Bugün Kıbrıs

Özgür Özel’den Erdoğan’a: “Gün gelecek o bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan’da yargılayacağız”

Türkiye’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan ve CHP’li belediyelere yönelik operasyonların ardından devam eden Millet İradesine Sahip Çıkıyor mitinglerinin İstanbul’daki ayağı bu hafta Sancaktepe.

Binlerce yurttaş Sancaktepe Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde bir araya geldi. Mitingde konuşmalar süresince ara ara “Hak, hukuk, adalet”, “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Tayyip istifa” sloganları atıldı.

Mesajı okunan İmamoğlu “Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek. Elbette boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Özel yaptığı konuşmada “Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. 17-25 Aralık’ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularıyla para çıkarken, senin arkadaşların ‘Bunları Yüce Divan’a yollayalım’ derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onları Yüce Divan’a yollamayan, Yüce Divan’a yollamak isteyip, ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ diyen Başbakan’ın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin” dedi.

İMAMOĞLU: KENDİ İKTİDARLARINI SÜRDÜRMEKTEN DAHA ÖNEMLİ HİÇBİR DERDİ OLMAYANLAR YENİLECEK
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudu. İmamoğlu’nun Sancaktepe’ye mesajı şu şekilde:

“Sevgili hemşehrilerim; vatandaşların şehirlerini emanet ettiği, değerli belediye başkanı arkadaşlarım Zeydan Karalar’a, Muhittin Böcek’e, Abdurrahman Tutdere’ye, Ahmet Şahin ve Tunç Soyer’e reva görülen muamele, iktidarın milli iradeyi gasp etme girişimlerinin yeni bir örneğidir. Tamamen siyasi amaçlarla kurgulanmış, hukuki temelden yoksun, bin bir haksızlık ve zorbalıkla yürütülen bu soruşturmalarda, bizler, kendimizi aklamak zorunda değiliz. Asıl kendini aklaması gerekenler, yargıyı talimatla çalışır hale getirenler, iftiraların, gizli tanıkların arkasına gizlenerek kendileri için muhalefetsiz bir ülke yaratma hayali kuranlardır. Bizler değil, aylardır ortaya bir iddianame bile koyulamamışken bizleri suçlu ilan edenler, hiçbir sebep yokken bizleri tutuklayanlar kendilerini aklamak zorundadır. Milletin vicdanında şüpheli olanlar iktidardakilerdir. Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek. Elbette boyun eğmeyeceğiz.”

“Milletin iradesine değil, ele geçirdikleri devletin gücüne güvenenler yine kaybedecekler. Çünkü karşılarında siz varsınız, millet var. Kendi iktidarlarını sürdürmekten daha önemli hiçbir derdi olmayanlar, milletin vicdanına, 86 milyonun kardeşliğine yenilecek. Bizler kazanacağız. ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet’ diyenler kazanacak. Hayatın her alanında adaletsizliğin kol gezdiği, hak ve hürriyetlerin güvence altında olmadığı bir ülkede kimse geleceğinden emin olamaz. Bizim davamız, bu ülkede yaşayan herkes için, her yerde, önce adaleti, önce hürriyeti sağlamaktır. Adalet ve hürriyet temeli üzerinde kuracağımız toplumsal birlik ve bütünlük, bütün dertlerimizin çaresi, geleceğimizin garantisidir. Hücremden, demir parmaklıkların, duvarların, tel örgülerin ardından kendim ve ülkem için tek bir talebim var: ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet.’ Kalın sağlıcakla. Ekrem İmamoğlu.”

ÖZEL: EKONOMİ GÜN GEÇTİKÇE DİBE DOĞRU SÜRÜKLENİYOR
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşmalarından satır başları şu şekilde:

“Maalesef bu beceriksiz iktidarın elinde ekonomimiz gün geçtikçe dibe doğru sürükleniyor. 13,5 milyon işsizimiz var, son 10 yılın en kötü durumu. Ve maalesef ne eğitimde, ne istihdamda olan ev genci olarak nitelendirilen gençlerimizin sayısı 4,5 milyonu buldu. Bu rakamlar Avrupa’da bunun çok çok altındayken Avrupa bunu dert ediyorken Türkiye’de annesinin babasının avucuna bakan, ondan alacak harçlığa bakan, yaşı geçmiş, işi de olmayan, okulda da olmayan gençlerimiz var. Bugün uzun uzun Silivri’deki arkadaşlarla çalışırken Ekrem Başkan’la konuşurken bu seçimi, yaklaşan seçimi en çok arkadaşlarımızın özgürlüğü için değil, kendimiz için değil, ama bu ülkenin yoksulları için, işsizleri için, gençleri için, yasaklardan da bıkmış, yoksulluktan da bıkmış, işsizlikten de bıkmış gençleri için bu partinin bir an önce iktidar olması için, bu yolu yürümenin ne kadar önemli olduğunu konuştuk. Buradan Türkiye’nin hangi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten, hangi inançtan, hangi etnisiteden olursa olsun Türkiye’nin bütün gençlerine söz veriyoruz: Sizi bu yasaklardan da, bu yolsuzluktan da bu yolsuzluktan da AK Parti’nin ‘kaldıracağım’ deyip gelip, iyice berbat ettiği bu Türkiye’deki tüm olumsuzluklardan kurtaracağız. Cumhuriyet’in bundan sonraki dönemi yüzyıl öncesinde olduğu gibi gençlerini kucaklayan ve gençleriyle birlikte yarınlara taşınan bir Cumhuriyet olacak. Söz veriyoruz sizlere.”

