T24’ten Namık Durukan’ın haberine göre ABD ve Fransa’nın gözetiminde Suriye Geçici Yönetimi ile Mazlum Abdi’nin olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) başkanlığındaki heyet arasında yürütülen görüşmelerin “temel anlaşmazlıklar” nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanması sonrası, ABD Ankara Büyükelçisi ve ABD Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’ın Suriye için “Tek ülke, tek millet, tek ordu” vurgusu yaparak ülkede federal bir sistemin mümkün olamayacağını açıklaması, Kürtler tarafından tepki ile karşılandı. SDG tarafından yapılan açıklamada, ülkede yaşayan tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alacak yeni bir anayasa talep edildi. Açıklamada, “Suriye’nin inşasında gerçek ortak olmak istiyoruz” denildi.
Şam yönetimi ile Kuzeydoğu Suriye yönetimi arasında görüşmelerin kesilmesi sonrası İsrail’le Şam yönetimi, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de dün yeniden bir araya geldi. Arap-İsrail normalleşmesi kapsamında “İbrahim Anlaşmaları”na mevcut Şam yönetiminin katılımını sağlamayı amaçlayan İsrail yönetimi, Golan Tepeleri’nin ilhakını sağlamak için Şara yönetimi üzerinde baskıyı giderek arttırıyor. Şam yönetimi ile İsrail arasında devam eden görüşmeler sonrası ABD’nin Suriye’ye yönelik ambargoyu kaldırması, Cumhurbaşkanı Ahmet Şara’nın lideri olduğu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) örgütünü ise terör örgütleri listesinden çıkarması sahada dikkat çeken gelişmeler olarak kaydediliyor.
BARRACK’IN AÇIKLAMALARI VE SONRASINDA YAŞANANLAR
Kuzeydoğu Suriye sorununa çözüm bulmak amacıyla Şam’daki Tişrin Sarayı’nda dün Kuzeydoğu Suriye (Rojava) Yönetimi temsilcileri ile Suriye Geçiş Hükümeti yetkilileri arasında yapılan kapsamlı görüşmelerdeki önemli konu başlıkları arasında yer alan güvenlik, askeri iş birliği ve SDG’nin silahlı güçlerinin Suriye ordusuna entegrasyonunda anlaşma sağlanamadı.
Görüşmelerin başarısız olması sonrası açıklama yapan ABD Temsilcisi Thomas Barrack, DSG’den Suriye’ye entegre olup Şam ordusuna katılmalarını istedi. SDG’yi Şam’la müzakerelerde yavaş davranmakla eleştiren Barrack, “Tek millet, tek ordu, tek hükümet” vurgusu yaparak, federalizmin Suriye’de işe yaramadığını belirtti. Barrack’ın sonrasında SDG’ye yönelik eleştirilerini sürdürmesi ve ve bölge yönetimini dolaylı olarak tehdit etmesi Kürtlerin tepkisini çekti. Tepkilerin artması sonrası Barrack, sözlerini düzeltmek zorunda kaldı.
YENİ ANAYASA VE SEÇİM ŞARTI
Kuzeydoğu Suriye yönetiminin Şam’a entegre olması ve ABD’nin bölge Temsilcisi Barrack’ın açıklamaları bölgede tartışılmaya devam ederken yönetim kademesi, bu koşullarda mevcut Suriye yönetimi ile birleşmenin mümkün olmayacağını açıkladı. PYD Dış İlişkiler Sözcüsü Salih Müslim, Şam yönetimi ile birleşmek için yeni anayasa ve seçim şartını öne sürdü. Müslim, “Suriye cumhurbaşkanını (Ahmed Şara) kim seçti? Cihatçı gruplar dışında hiç kimse.. Bu sözde geçici hükümet, yalnızca Sünni cihatçılardan oluşuyor. Kürtler, Ezidiler veya başkaları yok. Bunu kabul etmiyoruz. Buna uymayacağız” diye konuştu.
