Bugün Kıbrıs

Liderler daha dün anlaştı, bugün gerilim tırmandı

Bugün Kıbrıs

Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Silahlı Kuvvetler Günü vesilesiyle düzenlenen törenler, Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstantinos Tasoulas’ın adaya yaptığı ziyaretle siyasi bir gerilime dönüştü. Etkinlikte yapılan açıklamalar, daha önceki gün iki liderin üzerinde uzlaştığı “medya üzerinden karşılıklı açıklama yapmama” mutabakatını gölgede bıraktı.

Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, etkinlikteki konuşmasında Yunanistan’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “kurtuluş ve yeniden birleşme mücadelesinde en istikrarlı ve özverili müttefik” olmaya devam ettiğini söyledi.
Hristodulidis, “Türk işgal birliklerinin çekilmesi olmadan Kıbrıs sorununda herhangi bir çözüm kabul edilemez” diyerek, adadaki garantiler ve güvenlik başlıklarına sert bir çerçeve çizdi.

ERHÜRMAN’DAN SERT TEPKİ: “BU AÇIKLAMA BENİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR”
Kıbrıslı Türk lider Tufan Erhürman, Hristodulidis’in açıklamalarına sert tepki gösterdi. Erhürman, “Daha dün medya üzerinden konuşmama konusunda hemfikir olduk. Bugün bu açıklamayı görmek şaşırtıcıdır” diyerek, Rum lideri kendi koyduğu mutabakata uymamakla eleştirdi.

Erhürman şu ifadeleri kullandı:
“Benim dört maddelik metodoloji önerime ‘ön şart’ diyordu. Oysa şimdi kendisi kabulünün imkânsız olduğunu bildiği bir ön şart ortaya koymuş oldu. Egemenlik haklarına sahip iki eşit kurucu ortaktan birinin iradesi yok sayılarak yapılan bu açıklama, hele ki garantör olmayan devletlerle askeri anlaşmalar imzalayan bir liderden gelince, abesle iştigaldir. Çözüm atmosferine ihtiyaç var dedim ve yine diyorum. Bu aşamada tek söyleyebileceğim: Bu açıklama benim için yok hükmündedir.”

ÇÖZÜM SÜRECİ İHTİYACININ ORTASINDA SERTLEŞEN DİL
Önceki gün ara bölgede yapılan ve “yeni bir başlangıç” olarak yorumlanan liderler görüşmesinin üzerinden 24 saat bile geçmeden tarafların kamuoyu önünde karşı karşıya gelmesi, çözüm sürecine dair kaygıları artırdı.

Hem Hristodulidis’in askerin çekilmesini çözümün ön koşulu olarak ortaya koyması, hem de Erhürman’ın “yok hükmünde” çıkışı, tarafların henüz başlangıç aşamasında bile ortak bir dil kurmakta zorlandığını gösteriyor.

Adanın geleceği için kritik bir dönemde, liderlerin söylemlerindeki sertleşme, çözüm masasına dönebileceği söylenen bu süreci daha başlamadan zora sokabilecek nitelikte.

Her iki liderin de “çözüm atmosferi” vurgusunu yaptığı bir dönemde, törensel bir platformdan yükselen maksimalist mesajlar, yeni kurulmaya çalışılan diyalog zemininin kırılganlığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Exit mobile version