‘HIRSIZINA SAHİP ÇIKAN SENSİN’
“Arkadaşlarımıza her türlü iftirayı attıranlar, ‘bir suç örgütü lideri’ diye tanımladıkları Aziz İhsan Aktaş’a dönüp bu sefer Adıyaman’a, bir ortağı üzerinden Adana’ya ve çeşitli belediyelerimize iftirada bulundurdular. Rakamları çıkardık. Bu itirafçı dedikleri iftiracı şimdi evinde, yazlığında keyif çatıyor. Güya bu suç örgütü lideri ama o dışarıda, iftira attıkları içeride. 388 ihale almış; 300’ünü AKP’lilerden, 88’ini bizden almış. Oysa belediyelerin yüzde 65’i bizde. Ama ihalelerin yüzde 77’sini AK Parti’den almış. Bugün Erdoğan çıkmış grup toplantısında ‘Yolsuzluk yapan ırak olsun, hırsızlık yapan bizden değildir’ diyor. Erdoğan, eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi’ne baklava kutularından bahsediyor. Ben baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki müfettiş görevlendirdim. ‘Taviz yok’ dedim, ‘Gereğini yaparız’ dedim. Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. 17-25 Aralık’ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularıyla para çıkarken, senin arkadaşların ‘Bunları Yüce Divan’a yollayalım’ derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onları Yüce Divan’a yollamayan, Yüce Divan’a yollamak isteyip, ‘Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim’ diyen Başbakan’ın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin. Ayakkabı kutusuyla bu devleti rezil eden, bu milleti soyan sensin Erdoğan. Buradan büyük bir özgüvenle söylüyorum. Hırsızlık yapan, rüşvet alan, devleti zarara uğratan kim varsa Cumhuriyet Halk Partisi’nde yeri yoktur. Ama senin iftiracılarına kurban edeceğimiz, feda edeceğimiz bir tane de arkadaşımız yoktur. Bunu böyle bil. Eğer yanlış yapan varsa cezasını çekecek. Ama hırsızına sahip çıkan, ayakkabı kutularına sahip çıkan, ‘Babacığım babacığım paraları sıfırlayamadım’ diyen oğluna fırça atan, bu millet seni unutmadı. Gün gelecek o defterleri açacağız. O bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan’da yargılayacağız. Ant olsun.”

‘CUMHURİYET SAVCILARI, ADINIZI HAK EDİN’
“Biliyorsunuz Ahmet Hamdi Çamlı, Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakını. İstanbul Büyükşehir seçim kampanyasında arabasını kullanan şoförü. Hani Tayyip Bey bir Mercedes’in içinden çıkmış, böyle selamlıyor ya. O fotoğrafta arabayı kullanan adam. Tayyip Bey bunu milletvekili yaptı. Hatta bugün sevgili Müsavat Başkan şöyle güzel bir şey söylemiş. Hani Roma İmparatoru Caligula, bir tane atı vardı. Onu çok seviyordu. Ona altın semerler vuruyordu. Gümüş kaplarda onu yemliyordu. Roma İmparatorunun bir gün kafası bozulmuş, atı için demiş ki ‘Ben bunu Meclis’e sokacağım, Meclis’te oturtacağım.’ Bu, güç yozlaşmasının en üst noktası olarak kabul edilir dünya tarihinde. Ama Müsavat Bey demiş ki ‘Bunun durumu bundan beter. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu beygire maaş ödemesin artık, yeter’ demiş. Şimdi o haysiyetsiz ‘1923, kanlı bir darbedir’ diyor. Ben meydanda kimseyi yuhalatmıyordum. Ama bir istisnası vardı, ona izin veriyordum. O belasını buldu ya. Şimdi de kimseyi yuhalatmam ama bu madem içinizden geldi, yuhalayın bu namussuzu. Hak etti namussuz. Dün talimat verdik. 81 il başkanımız, tüm milletvekillerimiz bu Yeliz hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyorlar. Bakalım unvanındaki Cumhuriyet’i hak eden ilk savcı kim olacak? Bütün Türkiye görecek. Atatürk’ün talimatıdır. Der ki ‘Cumhuriyet Savcıları Cumhuriyet’in incileridir.’ ‘Bu ülkenin yoksulunun, fakirinin, kimsesizinin hakkını arayacak olan Cumhuriyet Savcılarıdır’ der. Bu Cumhuriyet’i biz Cumhuriyet’in savcılarına emanet ettik’ der. Şimdi bu Yeliz kod adlı meczup Cumhuriyet’e ‘kandı darbe’ demiş. Adında Cumhuriyet taşıyan Cumhuriyet Savcıları adınızı hak edin, Atatürk’ün size verdiği değeri hak edin, bu milletin size verdiği maaşı hak edin. Göreyim sizi.”

