BBC Türkçe’nin haberine göre Türkiye açısından savunma alanında olumlu ilerleme kaydedilmesi için zemin eskiye oranla daha uygun olsa da engeller sıfırlanmış değil.
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde Türkiye’ye en katı kısıtlamaları uygulayan ülkeler arasında Almanya yer alıyordu.
Almanya, Türkiye’nin 2019’da Suriye’nin kuzeyine düzenlediği Barış Pınarı Harekatı sonrasında devreye soktuğu kısıtlamaları kara, deniz ve hava unsurlarını kapsayacak şekilde tasarladı.
Deniz kuvvetlerine yönelik kısıtlamalar artık devrede değil.
Hava kuvvetleri alanında da Eurofighter savaş uçaklarının satışı konusunda sağlanan anlaşmayla önemli bir iyileşme yaşandı.
Altay tanklarının odakta olduğu kara kuvvetlerine ilişkin sorunlar ise henüz aşılamadı.
İsveç, Türkiye’yi hedef alan kısıtlamaları 2019’da hayata geçirdi.
Bir dönem Türkiye’ye yönelik askeri ürünler için geçerli olan tüm ihracat izinlerini iptal eden İsveç, NATO üyelik sürecinde geri adım attı ve Eylül 2022’de tüm kısıtlamaları kaldırdı.
Benzer bir süreç Finlandiya’yla da yaşandı.
Türkiye’ye askeri teçhizat ihracatı ambargosu uygulayan bu ülke, Ankara’nın üyelik için ambargoların kaldırılması şartını koşması üzerine Ocak 2023’te Türk savunma sanayisine yönelik ambargoyu sonlandırdı.
AB’nin de teşvik ettiği kısıtlamaları uygulayan ülkeler arasında Hollanda da vardı.
Hollanda’nın önlemleri uzun süre devrede kaldı. Hollanda hükümeti 2023’te kısıtlamaları sonlandırma kararı aldı.
Belçika’yla da sorun söz konusuydu.
Bu ülkeden kaynaklanan sorun özellikle A400 askeri nakliye uçaklarının parçaları konusunda yaşanıyordu.
Yürütülen temaslar sonunda bu ülke de geçtiğimiz aylarda kısıtlamalardan vazgeçti.
Fransa, Barış Pınarı Harekatı sonrası yaptırım kervanına katılan ülkeler arasında.
Türkiye’nin bir dönem yakından ilgilendiği Fransız-İtalyan üretimi olan SAMP-T hava savunma sistemlerine ilişkin başlatılan süreç de bu ülke tarafından askıya alındı.
Sürecin canlandırılması konusunda bazı temaslar yapıldıysa da Fransa’nın tutumunda çok belirgin bir değişiklik yok.
Danimarka da sınırlamaların sürdüğü ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye, bu ülkeden savunma sanayisine yönelik pek alım yapmadığı için kısıtlamaların etkisi de sınırlı kalıyor.
AB üyesi olmayan ancak NATO müttefikleri arasında yer alan Norveç’le de kısıtlama sorunu yaşandı.
Türkiye’nin bu ülkeden savunma sanayisine yönelik alımları oldukça düşüktü.
Bununla birlikte NATO müttefiki olarak Türkiye’ye kısıtlama uygulaması Ankara’da rahatsızlık yaratıyordu.
Yürütülen temaslar olumlu sonuç verdi ve Norveç, Eylül 2024’te kısıtlamalardan vazgeçti.
Artık AB üyesi olmayan ancak NATO’nun önemli ülkelerinden olan Birleşik Krallık, çoğu Avrupa ülkesi gibi 2019’da kısıtlama kararı aldı.
Ancak bu karardan geri adım atıldı ve 2022 ilkbaharında kısıtlamalar sona erdirildi.
Türkiye ile Birleşik Krallık arasında savunma sanayisi alanındaki işbirliğinin düzeyi oldukça yüksek.
Birleşik Krallık hükümeti, Ekim 2025’te karara bağlanan, Türkiye’ye 20 adet Eurofighter satışını çok önemsiyor.
Kanada, Ekim 2020’de askıya aldığı Türkiye’ye yönelik askeri teknoloji ürünleri ihracatını Nisan 2021’de tamamen iptal etti.
