Bugün Kıbrıs
Erhürman, “Kıbrıs gibi bu halkın egemenlik haklarını doğrudan ilgilendiren bir konuda Meclis seçim maksatlarıyla kullanılamaz” diyerek hükümeti sert dille eleştirdi. Erhürman konuşmasında, “AB vatandaşı olmasak da olur diyen varsa, gitsin pasaportlarını geri versin!” çağrısında bulundu.
Erhürman bu çıkışıyla, iki devletli çözümü savunanların aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklı AB vatandaşlığı haklarını kullanmalarındaki çelişkiye dikkat çekti.
“KIBRIS SORUNU SEÇİM MALZEMESİ OLAMAZ”
Erhürman, Meclis’in “olağanüstü” şekilde toplanmasına yönelik, “Bu kadar ciddi bir konuda, seçime 5 gün kala Meclis’in toplanması ciddiyetle bağdaşmaz. Kıbrıs sorunu bu ülkenin en önemli meselesidir; seçim hesaplarıyla tartışma konusu yapılamaz” dedi.
CTP lideri, eğer gerçekten “oy birliğiyle” bir karar istenseydi, bu önerinin önceden tüm partilerle istişare edilmesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“’Gönül isterdi ki oy birliğiyle karar alınsın’ deniyor. Gönül istemek yetmez; o zaman gönlün istediği istikamette adım atacaksın. Muhalefete sormadan, istişare etmeden, seçime beş gün kala önerge sunmak, Meclis’i seçim malzemesine dönüştürmektir.”
“3D FORMÜLÜ DEVLETTE DEVAMLILIKTIR”
Erhürman, Birleşmiş Milletler’le son temaslarda masaya konan 3D formülünün (doğrudan ticaret, doğrudan temas, doğrudan uçuş) “egemen eşitlik” ve “eşit uluslararası statü” kavramlarının altını doldurduğunu belirterek, “20 Ekim’den sonra önümdeki ilk belge 3D belgesi olacak” dedi ve konuyla ilgili şunları söyledi:
“Devlette devamlılık esastır. Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti’yle istişare etmeden müzakere yürütmedi. Ben de etmeyeceğim. Türkiye bizim garantörümüzdür, kardeş ülkemizdir. 3D metni de zaten Türkiye Cumhuriyeti’yle istişare edilerek hazırlanmış bir belgedir.”
Erhürman, bu formülün “egemen eşitlik” söyleminin somut temeli olduğunu vurguladı:
“Egemen eşitlik diyorsanız, o zaman altını dolduracaksınız. 3D, bunun nasıl doldurulacağını anlatıyor. Eğer doğrudan temas, ticaret ve uçuş hakkı verilirse, masaya oturur ve bu zemin üzerinden çözüm konuşulur.”
“BAF HAVALİMANI KARARINI KABUL EDİYOR MU?”
Konuşmasının bir bölümünde, Güney Kıbrıs’ın Baf Havalimanı’nı İsrail’e üs olarak kullandırma kararını gündeme taşıyan Erhürman, “Eğer Ersin Tatar bu kararı meşru görüyorsa çıksın halka açıkça söylesin” dedi.
“Baf Havalimanı’nın Gazze’de çocukları öldüren İsrail’e üs olarak kullandırılması kararını, Hristodulidis tek başına alamaz. Bu karar güvenlikle ilgilidir, ortak yetki alanıdır. Kıbrıs Türk halkının iradesi ve Türkiye’nin garantörlüğü yok sayılarak böyle bir karar üretilemez. Türkiye’nin garantörlüğü adanın tamamını kapsar.”
Erhürman, 1960 Anayasası’na atıfla, “O dönemde rahmetli Dr. Fazıl Küçük’ün güvenlik konularında veto hakkı vardı. O gün o yetkiyle böyle bir kararı durdurabilirdi. Bugün ise Kıbrıs Türk halkının iradesi yok sayılıyor” dedi.
“HRİSTODULİS İSTEMİYOR DİYE HAKLARIMDAN VAZGEÇMEM”
Erhürman, Rum lider Hristodulidis’in enerji, deniz yetki alanları veya garantörlük konularındaki tek taraflı tutumuna tepki gösterdi:
“Hristodulis hidrokarbonu paylaşmak istemeyebilir, siyasi eşitliği kabul etmeyebilir, ‘sıfır asker–sıfır garanti’ diyebilir. Ama ben, Hristodulis istemiyor diye kendi halkımın haklarından, güvenliğinden, deniz yetki alanlarından, enerjisinden vazgeçmem. Onun ne istediği beni ilgilendirmez; beni ilgilendiren Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarıdır.”