‘ÇIK KARŞIMA, MİLLET VERSİN KARARI’
“Bir yandan da memlekette ülkemizin her tarafı yangın yeri, ‘İç cepheyi güçlendirelim. Aman hep birlikte olalım. Türkiye’yi bir arada tutalım’ diye haklı, ama bir yandan da şaşırtan davetler duyuyoruz. Elbette birlikte olalım, elbette güçlü olalım ama 19 Mart’tan beri bu yaşadıklarımızı görüyor musunuz? Bir ülke düşünün 15,5 milyon kişinin aday gösterdiği Cumhurbaşkanı Adayını seçildiği gün Silivri’ye koyacaksınız. Yetmeyecek evladıyla, babasıyla uğraşacaksınız. Bütün arkadaşlarını, bütün çevresini toplayacaksınız. Pırıl pırıl belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, bürokratları sırf İstanbul Büyükşehir’in ve o ilçelerin kolunu kanadını kırmak için iftiralarla hapse atacaksınız. Yetmeyecek, özel kalem müdürlerine gideceksiniz. Yetmeyecek, bu sabah 10 suçsuz günahsız makam şoförünü alacaksınız, onları da zulme tabi tutacaksınız. Ondan sonra da dönüp, ‘Hadi hepimiz aynı gemideyiz birlikte olalım. Türkiye’yi güçlü tutalım’ diyeceksiniz. Biz Türkiye’nin güçlü olması için elbette terörsüz Türkiye’ye de destek veriyoruz. Ancak 3T’nin ısrarla altını çiziyoruz. Terörsüz Türkiye, tamam. Ama yetmez. Terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Tutuksuz yargılanma istiyoruz. TRT’den canlı yayın istiyoruz. Biz bunu aylardır söyledik. Aylardır. Nihayet dün Sayın Bahçeli yargılamanın uzadığını, iddianamenin tavsadığını ve canlı yayını kendilerinin de kabul ettiğini söyledi. Bugün de Erdoğan ‘İyi söylemiş’ demiş. O zaman hodri meydan. Biz kanun teklifimizi 9 Mayıs’ta vermiştik. Öyle ‘TRT’den verelim’ demekle olmaz. TRT’nin duruşmayı bir kanaldan baştan sona, eksiksiz, savcıyı ne kadar veriyorsa savunmayı da tam vererek, savunmaları arkadaşlarımızın ağzından canlı yayınlayarak ve canlı yayın yapmak isteyen tüm televizyonlara frekans tahsis ederek bu duruşmaların tam, eksiksiz ve şeffaf olarak yayınlanmasını istiyoruz. Çünkü ben belediye başkanlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum. Erdoğan sen savcına güveniyorsan, çık karşıma, millet versin kararı.”

‘ERDOĞAN SENİ YÜZDE 29 OYLA ORADA OTURTMAM’
“Bugün ben cezaevindeyken dışarıda Erdoğan konuşmuş. Demiş ki ‘Yüzde 52 oyla geldim, üç yıl daha gitmem.’ Aslında birinci turu geçemedi, ikinci turda geçerli oyların yüzde 52’sini aldı, seçildi. Ama ‘Üç yıl daha gitmem’ diyor. Millet ‘Git’ diyor, bu ‘Koltuğa yapıştım, gitmem’ diyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen yüzde 52 değilsin, sen yüzde 29’sun. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. 29’la orada oturamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamaz. Ey Erdoğan bak, Sancaktepe, ‘Üç kere kazandım’ dediğin Sancaktepe, ‘Kalem’ dediğin Sancaktepe inim inim inliyor. ‘Tayyip istifa’ diye. Senin elinde, senin arkanda artık Sancaktepe yok. İstanbul yok. Anadolu yok. Senin arkanda artık kimse yok. Ama bu millet istiklalinin peşinde, istikbalinin peşinde, Cumhuriyeti kuran, Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte. Senin arkanda üç savcı, üç hakim, üç gizli tanık, bolca da iftiracı var. Onlara güvenip orada oturamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamazsın. Bak buradan ilan ediyorum. 2 Kasım Pazar günü o sandığı getir, adayımızı bırak. Ama korkuyorsun, resimlerini indirtiyorsun, afişlerini indirtiyorsun, seslerini metrodan kesiyorsun. Ama sana iddia ediyorum. Ekrem Başkan içeride olsa da dışarıda olsa da, onu içeride tutsan bile, getir sandığı 2 Kasım’da, Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin. Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin.”

Exit mobile version