etti. Bu genel manzara içerisinde Kıbrıs’ın stratejik öneminin daha görünür hâle geldiğini söyledi ve şunları ifade etti:

“Kıbrıs, kıtaların kesişim noktasında, yükselen enerji hatlarının üzerinde, insani yardım, ticaret ve güvenlik operasyonları için stratejik bir kavşaktır. Bu konum bize önemli bir potansiyel avantaj sağlıyor ancak ciddi bir sorumluluk da yüklüyor.”

Hidrokarbon sondajları, deniz yetki alanlarına ilişkin gerilimler, savunma ortaklıkları ve bölgesel işbirliği ihtiyacının Kıbrıs’ın içinde bulunduğu jeopolitik ortamı baştan aşağı şekillendirdiğini kaydeden Toros, tarafların önünde iki seçenek bulunduğunu söyledi: “Ya ortak çıkarlar odağında siyasi uzlaşı ya da gerilimin tırmandırılması ve sonuçlarına katlanılması.”

ENERJİ VE ÇÖZÜM: “BARIŞIN LOKOMOTİFİ OLMALIDIR”
Kıbrıs’ın 63 yıldır bir siyasi sorunla anıldığını ancak doğru liderlik ve siyasi iradeyle barış ve refahın sembolü olabileceğini belirten Toros, Kıbrıs çevresindeki enerji projelerinin çatışma değil işbirliği penceresi olarak görülmesi gerektiğini söyledi:

“Enerji, barışın lokomotifi olmalıdır; çatışmanın yakıtı değil.”

Toros, siyasi sorunun uluslararası hukuk ve ilgili tüm yakınlaşmalar çerçevesinde çözümlenmesinin hem Kıbrıs’ın bütününe hem de Türkiye’ye adil fayda sağlayacağını, enerji güvenliği sağlanmadıkça her sondajın ve her projenin siyasi bir silaha dönüşeceğini vurguladı.

“SİYASİ EŞİTLİĞE DAYALI FEDERAL ÇÖZÜM TEK GERÇEKÇİ YOLDUR”
Toros, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümle dünyayla bütünleşmesinin hem gerçekçi hem de sürdürülebilir olduğunu söyledi. Statükonun her geçen gün Kıbrıslı Türklerin siyasi gücünü aşındırdığını, genç nüfusu göçe zorladığını ve ekonomik kırılganlığı artırdığını belirtti.

“Avrupa Birliği’nde yerini almış, bölgesel enerji ağlarına entegre olmuş, uluslararası hukukla tam uyumlu bir federal Kıbrıs oluşturulmalıdır” diyen Toros, çözümün sadece siyasi bir kazanım değil, ekonomik sıçrama fırsatı da yaratacağını ifade etti.

TÜRKİYE–ABD–AB İLİŞKİLERİ: KIBRIS’IN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREN ÜÇGEN
Toros, Türkiye–ABD ilişkilerinin işbirliği ile krizler arasında salınan karmaşık bir tablo sunduğunu, Washington’ın Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile derinleşen güvenlik ilişkilerinin bölgedeki dengeleri etkilediğini söyledi. Türkiye’nin bölgesel düzenin dışında bırakılmasının mümkün olmadığını belirterek, bu gelişmelerin dengelerin korunması açısından aynı zamanda teşvik edici olabileceğini ifade etti.

Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin bugün zayıf görünmesine rağmen, AB’nin Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olduğunu vurgulayan Toros, SAFE mekanizmasına bağlılığın hem Türkiye hem de Kıbrıs sorununun çözümü için kritik olduğunu belirtti. 2026’nın ilk yarısında AB Konsey Dönem Başkanlığı’nı devralacak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rolünün de önemli olduğuna işaret etti.

GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER, DİYALOG VE ULUSLARARASI HUKUK ÇAĞRISI
Toros, iki toplum arasında güven artırıcı önlemlerin, sosyokültürel işbirliklerinin, ortak projelerin ve temasın müzakereler için elverişli zemini oluşturacağını söyledi. Olası sürecin, BM Güvenlik Konseyi kararları, parametreleri ve Crans-Montana’da varılan yakınlaşmalar temel alınarak yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

“Kıbrıs Türk liderliği, tüm diplomatik kanalları kullanarak uluslararası topluma adil, uygulanabilir ve uluslararası hukukla uyumlu çözüm hedefini güçlü şekilde anlatmalıdır” dedi.

“GEÇMİŞİN TUTSAĞI DA OLABİLİRİZ, GELECEĞİN ÖNCÜSÜ DE”
Konuşmasını, sürecin kritik bir kavşakta olduğunu vurgulayarak bitiren Toros, şu sözleri kaydetti:

“Dünya değişiyor, bölgesel dengeler değişiyor. Bu dönüşümde cesur liderlik sergilenirse Kıbrıs’ımız barış ve istikrarın parlayan bir örneği olacaktır. Geçmişin tutsağı da olabiliriz, geleceğin öncüsü de.”

Exit mobile version