Bu iptal, 30 kadar ihracat lisansını etkiledi. Bunlar arasında TB2 silahlı insansız hava araçlarında kullanılan elektro-optik sistemler de vardı.
İhracat yasağı Ocak 2024’te sonlandırıldı.
Türkiye’nin kaldırılması için en fazla mesai harcadığı kısıtlamalar ABD tarafından uygulananlar.
ABD, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) kapsamındaki önlemleri 7 Nisan 2021’de uygulamaya başladı.
Türkiye’nin Rusya’dan S400 hava savunma sistemi alması bu yaptırımların ana tetikleyicisi oldu. Yaptırımlarla Savunma Sanayisi Başkanlığı da hedef alındı.
Türkiye, aynı yıl, F35 savaş uçağı programından resmen çıkarıldı.
F-16 savaş uçakları konusunda ve diğer konularda yürütülen müzakerelerde belli bir ilerleme sağlandığına yönelik değerlendirmeler yapılmakla birlikte sorunlar henüz tam olarak giderilemedi.
OLUMLU ZEMİN OLUŞTU
Yaptırımlar konusunda olumlu bir zemin oluşmasında küresel ve bölgesel gelişmeler önemli rol oynadı.
Türk yetkililer, uluslararası konjonktürün yanı sıra Türk savunma sanayisinin son dönemde kat ettiği mesafeye de dikkat çekiyorlar.
Konuya ilişkin BBC Türkçe’ye değerlendirmede bulunan bir yetkili, Türkiye’nin savunma ve güvenlik alanlarında ihtiyaçlarını büyük ölçüde karşılar hale gelmesinin diğer ülkeleri yeniden değerlendirme yapmaya ittiğine dikkat çekti.
Aynı yetkili, “Türkiye başından bu yana NATO müttefiklerinin birbirlerine karşı örtülü ya da açık şekilde yaptırım uygulamasının kabul edilemez olduğunu savunuyor” dedi.
DESTEK DE VAR ENGEL DE
Türkiye, NATO’nun komuta ve kuvvet yapısına, harekât ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan, silahlı kuvvetlerinin kapasitesi, savaş hazırlığı ve barış koruma kabiliyeti en yüksek ülkelerden biri.
Bu duruma rağmen Türkiye’nin AB savunma girişimlerine tam katılımı bazı engellerle karşı karşıya.
Aralarında İspanya, İtalya ve Polonya’nın da yer aldığı çok sayıda AB ülkesinin işbirliğinin arttırılmasına sıcak bakmasına rağmen Kıbrıs ve Yunanistan’ın engellemeleri sürüyor.
“Askeri Schengen” olarak da adlandırılan Yapılandırılmış Daimi İşbirliği (PESCO) kapsamındaki Askeri Hareketlilik projesine katılmak isteyen Türkiye, dört yıldır bekletiliyor.
Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, Türkiye’ye yönelik çok “açık bir ayrımcılığın” söz konusu olduğu görüşünde.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve European Business Summit (EBS) işbirliğinde 17 Kasım’da Brüksel’de düzenlenen AB-Türkiye İş Zirvesi’nde konuşan Öztürk, “Örneğin PESCO kapsamındaki Askeri Hareketlilik Projesinden dışlandık. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahibiz, en kötü senaryo gerçekleştiğinde takviyeler Türkiye’den gelecektir ancak biz AB regülasyonları esas alınırsa AB toprakları boyunca hareket bile edemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bir başka sorun AB’nin ortak savunma projelerinin desteklenmesi için oluşturduğu Avrupa İçin Güvenlik Eylemi’nde (SAFE) yaşanıyor.
Bu iki ülke Türkiye’nin bu programa tam katılımını engelleme çabalarını sürdürüyor.
Aynı toplantıda konuşan Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Türkiye’nin bugüne kadar 19 ortak güvenlik ve savunma politikası misyonuna katkıda bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Türkiye’nin SAFE içinde olması AB’nin büyük çıkarına olur. SAFE’e Norveç, Liechtenstein, Ukrayna’yı dahil edip Türkiye’yi en başından dahil etmemek doğru bir mesaj değil.”
BBC Türkçe