“ENDİŞELİYİZ”
Barrack’ın açıklaması sonrası sosyal medya hesabı X’ten dikkat çeken bir paylaşım yapan Kuzeydoğu Suriye Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, “Bazı resmi açıklamalardan nefret söylemlerinin ve ihanet suçlamalarının artmasından endişe duduyoruz” dedi. Ahmed, şöyle devam etti:
“ABD ve Fransa’nın Suriye’de siyasi çözüme verdikleri sürekli desteği ve Suriyeli tarafların görüşlerini yakınlaştırmaya yönelik katkılarını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, bazı resmi açıklamalarda artan nefret söylemleri ve ihanet suçlamalarından endişeliyiz. Diyaloğu zayıflatmak yerine güçlendiren yapıcı bir rol umuyoruz.”
BAKÜ’DE DIKKAT ÇEKEN GÖRÜŞMELER
Şam ile Kuzeydoğu Suriye arasında görüşmelere yönelik karşılıklı eleştiriler sürerken İsrail ile Suriye yönetimlerinin Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de tekrar biraraya geldiği iddia edildi. Bu iddiadan bir gün sonra Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, Azerbaycan’a resmi ziyaret kapsamında Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’le görüştü.
İsrail gazetesi Haaretz, Suriye ve İsrail yetkililerinin cumartesi günü Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bir araya geldiğini, görüşmenin iki taraf arasındaki bir dizi güvenlik görüşmesinin parçası olduğunu bildirdi.
Gazeteye göre, Suriye Cumhurbaşkanı’nın Azerbaycan ziyareti vesilesiyle gerçekleşen görüşmede, başta İran ve Hizbullah bağlantılı bölgesel tehditler ve Suriye’deki Filistinli gruplarla yaşanan gerginlikler olmak üzere çeşitli konular ele alındı.
ŞAM’DA İSRAİL OFİSİ Mİ AÇILACAK?
Haaretz, iki tarafın Şam’da resmi diplomatik statüsü olmayan bir İsrail koordinasyon ofisi açma olasılığını görüştüğünü belirterek, toplantının muhtemelen her iki taraftan da önde gelen güvenlik yetkililerinin katılacağı bir dizi toplantının parçası olduğunu belirtti. Ancak, ilgili yetkililer hakkında daha fazla bilgi verilmedi.
İsrail’in Şam yönetimi ile kapsamlı görüşmeler başlatması ve ABD’nin Suriye Temsilcisi Barrack’ın Kuzeydoğu Suriye yönetimi ve silahlı güçlerini merkezi Suriye yönetimine entegre olmaya zorlaması, bölgede “Yeni bir plan ve konsept” iddiasını gündeme getirdi. İsrail’in, mevcut Suriye yönetiminden beklediği tavizleri almak, bunun yanı sıra “İbrahim Anlaşması”nı imzalatmak için ABD yönetiminden beklediği desteği aldığı şeklinde yorumlanıyor. ABD yönetimini bu nedenle Kuzeydoğu Suriye yönetimini, Şam yönetimi ile anlaşmaya zorladığı ileri sürülüyor.
İbrahim Anlaşmaları, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında 15 Eylül 2020’de imzalanan, Arap-İsrail normalleşmesine ilişkin ikili anlaşmalardır. Anlaşmaya ABD’nin aracılık ediyor.
MERKEZİ OLMAYAN BİR SİSTEM VE YENİ ANAYASA TALEBİ
Azerbaycan’ın girişimi ile Bakü’de yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanıp sağlanamadığı henüz bilinmiyor. Kuzeydoğu Suriye Yönetimi ise Şam yönetimi ile yapılan görüşmeler, görüşmelerde ortaya çıkan sorunlar ve ABD Temsilcisi Barrack’ın aleyhteki açıklamalarına yazılı açıklama ile yanıt verdi.