Erhürman, enerji ve deniz yetki alanlarının kırmızı çizgi olduğunu belirterek, “Bu alanlarda Rum tarafının tek taraflı anlaşmalar yapmasına asla göz yummayız. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk halkını dışlayan hiçbir ticaret veya enerji hattı kurulamaz” dedi.
“ENERJİ VE DENİZ YETKİ ALANLARI KIRMIZI ÇİZGİ”
Enerji ve deniz yetki alanlarının uluslararası ilişkilerin merkezinde olduğunu belirten Erhürman şöyle devam etti:
“Bu alanlarda Rum tarafının tek taraflı anlaşmalar yapmasına asla göz yummayız. Enerji konusu, güvenlik kadar stratejiktir. Rum lider Hristodulidis, Yunanistan ve İsrail’le fizibil olmayan enerji projeleri açıklıyor. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk halkını dışlayan hiçbir ticaret veya enerji hattı kurulamaz. Bu bölgenin dengesi, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin dahil edilmesiyle mümkündür.”
PASAPORT ÇIKIŞI: “BU HAKLAR BİZİMDİR”
Erhürman konuşması sırasında, AB vatandaşlığından doğan hakların utanılacak bir şey olmadığını vurguladı ve şöyle konuştu:
“Ben, cebinde AB pasaportu olan yurttaşlarımın hakkını da, karma evliliklerden doğan çocukların hakkını da kimseye yedirmem. Ama biri çıkıp da ‘biz AB vatandaşı olmasak da olur’ diyorsa, o zaman gidip pasaportunu geri versin! Kıbrıslı Türklerin bu hakları anasının ak sütü gibi helaldir. Bu haklardan utanmaya gerek yoktur. Bugün AB, 7 yıl burada eğitim gören çocuklarımıza burs hakkı veriyor. Bu, Kıbrıs Türk halkının Avrupa yurttaşlığı statüsünün bir sonucudur. Kimsenin bu çocukların geleceğini tehlikeye atmaya hakkı yoktur.”
“SİYASİ EŞİTLİK PAZARLIK KONUSU DEĞİL”
Erhürman, siyasi eşitliğin Birleşmiş Milletler kararlarında yer aldığını vurgulayarak, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bu konu pazarlık konusu değildir. Rum tarafı siyasi eşitliği kabul etmezse müzakere masası kurulmaz. Siyasi eşitlik, müzakerenin ön koşuludur. Bu, benim kişisel görüşüm değil, BM Güvenlik Konseyi kararlarının açık hükmüdür. Kıbrıs Türk halkı eşit kurucu ortaktır. Dünya yıkılsa da bu değişmez.”
“TOPLUMU KÖKEN ÜZERİNDEN BÖLMEYİN”
Erhürman, seçim döneminde yürütülen “ayrıştırıcı” kampanyalara tepki göstererek, “Bu ülkede insanlarımızı doğum yerlerine, annelerinin babalarının memleketine göre ayırarak siyaset yapmayın. Bu halka yapılabilecek en büyük kötülüktür. Benim kardeşim Türkiye kökenli biriyle evli, iki yeğenim karma evlilikten doğma. Bana bu ülkede ayrımcılıktan söz edemezsiniz. Biz kardeşiz, kardeş kalacağız” dedi.
“20 EKİM’DEN SONRA CİDDİYET DÖNEMİ BAŞLAYACAK”
Erhürman, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bugün burada üzücü bir tablo izledik. Kıbrıs sorunu gibi hayati bir konunun, bir adayın seçime 5 gün kala avantaj sağlaması amacıyla Meclis gündemine taşındığına tanıklık ettik. Ancak sözüm sözdür: 20 Ekim’den sonra Meclis de, devlet de, Kıbrıs sorunu da yeniden ciddiyetle ele alınacak.”
Erhürman, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde “Siyasi Partiler Konseyi” kurarak, Meclis’te temsil edilen tüm partilerin yanı sıra son seçimde yüzde 3’ün üzerinde oy alan tüm siyasi oluşumları sürece dahil edeceğini açıkladı:
“Bu ülkenin geleceği ortak akılla şekillenecek. Hiç kimse dışarıda bırakılmayacak. Cumhurbaşkanlığı, hiçbir kesimi düşmanlaştırmayacak, hiçbir siyasi partiyi dışlamayacak. Çünkü biz kardeşiz ve kardeşliğimizi kimseye bozdurmayacağız.”
Erhürman’ın konuşmasının ardından oturuma ara verildi.