“Suriye’deki çeşitlilik bir tehdit değil, korunması ve güçlendirilmesi gereken bir zenginliktir” ifadesine yer verilen açıklamada, “Merkezi olmayan bir sistem” ve “Tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan yeni anayasa” istendi. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi adı altında yayınlanan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
“TALEPLERİMİZ, SURİYELİLERİN 2011’DEN BU YANA UĞRUNA AYAĞA KALKTIĞI TALEPLERİN ÖZÜDÜR”
“ABD ve Fransa temsilcilerinin katılımıyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Suriye hükümeti arasında gerçekleştirilen son görüşmeler, uzun süredir hedeflediğimiz ciddi bir Suriyeliler arası diyalog sürecinin başlatılması açısından son derece önemli bir adımdır. Bu bağlamda, Suriye’de istikrar, barış ve demokrasinin inşasına yönelik sürekli çabaları ve yapıcı rolleri için Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa Cumhuriyeti’ne içten teşekkürlerimizi sunarız.
Yıllar süren çatışmalar ve kopukluğun ardından Suriyeli tarafların, ülkenin kaderini belirleyecek meseleleri ciddiyet ve şeffaflık içinde tartışmak üzere aynı masa etrafında toplanması, siyasi ve tarihi bir kazanımdır. Suriyeli aktörler arasında güvenin yeniden tesisi artık ulusal bir gereklilik haline gelmiştir ve bu yalnızca sorumlu bir diyalogla sağlanabilir.
Ülkeyi tehdit eden kutuplaştırıcı söylemlerden uzaklaşma zamanı gelmiştir. Suriye’deki çeşitlilik bir tehdit değil, korunması ve güçlendirilmesi gereken bir zenginliktir. Dışlama değil, ortaklık devlet inşasının temelidir.
“TOPRAK BİRLİĞİ PAZARLIK KONUSU YAPILAMAYACAK İLKEDİR”
Şunu açıkça ifade ediyoruz: Suriye topraklarının birliği, pazarlık konusu yapılamayacak bir ilkedir. Bu ilke, Özerk Yönetim’in ve bizimle birlikte ulusal değişim projesine dahil olan tüm siyasi güçlerin temel yaklaşımıdır. Bu mesele üzerinden yapılan siyasi hamleler, yalnızca çözüm şansını sabote etmek isteyenlerin işine yarar.
“BİLİNÇLİR BİR ÇAPTIMDADIR”
Bugün dile getirdiğimiz talepler — çoğulcu demokratik bir sistem, toplumsal adalet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa — yeni değildir. Aksine, 2011’de Suriye halkının sokaklara dökülmesinin asıl nedenidir. Bu taleplerin reddedilmesi ve ‘ayrılıkçılık’ olarak yaftalanması, Suriye’deki özgürlük mücadelesine yönelik bilinçli bir çarpıtmadır.
“Gerçek ortak olmayı hedefliyoruz”
Suriye halkı onlarca yıldır, iktidarı ve serveti tekelinde tutan merkeziyetçi bir sistemin baskısı altında acı çekmiştir. Yerel iradeleri yok sayan bu sistem, ülkeyi art arda krizlere sürüklemiştir. Bugün biz, yeni bir Suriye’nin inşasında gerçek ortaklar olmayı hedefliyoruz: tüm vatandaşlarını kucaklayan, haklarını eşit olarak tanıyan merkeziyetsiz bir Suriye.
“DEVLET KURUMLARINA ENTEGRE OLMAYA HAZIRIZ”
15 Mart ve 19 Temmuz devrimlerinin hedeflerine — demokrasi, adalet ve özgürlük — bağlılığımızı sürdürüyoruz. Siyasi sürece katılımı stratejik bir tercih olarak görüyoruz. Görüşmelerin başarıya ulaşması için kararlılıkla çalışacağız ve demokratik bir temelde devlet kurumlarına entegre olmaya, tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtacak yeni bir anayasanın hazırlanmasına tam anlamıyla hazırız.
“NEFRET VE ŞİDDET SÖYLEMINDEN UZAK DURALIM”
Bu çerçevede, tüm tarafları ulusal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye, nefret ve şiddet söylemlerinden uzak durmaya ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürükleme çabalarına karşı koymaya çağırıyoruz. Ayrıca, tüm ulusal siyasi güçlerin bu hassas aşamada birleşerek Suriyeli diyalogunu korumaya ve halkımızın adil, demokratik ve medeni bir devlet kurma hayalini gerçekleştirmeye katkı sunmalarını istiyoruz.”